Kadın Cinayetlerinin Sessiz Mağdurları: Annesiz Kalan Çocukların Yaşadığı Psikolojik, Sosyal ve Ekonomik Sorunlar
Kadın cinayetleri, toplumun en derin yaralarından biri olmaya devam ediyor. Ancak bu trajedinin en acı ve en görünmez sonuçlarından biri, geride kalan annesiz çocukların yaşadığı zorlu hayatlardır. Bu çocuklar, sadece annelerini kaybetmekle kalmıyor, aynı zamanda geleceklerini, umutlarını ve güvenliklerini de yitiriyorlar. Annenin ve çoğu zaman babanın da hayattan kopmasıyla birlikte, bu savunmasız bireyler derin bir psikolojik travma, sosyal dışlanma ve ekonomik yoksunlukla yüzleşiyor.
TÜRKİYE'DE KADIN CİNAYETLERİ VAHŞETİNİN ÖKSÜZ BIRAKTIĞI ANNESİZ ÇOCUKLAR ve YARATTIĞI AĞIR PSİKO-SOSYO- EKONOMİK VE KÜLTÜREL SORUNLAR ÜZERİNE KISA ANIMSATMALAR.
Türkiye' de kadın cinayetleri nedeniyle annesiz kalan çocukların yaşamları ve karşılaştıkları temel sorunlar üzerine yeterli, sistematik resmi bilgi eksikliği vardır. Eğer yeterli bilgi varsa da ben ulaşamadım.
Ancak, " Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu" verilerine göre, ülkemizde, 2023 Yılında 318 ve 2024 Yılında da 394 kadın cinayeti islenmiştir. Bu cinayetlerden, 2023 yılında 162 ve 2024 yılında da 210, toplamda ise 372 çocuk annesiz kalmıştır. Yıllardır bu cinayetler artarak devam ediyor. Gerekli ve etkili önlemler alınmadığı taktirde de devam edeceğe benziyor.
Ayrıca bu cinayetlerin % 72 kadarı kadınların eşlerince işlendiğine göre, anneler mezara giderken babalar da hapse giriyorlar. Peki bu çocukları nasıl bir dünya ve nasıl bir gelecek bekliyor? Burada bir duygudaşlık (empati) yapmak gerekirse acaba bu çocukları nelerle karşılaşıyorlar?
A- KONUNUN PSİKOLOJİK- SOYOYAL, HUKUKİ EOKONOMİK VE KÜLTÜREL YAPISI.
Bir kadın cinayeti işlemek sadece o kadınının çocuğunu ya da çocuklarını annesiz bırakmak değildir. O çocukların geleceklerini, gelecekle ilgili umutlarını ve gelecek güvencelerini de çalmaktır.O çocukların anne sevgisini ve koruma kalkanını yok etmektir. Çocukları evlerinden, yuvalarından, ailelerinden koparmaktır. Barınma, gelir, eğitim, sağlık v.b. sosyo-ekonomik güvencelerini ellerinden almaktır. Mesleksiz ve işsiz kalmalarının kapılarını aralamaktır. Ayrıca; onlara çile, yoksulluk, sıkıntı, ızdırap dolu bir gelecek ve karabasan dolu rüyalara boğmaktır. Ruhlarını zehirlemek ve derinden yaralamaktır. Güvensiz ve umutsuz duygu labirentlerinde bir ömür harcamanın kötü tohumlarını ekmektir..
Annesi cinayete kurban giden çocukların hepsi aynı yaşta, aynı cinsiyette ve aynı aile ve çevre desteği koşullarında değildir. Ancak yine de, ortalama olarak, bu çocukları bekleyen temel sorunları aşağıdaki gibi gruplandırıp açıklamak mümkündür.
1- Anneleri Cinayete Kurban Giden Çocuklarda Gözlemlenen Psikolojik ve Duygusal Sorunlar.
- Derin travmalar ve stres bozuklukları: olaya ve olayla ilgi haber ve söyleşilere tanıklık etmiş olmanın yarattığı yıkıcı ruhsal gerilimler...
- Annenin mezarda, babanın hapiste olmasının yarattığı hiçlik, kimsesizlik, psikolojik çöküntüler. Çocukla anne arasında en temel bağ olan anne figürünün yok olması, güven bunalımı. Herkese ve her şeye karşı güvensizlik.
- Kimlik bunalımı: "Ben kimin çocuğuyum, annesiz babasız kaldım, herkesin annesi, ailesi var, benim yok" diye başlayan sorgulamalar.
- Çocuğun, eğer anne katili babası ise babaya, ya da katile karşı duyduğu hınç, öfke ve suçluluk krizleri. Annesini katilden koruyamamanın yarattığı çaresizlikler...bunlara bağlı olarak içindeki suçluluk ve saldırganlık tohumlarının yeşermesi.
2- Söz konusu Çocukların Ailede ve Sosyal Çevrede Karşılaşabileceği Sosyal Sorunlar.
- Ailenin parçalanması. Çocuğun velayetinin kime verileceği konusunda ortaya çıkan yasal sorunlar.
- Yakın aile bireyleri arasında ortaya çıkan tartışma ve çekişmeler. Anne ve baba tarafları arasındaki velayet kavgaları.
- Toplum tarafından kötü damgalanma. Cinayete kurban giden bir annenin çocuğu olma. Annesinin iffetinin tartışma konusu yapılması.
- Cinayet sonrası birden fazla çocuk olması durumunda, resmi kurumlarca ,çeşitli nedenlerle kardeşlerin birbirinden ayrılmak zorunda kalmaları. Psikolojik yalnızlaşma ve bunalım.
3- Ekonomik Boyut ya da Ekonomik Sorunlar.
-Baba yoksul ve işsizken, çalışan ve gelir getiren bir annenin cinayet kurbanı olması durumunda ortaya çıkan maddi yoksulluk ve yoksunluklar.
~ Maddi zorluklar nedeniyle, eğimden kopma ve sağlık hizmetlerinden yararlanamama riski.
-Maddi yetersizlikler ve yaşanılan duygusal çöküntüler, toplumsal damgalanma ve aşağılanma korkusu nedeniyle eğitimi, okulu bırakma...
- Barınılan aile evinin dağılması. Nerede, ya da kimlerle yaşayacağının belirsizlik kazanması.
4- Hukuki ve Kurumsal Sorunlar.
- Velayet sorunu. Anne katili baba ise, çocuğun ya da çocukların velayetinin acilen birisine ya da bir kamu kurumuna devredilmesi.
- Çocuk ya da çocuklar için iyi koruma ve doğru rehberlik eksikliği.
- Bu çocuklara yönelik psikolojik yardım ve travma tedavisi eksikliği.
- Bu çocukları koruyacak olan resmi devlet kurumları arasındaki eşgüdüm eksiklikleri. Çünkü konu, adalet, hukuk, sosyal güvenlik ve eğitim gibi farklı alanların birbirinden haberli ve senkronize olarak çalışmasını gerektirmektedir.
5 - Uzun Erimli Olarak Ortaya Çıkan Toplumsal Sorunlar.
- Toplumdaki şiddet, saldırganlık, zorbalık gibi suç eğilimleri riskinin tetiklenmesi. Şiddet ve cinayet sarmalının bir kısır döngüye dönüşmesi.
- Rüşt öncesi, erken yaşta evliliklerin artması. Başta kızlar olmak üzere, bu çocuklara karşı cinsel istismarların ortaya çıkması.
- Sahipsizlik, yoksulluk ve güvensizlik nedeniyle bu çocukların her türlü istismara ve suça yönelmeye hazır hale gelmesi.
- Bu çocukları kuşatan toplumsal güvensizlik halkalarının birbirini tetiklemesi. Onlar açısından gelecek umudu ve güvencesinin yok olması.
- Bu çocukların belleklerinde ve duygularında biriktirdikleri yoğun umutsuzluklar, çaresizlikler, çözümsüzlükler... ve aşırı korkular nedeniyle ilişkide oldukları kişilerden ya çok korkmaları ya da onlara aşırı bağlanmaları. Onlara kul köle olmaları.
B- ÇÖZÜM YA DA ÇIKIŞ YOLU VAR MIDIR?
Konuya kısa ve uzun erimli olarak bakılabilir. Şurası kesindir. Bu sorun cinayete kurban giden kadınların geride bıraktıkları çocukların sorunlarıdır. Eğer kadın cinayetleri önlenirse bu sorun da olmaz . Sorun kendiliğinden yok olur. Öyleyse kadın cinayetlerinin mutlaka önlenmesi gerekir.
Bu nedenle kadınları, ailevi, sosyo- kültürel, ekonomik, hukuki, siyasi, idari, eğitimsel...her alanda erkeklerle eşit hak ve hukuka kavuşturmak lazımdır. Erkek egemen, feodal, aşiret kültüründen, topluluk olmaktan, eril tahakkümden... sıyrılarak, kadın erkek hak ve sosyal cinsiyet eşitliğine giden bir toplumsal yapı oluşturmaktır.
Uzun erimli gerçek çözüm budur. Topyekün bir zihniyet devrimine, çağdaş, özgürlükçü ve bilimsel eğitimin varlığına, eğitimin değiştirici ve dönüştürücü gücüne ve işlevine ihtiyaç vardır.
Kısa vadede ilk yapılacak iş ise 6284 sayılı Yasayı en katı ve yasanın ruhuna en sadık biçimde ödünsüz olarak her aşamada uygulamaktır. uygulamadan kaldırılan " İstanbul Sözleşmesini’’ yeniden yürürlüğe koymak ve samimi bir şekilde hükümlerine uymaktır.
Anneleri cinayet kurbanı olmuş mevcut ve mağdur çocuklar için de şunlar yapılabilir.
1- Mağdur çocuklara odaklanmış psikolojik travma merkezleri kurmak. Çocuğu ilk cinayet gününde hemen cinayet yerinden uzaklaştırarak, onların bu merkezlerde rehabilite edip taşıdıkları travma yükünü hafifletmek.
2- Bu çocuklar için istisnasız , koşulsuz ve karşılıksız yeterli burslar vermek. Eğitim dışında kalmalarını önlemek. Onları mutlaka meslek sahibi yapmak.
3- Bu çocuklarla ilgili olarak, geniş bir toplumsal farkındalık yaratabilmek için, yazılı ve görsel basında öğretici ve eğitici programlar düzenlemek.
Çocukların kamu oyunda ayıplanması ve etiketlenmesini önlemek.
4- Bu çocuklara sürekli yakın duracak onlara yol ve yön verip destek olacak, mentörler ya da danışmanlar sağlamak.
5- Bu çocuklara mesleklerine göre istihdam ve gelir olanakları yaratmak. İşe alınmada pozitif ayrımcılık yapmak.
Son Söz : Bir devlet bu ve benzeri çocukların annelerini ne kadar güven içinde yaşatabiliyor; göz yaşlarını ne kadar çabuk dindirebiliyor, onları ne kadar hızlı ve iyi eğiterek meslek, iş ve gelir sahibi yaparak topluma kazandırabiliyorsa o kadar iyi bir sosyal devlet olacaktır.