Erdal Direğin: SİLAHI NEREDEN BULDUN ÇOCUK !

ÖZEL HABER 09.05.2024 - 00:04, Güncelleme: 09.05.2024 - 00:04 19901+ kez okundu.
 

Erdal Direğin: SİLAHI NEREDEN BULDUN ÇOCUK !

Araştırmacı gazeteci Erdal Direğin İstanbul’da bir okul müdürünün öğrenci tarafından öldürülmesi olayına işaret ederek ülkemizdeki silahlanma seviyesinin ve işlenen suçlardaki artışın geldiği endişe verici boyuta dikkat çekti.

Erdal Direğin ‘’ruhsatsız silahlarla işlenen suçlardan yola çıkarsak, Türkiye’de 17 milyon ruhsatsız silah var demektir. 86 milyonluk nüfusta 20 milyondan fazla silah; her 4 kişiden 1’inde silah olduğunu ve her yıl ortalama 4500 kişinin  bireysel silahlarla hayatını kaybettiğini, bunun da küçük çaplı bir savaş demek’’ olduğunu ifade etti. Erdal Direğin Silahlanma konusunda bir yazı hazırlıyordum. Bir okul müdürümüz (İbrahim Oktugan) eli silahlı bir çocuğumuz tarafından ateşli silahla müdür odasında öldürüldü. Bu çocuğumuz Iraklı bir ailenin çocuğu olduğunun altını çiziyorum. Acaba sınırlarımızdan ellerini kollarını sallayarak giren sığınmacıların ya da çocuklarının karıştıkları suç teşkil eden eylemler son zamanlarda arttı mı? Bunun cevabını tam ve emin olarak vermek kolay değil. Bu verileri almak da kolay değil. Nasıl ki, ülkemize giren sığınmacıların sayıları tam olarak bilinemiyorsa, bunların suça karışma oranları da bilinmiyor. Kayıtlı olmayan, nasıl fail olabilir? Hele bir de yakalanamıyorsa bu verilere işlenemiyor. Size silahlanmayla ilgili bilgilendirme yapmadan İstanbul Valisi açıklamasına ne demeliyiz? “Saldırılar oluyor ama, failleri yakalıyoruz”. Bu açıklama da nedir yahu? Önleyici tedbirleri almak aklınıza gelmiyor mu? Özellikle İstanbul’un bazı bölgelerinde hava karardıktan sonra sokaklarda güvenle gezmek hayal oldu. Sokak çeteleri kadın, erkek demeden saldırıyor, gasp yapıyor. Bunlar yakın zamanda ekranlara yansıdı. Görüntülere inanası gelmiyor insanın. Adam genç bir kadına yol kenarında kafa atıp etkisiz hale getiriyor, diğeri yumrukla bayıltıyor. Burası çizgi romanlarda gördüğümüz ve bildiğimiz Teksas mı? Yoksa dünyanın göz bebeği İstanbul mu? 10 milyonun üzerinde sığınmacı olduğu biliniyor. 5 milyon sığınmacıyı sadece İstanbul’a gönderirseniz olacağı bu. Ne kanalizasyon yetiyor, ne su, ne toplu taşıma hizmetleri, ne hastane hizmetleri. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu “16 milyon İstanbullu için çalışıyoruz” diyor ya, aslında 21 milyon insana hizmet verilmeye çalışılıyor. Günübirlik gelir, geçerleri de saymıyorum bile. Şimdi gelelim silahlanma konusuna; Bu konu üzerinde bir süredir çalışıyorum. Hep kendi kendime sorarım. Devlet bu silahları neden toplamıyor? 6136 sayılı kanunun hükümlerine aykırı olarak ruhsatsız ateşli silah bulunduranlar hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve otuz günden yüz güne kadar adlî para cezası… Her yıl ortalama 4500 kişi bireysel silahlarla hayatını kaybediyor. Bu küçük çaplı bir savaş demek. Ruhsatlı/ruhsatsız silahlarla işlenen suçlardan yola çıkarsak, Türkiye’de 17 milyon ruhsatsız silah var demektir. 86 milyonluk nüfusta 20 milyondan fazla silah; her 4 kişiden 1’inde silah var demek. En son hatırladığım 12 Eylül 1980 den birkaç ay sonra devlet bir süre vermişti. Belli bir tarihe kadar ruhsatsız silahları devletin kurumlarına teslim edin diye duyuru yapmıştı. 40 yılı aşkın süre geçmiş bu konuda bir şey yapıldı mı, ben rastlamadım. O dönemde ciddi sayıda ruhsatsız silah devletin emniyetine teslim edilmişti. Pekala neden bu silahlar toplanmıyor. Toplansa ateşli silahlarla gerçekleşen ölümler ve yaralamalar yok denecek kadar azalmaz mı? Azalır elbet, fakat bunu gerçekten istemek lazım. Öğretmenlerimizi, doktorlarımızı, sağlıkçılarımızı koruyamıyoruz. Yeniden düzenleme acilen yapılmalı. Bu saldırılara cesaret bile edememeliler. Bugün siz siz olun özellikle trafikte hiç kimseyle dalaşmayın. Hatta yüzde yüz haklı olsanız da, iç çekin ve devam edin. İnsanlar bir hiç uğruna öldürülüyor. Hani bizim bir sözümüz vardır. “At, Avrat, Silah”… Türklere ait bir sözdür bu. Avrat (Kadın); aynı avrat, silah; aynı silah, işte burası çok önemli at artık yollarda ulaşım aracı olarak kullanılmıyor. Onun yerini ne aldı Araba. Yani “Araba, Avrat, Silah”… Tarih boyu atı bir güç aracı olarak gören insanımız, şimdilerde arabayı aynı şekilde görüyor. Hatta malum markalı araçları kullanan bir takım insanlar arabalarına binince değişik bir psikolojiye bürünüp, rahatlıkla güç gösterisi yapabiliyorlar. Tekrar ediyorum siz siz olun, trafikte kimseyle tartışmayın… Siz küçülmezsiniz, sadece hayatta kalırsınız ! Bunun peşine son yıllarda çok sıkça kullandığımız bir söz ile bitirelim. “Biz bu hale nasıl geldik?” 09.05.2024
Araştırmacı gazeteci Erdal Direğin İstanbul’da bir okul müdürünün öğrenci tarafından öldürülmesi olayına işaret ederek ülkemizdeki silahlanma seviyesinin ve işlenen suçlardaki artışın geldiği endişe verici boyuta dikkat çekti.

Erdal Direğin ‘’ruhsatsız silahlarla işlenen suçlardan yola çıkarsak, Türkiye’de 17 milyon ruhsatsız silah var demektir. 86 milyonluk nüfusta 20 milyondan fazla silah; her 4 kişiden 1’inde silah olduğunu ve her yıl ortalama 4500 kişinin  bireysel silahlarla hayatını kaybettiğini, bunun da küçük çaplı bir savaş demek’’ olduğunu ifade etti.

Erdal Direğin

Silahlanma konusunda bir yazı hazırlıyordum. Bir okul müdürümüz (İbrahim Oktugan) eli silahlı bir çocuğumuz tarafından ateşli silahla müdür odasında öldürüldü. Bu çocuğumuz Iraklı bir ailenin çocuğu olduğunun altını çiziyorum. Acaba sınırlarımızdan ellerini kollarını sallayarak giren sığınmacıların ya da çocuklarının karıştıkları suç teşkil eden eylemler son zamanlarda arttı mı?

Bunun cevabını tam ve emin olarak vermek kolay değil. Bu verileri almak da kolay değil. Nasıl ki, ülkemize giren sığınmacıların sayıları tam olarak bilinemiyorsa, bunların suça karışma oranları da bilinmiyor. Kayıtlı olmayan, nasıl fail olabilir? Hele bir de yakalanamıyorsa bu verilere işlenemiyor. Size silahlanmayla ilgili bilgilendirme yapmadan İstanbul Valisi açıklamasına ne demeliyiz?

“Saldırılar oluyor ama, failleri yakalıyoruz”. Bu açıklama da nedir yahu? Önleyici tedbirleri almak aklınıza gelmiyor mu? Özellikle İstanbul’un bazı bölgelerinde hava karardıktan sonra sokaklarda güvenle gezmek hayal oldu. Sokak çeteleri kadın, erkek demeden saldırıyor, gasp yapıyor. Bunlar yakın zamanda ekranlara yansıdı. Görüntülere inanası gelmiyor insanın. Adam genç bir kadına yol kenarında kafa atıp etkisiz hale getiriyor, diğeri yumrukla bayıltıyor. Burası çizgi romanlarda gördüğümüz ve bildiğimiz Teksas mı? Yoksa dünyanın göz bebeği İstanbul mu? 10 milyonun üzerinde sığınmacı olduğu biliniyor. 5 milyon sığınmacıyı sadece İstanbul’a gönderirseniz olacağı bu. Ne kanalizasyon yetiyor, ne su, ne toplu taşıma hizmetleri, ne hastane hizmetleri. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu “16 milyon İstanbullu için çalışıyoruz” diyor ya, aslında 21 milyon insana hizmet verilmeye çalışılıyor. Günübirlik gelir, geçerleri de saymıyorum bile.

Şimdi gelelim silahlanma konusuna; Bu konu üzerinde bir süredir çalışıyorum. Hep kendi kendime sorarım. Devlet bu silahları neden toplamıyor? 6136 sayılı kanunun hükümlerine aykırı olarak ruhsatsız ateşli silah bulunduranlar hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve otuz günden yüz güne kadar adlî para cezası… Her yıl ortalama 4500 kişi bireysel silahlarla hayatını kaybediyor. Bu küçük çaplı bir savaş demek. Ruhsatlı/ruhsatsız silahlarla işlenen suçlardan yola çıkarsak, Türkiye’de 17 milyon ruhsatsız silah var demektir. 86 milyonluk nüfusta 20 milyondan fazla silah; her 4 kişiden 1’inde silah var demek. En son hatırladığım 12 Eylül 1980 den birkaç ay sonra devlet bir süre vermişti. Belli bir tarihe kadar ruhsatsız silahları devletin kurumlarına teslim edin diye duyuru yapmıştı. 40 yılı aşkın süre geçmiş bu konuda bir şey yapıldı mı, ben rastlamadım. O dönemde ciddi sayıda ruhsatsız silah devletin emniyetine teslim edilmişti. Pekala neden bu silahlar toplanmıyor.

Toplansa ateşli silahlarla gerçekleşen ölümler ve yaralamalar yok denecek kadar azalmaz mı?

Azalır elbet, fakat bunu gerçekten istemek lazım. Öğretmenlerimizi, doktorlarımızı, sağlıkçılarımızı koruyamıyoruz. Yeniden düzenleme acilen yapılmalı. Bu saldırılara cesaret bile edememeliler.

Bugün siz siz olun özellikle trafikte hiç kimseyle dalaşmayın. Hatta yüzde yüz haklı olsanız da, iç çekin ve devam edin. İnsanlar bir hiç uğruna öldürülüyor. Hani bizim bir sözümüz vardır. “At, Avrat, Silah”… Türklere ait bir sözdür bu. Avrat (Kadın); aynı avrat, silah; aynı silah, işte burası çok önemli at artık yollarda ulaşım aracı olarak kullanılmıyor. Onun yerini ne aldı Araba. Yani “Araba,

Avrat, Silah”… Tarih boyu atı bir güç aracı olarak gören insanımız, şimdilerde arabayı aynı şekilde görüyor. Hatta malum markalı araçları kullanan bir takım insanlar arabalarına binince değişik bir psikolojiye bürünüp, rahatlıkla güç gösterisi yapabiliyorlar. Tekrar ediyorum siz siz olun, trafikte kimseyle tartışmayın… Siz küçülmezsiniz, sadece hayatta kalırsınız !

Bunun peşine son yıllarda çok sıkça kullandığımız bir söz ile bitirelim. “Biz bu hale nasıl geldik?”

09.05.2024

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.