Ata'mızı Anarken: 87. Yılında Atatürk ve Yaşamsal Sorumluluklarımız

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, büyük komutan ve devrimci devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk, aramızdan ayrılışının 87. yıldönümünde, sadece minnetle anılan ulusal bir lider değil; aynı zamanda evrensel bir dehadır. XX. yüzyılın çalkantılı döneminde, bir imparatorluğun küllerinden yepyeni, modern bir ulus-devlet yaratarak dünya tarihine yön vermiştir. Kendi döneminin büyük liderlerinden ve saygın akademisyenlerinden aldığı övgüler, onun sadece bir siyasetçi değil, aynı zamanda bir toplum mühendisi ve bağımsızlık hareketlerinin ilham kaynağı olduğunu kanıtlamaktadır.

ARAMIZDA AYRILIŞININ 87. YILDÖNÜMÜNDE ATATATÜRK ÜZERİNE  AKLIMA GELENLER YA DA YAŞAMSAL SORUMLULUKLARIMIZ.

XX.Yüzyıl, Dünya tarihinin en inişli, çıkışlı ve çalkantılı dönemlerinden biridir.  Osmanlı Devleti'nin çöküşü, 1.Dünya Savaşı'ndan sonra ortaya çıkan jeopolitik boşluklar, yeni ulus devletlerin doğuşu ve özellikle de Orta Doğu' da ortaya çıkan kargaşa ve siyasi kaoslar büyük sorunlara neden olmuştur.

Bu Bağlamda M. K. Atatürk, kendi çağında, başardıkları ve yaptıkları ile birlikte, Sadece Türkiye'nin değil,  dünyadaki tüm çağdaşlaşma ve bağımsızlık hareketlerinin öncüsü, simgesi ve rol modeli olmuştur. Atatürk'ün dünyadaki kurtuluş ve bağımsızlık hareketlerine  liderliği sadece siyasi değildir. O'nun, başka uluslara modellik katkıları ekonomik, toplumsal ve kültürel alanları da kapsar.

Dünyada ve ülkemizde, sistematik, kronik ve ideolojik Atatürk karşıtları hariç , ona yapılan içtenlikli övgülerle birlikte, bazı eleştiriler de vardır.

1- Atatürk'e Yöneltilen Bazı Övgüler.

Atatürk, çağdaşı olan dünya liderlerince, hem büyük bir devlet adamı ve  hem de eşine az rastlanan çok zeki bir stratejist olarak kabul edilmiştir.

* İngiliz  Başbakanı Winston Churchill, e göre,  Atatürk, Yeni Türkiye'nin  kurucusu ve eşsiz bir devlet adamıdır.

* Hindistan devlet adamı Jawaharlal Nehru'ya göre "Atatürk, Doğunun gözlerini açan adamdır."

* ABD Devlet Başkanı J.F. Kennedy'e göre, "Atatürk tartışmasız XX. Yüzyılın en büyük lideridir."

 Bu ve benzeri övgü ve taktir dolu değerlendirmeler Atatürk'ün sadece Türkiye sınırları içinde değil, uluslararası arenada da  usta  bir strateji uzmanı ve üstün bir evrensel lider olduğunu gösterir

2- Bazı Önemli Akademisyen ve Tarihçilerin Atatürk'le  İlgili görüşleri.

Dünyada, Atatürk'le ilgili değerlendirmeler, sadece siyasi liderlerle ilgili değildir. Bilim insanları ve tarihçiler de Atatürk'le ilgili önemli değerlendirmeler yapmışlardır.

* Arnold Toynbee Atatürk'ü, "Batı karşısında hiç bir komplekse kapılmadan ülkesini modernleştiren tek lider" olarak değerlendirmiştir.

* Lord Kinross Atatürk'ü, "Osmanlı'nın külleri arasında, modern Türkiye'yi yaratan Prometheus" olarak tanımlamıştır.

*Andrew Mango Atatürk için,  " O sadece siyasetçi değil,  bir toplum mühendisi, bir stratejisttir." demiştir.

* Eric Zurcher ise  Atatürk için " Yaptığı reformlarla , Batilılaşma ile ulusal kimliği sentezleyen ender bir modelin yaratısı"  tanımını yapmıştır.

Bu ve benzeri açıklamalar, Atatürk'ün kendi toplumunu  düşman esaretinden kurtarma ve yeni bir devlet kurmanın ötesinde; modernleşme ve yeni bir ulusal kimlik inşa etmesinde de üstün bir başarıya imza attığını da gösterir.

3- Atatürk' ün  Evrensel Dünya Siyasetine Etkileri.

* Atatürk, bağımsızlık savaşları yaşayan bir çok ülke için örnek alınan bir lider olmuştur. Hindistan Endonezya, Mısır, Tunus ve benzeri ülkeler, Atatürk'ün ulus inşa etme ve modernleşme stratejilerini incelemiş ve kendi politikalarına örnek olarak almışlardır.

* Kadınların eğitimi, siyasi, ekonomik, toplumsal ve kültürel yaşama katılımı; laikleşme, çağdaş hukuk ve eşit yurttaşlık...gibi uygulamalar Atatürk'ün evrensel insanlık mirasına katkılarıdır.

* Birleşmiş Milletler  Eğitim, Bilim ve Kültür Komisyonu olan UNESCO , Atatürk'ün doğumunun 100. yılı olan 1981 Yılını; "Dünya barışının  uluslararası anlayışın ve insani değerlerin savunucusu olan evrensel bir lider" olması nedeniyle ATATÜRK YILI olarak ilan etmiştir.

4- Atatürk Devrimleri Eleştirilemez mi?

Günümüzde Tanrı bilgisi olduğuna inanılan   kutsal kitaplar ve Tanrı elçisi olduğuna inanılan peygamberler bile eleştirilebilirken doğal olarak Atatürk de eleştirilebilir. Yeter ki eleştirenler ön yargılı ve peşin hükümlü olmasın, aklın, bilimin ve doğru bilginin sınırlarının dışına çıkmasınlar.

1923- 1950 Yıllarını kapsayan dönemde CHP tek başına iktidardadır. Dünyada o yıllarda ki koyu otoriter Hitler ve Mussolini faşizm rüzgarı, 1929 Büyük Ekonomik Buhranı ve 2. Dünya Savaşı aynı takvim yılları içindedir.

Ayrıca bu dönem , Türkiye Cumhuriyeti'nin  yeni kuruluş ve Atatürk devrimlerinin  emekleme ve taban bulmaya çalışma ve tutunabilme yıllarıdır.

Bu nedenle de, Atatürk devrimlerinin kendisinden çok bu devrimlerin dozuna ve hızına bazı eleştiriler vardır.

* Bu eleştirilerden birisi şudur. Lozan Antlaşmasında   sadece gayrimüslimlere azınlık statüsü verilmiştir. Kürtler ve Aleviler bu statünün dışında kalmış ve hak kayıplarına uğramışlardır. Kürtlerin ve Alevilerin kültürel haklarına bazı sınırlamalar getirilmiştir.

Bu eleştiriye yanıt şudur. Dini azınlık tanımı tarihsel olarak o yılların azınlık tanımına uygundur.  Çünkü her iki grup da Müslümandır. Ayrıca her iki grup da yine Kurtuluş Savaşının bileşeni ve paydaşıdır. Ulus devlet kimliği onların eşit yurttaşlık haklarının da güvencesidir. Ayrıca bazı sorunların çözümü zamana ve demokratik gelişme eğilimlerine bırakılmış olabilir.

* Diğer önemli bir eleştiri laiklikle ilgilidir. Bu görüşe göre din ve vicdan özgürlüğü kısıtlanmıştır.

Yanıt şudur. Laiklik dini yasaklamak değildir. Devleti siyasi, hukuki ve idari olarak dinin dışına çıkarmaktır. Siyasi yöneticileri din ulemasının baskısından kurtarmaktır. Herkes bireysel olarak  inanç ve ibadetinde özgürdür. Camiler açıktır.

* Arap harflerinin kaldırılması ve yerine Latin harflerine dayalı Türk alfabesinin kullanılması bazılarınca bir kültürel kopma olarak değerlendirilmiştir.

Yanıt şudur. Yeni bir alfabe alınması dil devrimi ve  Türk dilinin güçlenmesi ve yeni bir ulus kimliği inşasına yöneliktir. Kaldı ki  yeni alfabe ile okuma yazma öğrenmek çok daha hızlı ve kolay olmaktadır.

Kılık, kıyafet uygulamaları, Gregoryen takvime geçiş, uluslararası  ölçü ve tartıların kabulu...hep ulusal kimlik, ulus devlet inşası ve çağdaş uygarlığa geçme atılımlarıdır.

S O N U Ç   Y E R İ N E

Bu yıl Atatürk'ün biyolojik olarak aramızdan ayrılışının 87 yılındayız. Cumhuriyetimiz ise 102. Kuruluş yılını geride bıraktı. Fakat Türk ulusunun gönlünde ikisinin de çok ayrı bir yeri vardır. Hem Atatürk ve Hem de Cumhuriyet ve demokrasi inancı halkın belleğindeki önemli yerini koruyor.

Atatürk devrim ve ilkelerini önyargısız ve samimi olarak eleştirenlere şunlar söylenebilir.

Atatürk dönemi bir doğuş, kuruluş ve baştan sona bir yeniden yapılanma dönemidir.  Devrimler kuruluş dönemlerinde mutlaka disiplinli olmak zorundadır. Aksi takdirde karşı devrimciler her şeyi tersine çevirebilir, ulusu iç savaşa sürükleyebilirler.  Ancak kurucu dönemler zamanla ılımlılaşır ve özgürlükler genişler

Atatürk' ün stratejileri   reformları ve ilkeleri ulus devletin varlığı, taban bulması, korunması ve ulusal barışın  sağlanmasına yöneliktir. Yapılan eleştirilerin çoğu devrimlerin özüne yönelik değildir. Hızına ve uygulama biçimine yöneliktir. Bu eleştiriler yapılırken Atatürk döneminin ulusal ve uluslararası koşulları ile mevcut olan, ekonomik, finansal,  teknik yapı ve nüfus kalitesine de bakmak gerekir.

M. K. Atatürk modern Türkiye'nin kurucusu ve aynı zamanda evrensel bir bağımsızlık ve modernleşme önderidir. Ona yapılan eleştiriler sivrisinek vızıltısı kadar cılız, fakat yapılan övgüler ise güçlü çağlayanlar kadar gür ve kalıcıdır.

* Atatürk diyor ki: " Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir. Cumhuriyet on yaşını doldururken, demokrasinin bütün gereklerini sırası geldikçe uygulamaya koymalıdır." Onun bu sözleri "Atatürk diktatördü" diyenlere bir yanıttır.

* Yine Atatürk diyor ki: " Biz büyük bir devrim yaptık. Ülkeyi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük. Bir çok eski kurumları yıktık. Bunların binlerce yandaşı vardır. Fırsat beklediklerini unutmamak lazım." Öyleyse Cumhuriyet ve devrimlerin uyanık bekçileri olmak lazımdır.

KISSADAN HİSSE.

Atatürk'e ağlamak, sızlanmak yerine Atatürk gibi düşünmek, onun Cumhuriyet, demokrasi ve sürekli çağdaşlaşma ideallerine sahip çıkıp gereğini yapmaktır. Yurtta ve dünyada barışı desteklemek, akıl ve bilim rotasından hiç sapmamaktır.

Hiç bir kimse ve hiç bir zaman, demokratik ve laik cumhuriyet ideallerini ve Atatürk sevgisini halkımızın belleğinden ve yüreğinden silmeyi başaramayacaktır. Tarihin değirmeni geriye değil hep ileriye, geleceğe doğru döner. Gerisi cehalet yanılsaması olur.