"Kalemimizi Satmayacağız, Kırmayacağız"

Kanal binası önünde toplanan TELE1 çalışanları adına konuşan isimlerden biri olan Murat Taylan, kararlarının gerekçesini ve duruşlarını net ifadelerle ortaya koydu. Taylan, yaptığı çarpıcı açıklamada şunları dile getirdi:

"Kayyım yönetimindeki TELE1’den ayrılıyoruz. Bizim için gazetecilik, halkın haber alma hakkının kutsallığı demektir. Atanan yönetimin bu ilkeyle çatışan yayın anlayışını kabul etmemiz mümkün değildir. Bu nedenle, vicdanımızın sesini dinleyerek istifa ediyoruz."

Taylan, gazetecilik meslek ilkelerine olan bağlılıklarını sert bir dille yineledi:

"Biz susmayacağız. Kalemimizi satmayacağız, kırmayacağız. Boyun eğmeyeceğiz. Gazeteciliği, halkın haber alma hakkını, özgürlüğü ve demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz."

Yanardağ'a Destek ve Direniş Vurgusu

Toplu istifa eden ekip, aynı zamanda kanalın kurucusu ve genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ'a da güçlü bir destek mesajı gönderdi. Konuşmada, "TELE1'in kurucusu ve genel yayın yönetmenimiz Merdan Yanardağ'ın yanında ve arkasındayız. Ona da buradan saygı ve sevgilerimizi sunuyoruz," ifadeleri kullanıldı.

Yapılan açıklamanın en dikkat çekici kısmı ise, bu toplu ayrılışın anlamını tanımlayan son cümleler oldu. Murat Taylan, kararın bir pes ediş olmadığını, aksine yeni bir mücadelenin başlangıcı olduğunu şu sözlerle belirtti:

"Bu, bir geri çekilme değil; bir direniş ilanıdır. Ya bir yol bulacağız ya da bir yol yapacağız. Gazetecilik nerede nefes alabilirse, biz orada olacağız."

Bağımsız Yayıncılıkta Yeni Dönem Başlıyor

Bu istifalar, Türkiye medyasında kayyım atamaları sonrası yaşanan ilk kitlesel ve ilkesel ayrılık olarak kayıtlara geçti. TELE1'den ayrılan gazetecilerin, bağımsız yayıncılık ilkeleri doğrultusunda yeni bir mecra arayışına girip girmeyecekleri merak konusu oldu. Medya çevreleri, bu ayrılığın bağımsız medyada yeni oluşumlara kapı açabileceği yorumunda bulunuyor.

Siyaset ve Medya Dünyasından Sert Tepkiler

TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ'ın tutuklanması ve kanala Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından kayyım atanması üzerine gerçekleşen toplu istifa kararı, muhalefet partileri ve bağımsız gazetecilik çevrelerinde büyük yankı uyandırdı. İstifaların ardındaki temel motivasyon, kanalın "penguen medyasına" dönüştürülmesine izin vermeme kararlılığı oldu.

"Penguen Medyası Olmayacağız" Vurgusu

Muhalefet Partilerinden Sert Kınama Kayyım ataması ve ardından gelen toplu istifalar, muhalefet partileri tarafından "medya darbesi" olarak nitelendirildi.

CHP, DEM Parti, TİP, EMEP ve Sol Parti gibi çok sayıda muhalefet partisi, TELE1'e el konulmasını sert açıklamalarla kınadı. Bu partiler, kararın ifade ve basın özgürlüğüne yönelik bir darbe olduğunu ve halkın haber alma hakkının engellendiğini savundu.

Dönemin CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, istifalardan kısa bir süre önce "TELE1'i başka yerde yaşatacağız" şeklinde bir açıklama yaptığı bilgisi, ayrılan ekibin gelecekteki olası yeni mecra arayışlarına dair bir ipucu olarak yorumlandı.

 İzlenme Oranlarında Düşüş

İstifa eden isimlerden Sabah Pusulası programı sunucusu Musa Özuğurlu, kayyım kararının ardından kanalın izlenme oranlarının hızla sıfıra yaklaştığını aktardı. Bu durum, izleyicinin kayyım yönetiminin getirdiği yayın anlayışını kabul etmediğini ve kanalın özgün, siyasi duruşuyla var olduğunu gösteren önemli bir veri olarak kaydedildi.

Özuğurlu, kayyım yönetiminin kendilerine "İstiyorsanız devam edin" teklifinde bulunduğunu ancak "Burası tuğla imalathanesi değil. Burada bir tavır var. Siyasal tavır koymadan konuşma makinesi gibi program sunmamızı bekliyorlar. Böyle bir şey olması mümkün değil" diyerek teklifi reddettiklerini belirtti.

Yeni Bir Direniş İlanı

Gazetecilerin istifa kararı, basit bir işten ayrılma eylemi olmaktan öte, "kalemimizi satmayacağız, kırmayacağız" ilkesiyle birleşerek Türkiye'deki bağımsız gazetecilik mücadelesinde yeni bir dönemin başlangıcı ve bir "direniş ilanı" olarak algılandı.
Fotoüraf: Sosyal Medyadan alıntılanmıştır