"Üç Mühür": Alevi-Bektaşi Yaşam Felsefesinin Özü

Alevilik ve Bektaşilik inancının temel direklerinden ve yaşam paradigmasından biri olan "Üç Mühür" ilkesi, "Eline, diline, beline sahip ol" düsturuyla özetlenir. Bu üç temel prensip, sadece birer ahlaki tavsiye olmanın ötesinde, Alevi-Bektaşi toplumunun ruhsal, sosyal ve etik anayasasını teşkil eder. Bireyin öz denetimini, güç (El), iletişim (Dil) ve nefsi arzular (Bel) alanlarında disipline etmesini merkeze koyan bu evrensel öğretiler; adaletin, karşılıklı rızanın, canların eşitliğinin ve sürekli toplumsal barışın inşa edilmesinde kritik bir rol oynar.

ALEVİLİK VE BEKTAŞİLİĞİN YAŞAM PARADİGMASI(×) OLARAK  "ÜÇ MÜHÜR"ÜN BİREYSEL VE TOPLUMSAL GÖREVLERİ ÜZERİNE KISA ANIMSATMALAR.

Alevilik ve Bektaşilikte, "Eline, diline, beline sahip ol" diye özetlenen bu üç mühür ya da üç ilke, Alevi Bektaşi toplumunun öze dönük yaşam felsefesinin çekirdeği ya da ahlak anayasası gibidir. Alevi irfanının ahlakın, adaletin, karşılıklı rızanın, hakların, canların, nefislerin eşitliği, toplumsal kardeşlik ve sürekli barış için çok temel bir işleve sahiptir. 

Bu ilkelerin her biri, her bireyin  başka insanlarla  her türlü faaliyet ve ilişkilerinde  kullandığı etkinlikler, faaliyetler, iletişimler, değerler ve güç ilişkilerinin kesintisiz olarak disipline edilmesi ve  öz denetim altında tutulması gibi  temel ve kritik bir görev ve işlevi yerine getirir. Varlık reçetesidir.

* El- Güç, iktidar, maddi kudret ve kuvveti temsil eder. Yapıcı, üretici, tersine olarak yıkıcı  ya da bozucu olarak kullanılması mümkündür. Güç zehirlenmesi ortaya çıkabilir.

* Dil- Söz, söylem, iletişim..gibi toplumsal ilişkiler ağı toplumsal  dokunun oluşmasına katkı sağlar. Dil iki yanı keskin  bir kılıç gibidir. İyiye ya da kötüye kullanılabir.  Hz.Ali, " İnsan dilinin altında gizlidir." demiştir.

* Bel-  Nefsi, çok güçlü biyolojik arzuları temsil eder. Egonun,nefsin  ve hormonal duyguların kristalize olmuş biçimidir. Eğer frenlenmez ve doğru yönetilmezse çok ķötü ahlaki ve hukuki sorunlara neden olabilir. Tersine, bu duygular doğru yönetilirse nesepler karışmaz, neslin sağlıklı  devamı ve toplumun barış içinde devamlılığına neden olur.

Yine Haz.Ali " Nefis silinmez bilinir" demiştir.

Ayrıca " Nefsini bilen Rabbini bilir" şeklinde bir hadis olduğu da rivayet edilir.

 

Şimdi bu üç konuyu, çok özet sözcüklerle, bireysel ve toplumsal açılardan irdelemeye çalışalım.

 

  A- Eline Sahip olmak.

Eline sahip olmak; insanın gücünü asla hırsızlık, kötülük, yanlışlık, haksızlık yapmamak... şiddet için kullanmamak demektır. Harama tenezzül etmemektir. İnsanların zihinsel ve bedensel emeğini kullarak  ürettikleri kazançlara göz dikmemektir. Alın terine ve emeğe saygı duymaktır. Adaleti bozmamaktır. Tersine, ihtiyaç içinde olanlara maddi, manevi yardım etmektir. Döküleni doldurmak, ağlayanı güldıürmektir. Her koşulda kul hakkı yememektir. Tembellikten uzak durmaktır. Meslek edinip çalışarak ailesin helal kazaçla geçindirmektir.

* Toplumsal açıdan ise:

Siyasi yetkiyi adil kullanmaktır. Sahip olduğu kamusal yetkileri zûlme dönüştürmemektir. Halkın malını, emeğini sömürmemektir. İktidarın kendine sağladığı büyük güç cazibesine kapılıp yozlaşmamaktır. Yanlışlar ve haksızlıklar karşısında pasif ve suskun olmamaktır. Kamu malına el uzatmamak, yolsuzluk yapmamaktır.

Eğer bir toplumda "Eline sahip ol" ilkesi zayıflar ya da yok olursa:

Rüşvet artar. Kamu kaynakları hem kötüye kullanılır hem de savurganlık Artar. Eş, dost, ahpap kayırmacılığı yaygınlaşır. Tolumsal güven azalmaya , dibe vurmaya başlar. Güçlüler zayıfları ezmek için uğraşır. Adalet ve yargı sistemi çöker.

Toplumsal ilişkiler yozlaşır.

 B-   Diline Sahip Olmak.

Diline sahip olmak, yanlış sözlerin kirletici, bozucu, uzaklaştırıcı  ve yıkıcı gücünün farkında olmak ve kendi özdenetimini yaparak bunlardan uzak durmak demektir. Dil,  insanı bireysel ilişkilerde ve toplum içinde en çok sınayan ve sınava tabi tutan bir  organdır. Rahmetli babam, " Hayvanı yular, insanı ise söz eğler(zapteder)" derdi. Mert ve sözünün eri olmak, yalandan kaçınmak, doğruları korkmadan dile getirebilmek, gerçekleri  kalp kırmadan anlatabilmek... büyük erdem halkalarıdır.

Dilin üç katmanı vardır:

* Doğruluk:  yalanın, iftiranın, abartının reddi.

* Sözün hikmeti:  Nerede, ne zaman neleri konuşacağını bilmek. İyi bir dinleyici olmak. Her türlü hakikatı insanları kırmadan, rencide etmeden dile getirmek.

* Toplum içinde özenli konuşmak: kutuplaştırıcı, kışkırtıcı, rencide edici, ötekileştirici ve düşmanlaştırıcı söylemlerden uzak durmak.

Toplumsal açıdan, sorumluluk konum ve yetkisinde   olan insanların sorumsuzca kullandıkların zehirli diller toplumun sosyal dayanışma, kardeşlik ve sevgi bağlarını kökünden çürütmeye başlar.

* Yalancılık, toplumsal güveni  yok eder.

* Hakaret dili, toplumu böler ve şiddeti davet eder.

* Kutuplaştırıcı dil, toplum içinde, tamiri çok zor fay hatları oluşturur. Toplumsal yapı çökebilir.

* Eğer bir toplumda siyaset dili kirlenmişse; o ülkedeki medya kuruluşları, doğruların,gerçeklerin değil, toplumsal bölünmenin, kin ve nefretin pazarlamasını yapmaya başlarlar.

* Eğer insanlar, gerçekleri dile getirme cesaretlerini yitirmişlerse,  toplum ahlakının merkezi çöker. Her şey yalanlar, kandırmacalar ve algılar üzeririne inşa edilmeye başlar...

 

 C-  Beline Sahip Olmak.

Bel;  iktidarın, bencilliğin, gücün,  nefsin, arzuların ve sahiplenmenin alanıdır. Bu mühür, insanı; hem kendine ve hem de topluma karşı, insanın biyolojik ve içgüdüsel yapısında mevcut olan şehveti, arzuyu , biyolojik dürtüleri   denetleme ve ahlak çemberi içinde tutmaya çalışır. Burada sorun sadece bedenin değil, duygunun,  niyetin ve davranışın ahlakını inşa etmek, helaliyle yetinmeyi bilmektir.

Baskıdan, zorlamadan,  şiddetten uzak durmaktır.  Rızasız lokma nasıl yenilmez ise, helaliyle de olsa, rızasız cinsellik de olmaz, olamaz, olmamalıdır.

Toplumsal açıdan :

* Taciz ve tecavüzlere karşı sıfır tolerans gösterilmelidir.

* Mevki, makam, maddi ve fiziksel olarak  güçlü olanların zayıflar üzerine tahakküm kurup cinsel istismar ve şiddete yönelmelerine fırsat verilmemelidir.

* Aile içine şiddet girmemeli, özellikle çocuklar evlerde ve kamusal alanda cinsel şiddet başta olmak üzere, ekonomik yoksunluk  dahil, her  türlü istismardan korunmalıdır.

* Kadın ya da erkek farketmez,  herkes  hak ve nefs eşitliğine sahiptir. Helal cinsellik çemberinin dışına  çıkılmamalı ve karşılıklı rızalık temel alınmalıdır.

 

      D- Üç Mührün Ortak Öğretisi.

İnsanî, hukuki ve ahlaki açılardan, İnsan onurunu ve toplumsal yaşam bağlarını güçlü tutmak her şeyin üzerindedir. Birey ve toplumun karşılıklı etkileşimi sevgi, barış ve kardeşlik duygularını diri ve canlı tutarak herkese yaşama sevinci ve gelecek umudu vermelidır.

Alevi ve Bektaşi yaşamındaki üç muhür ya da  "eline, diline, beline sahip ol" ilkeleri  ahlaklı, adaletil ve  toplumsal bağları güçlü bir yaşamın çimentosudur. Kaosa kapalıdır.

Çünkü:

* El mührü; adalet, ahlak, üretim, çalışma ve helal kazanç demektir.

* Dil mührü; gerçekler, doğrular, dürüstlük, kardeşlik, eşitlik ve barış demektir.

*Bel mührü ; her türlü cinsel şiddet ve istismarın ortadan kaldırılması sevgi ve ve dostluk köprülerini sağlamlaştırmak demektir.

* Üçü birlikte, her çağda hiç eksilmeyen evrensel güzel ahlak demektir.

 

ÇÖZÜM  YA DA UMUT  VARMI ?

 Var, iyi ve doğru öğretilmiş irfan, ak- pak bir vicdan ve bunların bilincine varıp kendi özdenetimini yapabilen olgun  insan. Hiç bir kimseye ihtiyacınız yok.  Nefs atı yerine, ahlak atına binmek, yapacağınız, söyleyeceğiniz, yaşayacağınız her şeyi vicdan terazisi ile tarttıktan sonra eyleme geçmek gerekiyor.

Karar sizin.

--------

(×) Toplumsal yaşamı sürdürme ilkeleri