Ey ilahi tanrı !
Gecenin soğuğunda küçülen ve gün doğumunda yükselen bir çiçek gibi açarım.
Sanki dünyada ne iş arayan ne de tehlikeden kaçan kimse kalmamıştı.
Bahar yine bana gelmeye hazırlanıyordu. Yola çıkma zamanı.
Ey kâinatı bir âleme çeviren faziletli dünya, dünya durdukça duracak seçkin ruhlar nerede?
Sen akıllısın, ne demek istediğimi biliyorsun
dün gibi hatırlıyorum
Beni zorlu bir yolculuğa çıkarmadan önce erdemlerimin yeterli olup olmadığına bakıyorduk.
Şimdi yolculukta bana karşı tanıklık etmenin acısını çekmemi istiyorsun.
Tüm korkuları bırakmam gerektiğini biliyorum, korkaklığın kökünü kazımalıyım
Biraz daha bakacağım, biraz daha yükleyeceğim Belki büyük bir nehrin kıyısında bir kalabalık görürüm;
İçimde otlayan kuzular ve renklerim
Ah bir bilse boşa geçen nefesler
Vadiler tepenin eteğine gelince derinlere iner.
Yorgun bir sabahın yalnız güneşiyle
Bedenler uzaktaki Güneş’i yok etmek ister, sözler sahte tanrılar arasında nehirler gibi akar.
Her mevsim gözünün önüne gelir
Sonra tepeye tırmanacak gücün olmadığını anlıyorsun.
Sonra içeride karanlık bir kuyu belirir, ne çığlıklar ne de kahkahalar.
Bir demir levha umutsuzluk içinde kıvranıyor
Ve sonrası olmayan bir yerden
sen ne otsun ne toprak
Caroline Laurent Turunc