A. Baybars Göğez: PARTİLERİN SEÇİM STRATEJİLERİ

ÖZEL HABER 20.03.2024 - 13:21, Güncelleme: 20.03.2024 - 14:07 6738+ kez okundu.
 

A. Baybars Göğez: PARTİLERİN SEÇİM STRATEJİLERİ

30 Büyükşehir Belediyesinin Karnesi adlı kitabın yazarı A. Baybars Göğez yerel seçimlere az bir süre kala Siyasi Partilerin Seçim Kampanyalarına dikkat çekti. 2019 yılında kendi bloğunda yayınladığı PARTİLERİN SEÇİM STRATEJİLERİ ve HANGİ İLDE KAÇ BELEDİYE VAR makalelerini okuyan ve inceleyen siyasi partilerin seçim sürecinde verimli ve doğru bir yol haritası oluşturabileceğini söyleyen A. Baybars Göğez, ne yazık ki ülke olarak okumuyoruz dedi.

A. Baybars Göğez geçmişte yaşanan hatalardan ve başarısızlıklardan ders alınmadığını, halen siyasi partilerin ciddi stratejik hatalarla yerel seçim çalışmalarına devam ettiklerini söyledi. Türkiye’de hiç yapılmayanı yapıp 30 Büyükşehire not verip KARNE kitabı yazdığını söyleyen Göğez; Siyasetçiler, basın ve medya dahil hiçbir ilgili kurum ve kişi tarafından okunup ders çıkartılmadığına dikkat çekti.  Keşke sorgulayıp ders çıkarabilsek.. 2019 yerel seçimi sonrası bloğumda 2 yazı yazdım. Bu yazıları okuyup strateji belirlemeden seçime giren partiler yine kaybedecek bence. *PARTİLERİN SEÇİM STRATEJİLERİ  *HANGİ İLDE KAÇ BELEDİYE VAR Türkiye'de ilk defa 30 Büyükşehire not verip KARNE kitabı yazdım. Çok güvendiğimiz bazı Büyükşehir Belediye başkanlarının hiç de göründüğü gibi ŞEFFAF ve HESAP VEREBİLÎR olmadığı yazılı. İzmir Büyükşehir ve şirketleri örnektir. Siyasetçiler, basın ve medya dahil kaç kişi okuyup dersler çıkardı? Hiç performans değerlendirme ve karşılaştırması yapan TV programı var mı? Yine topçu, popçu, şarkıcı, türkücü, tiyatrocu, gazeteci aday yapılmadı mı? Geçmiş dönemin başarısız başkanları için seçmenden özür dileyip günah çıkartan oldu mu? Neden bir sene sonra adayınızı değiştirdiniz sayın parti yöneticileri!? Başka değerlendirmeler yapanlar varsa onları da dinleyip inceleyerek, seçim sonuçlarını birlikte karşılaştıralım.! A.Baybars Göğez'in örnek verdiği bu iki yazıyı sizlerle paylaşıyoruz:   A. Baybars Göğez Hangi İlde Ne kadar İlçe-Belde Belediyesi Var? Önce şu tespiti yapalım. Türkiye’de İç İşleri Bakanlığına göre 30’u BB olmak üzere 81 il, 922 ilçe ve 386 belde belediyesi (Şubat 2021’de Afyonkarahisar’a bağlı Güney belediyesi eklenince 387 oldu.) olmak üzere 1.389 (1.390 oldu) belediye var. TBB- Türkiye Belediyeler Birliği 2014 sayım sonuçlarına göre web sitesinde 919 ilçe ve 397 belde belediyesiyle birlikte toplam 1397 belediye olduğu açıklanmış. Ben İç İşleri Bakanlığı verileri güncel olduğu için tablolarda ki ilçe ve belde belediye sayılarını TBB web sitesinden aldıktan sonra İç İşleri bakanlığı listelerine uygun olarak düzelttim. Örneğin Zonguldak’ta TBB 18 belde var derken, bakanlık 17 belde var diyor. İlçe sayısı TBB’de 6, bakanlık kayıtlarında 7 görünüyor. İlk 10 ili esas aldığımız için çok büyük farklar olmasa da TBB sitesinin, İç İşleri Bakanlığı verilerine göre güncellenmemiş olması manidardır TBB 3-5 belediyenin kurduğu bir birlik değildir. Her belediye bazı sorunların çözümü, eşgüdüm ve kendilerini temsil etmesi için bu birliğe üye olup aidat ödemektedir. Eğer aidat borcunuz varsa, bütçeden aktarılan paylardan kaynakta kesinti yapılır. O halde verilerine güvenmemiz gerekmez mi? Denetim eksikliği mi, ilgisizlik mi var? (TBB web sitesinde gördüğüm farklı konularda ki hatalar, eksiklikler ve paylaşılan veriler konusuna başka yazılarımda ayrıca değineceğim.) Şimdi başlıktaki sorumuza gelecek olursak. Akla ilk gelen, nüfusu en fazla veya yüzölçümüne göre en büyük BB- Büyükşehir Belediyesi ve/veya il belediyelerinin daha fazla ilçe- belde belediyesine sahip olacağıdır. Ancak TBB- Türkiye Belediye Birliği web sitesinde ki veriler ile yaptığım incelemeler sonrası bu öngörünün yanlış olduğu açıkça ortaya çıkıyor. Nasıl mı? Tablolarda ilk 10 belediyeyi inceleyerek açıklamaya çalışacağım. (*) Afyon Sinanpaşa ilçesine bağlı Güney beldesi mahkemeyi kazanarak, 2021’de belde olma hakkını kazanmış. BB- Büyükşehir Belediyelerinde belde belediyesi yok. Malum köyler bile mahalle oldu. Nüfus sayısı ve yüzölçümüne göre BB ilçe ve belde belediyesi sayıları oransal değil. İstanbul, İzmir ve Zonguldak hariç en fazla ilçe ve belde belediyesine sahip iller Orta Anadolu bölgesinde. Doğu, Güneydoğu ve Akdeniz bölgesinde sıralamaya giren İl/ BB yok. Bu tespitimiz sosyolojik ve kamu idaresi açısından nasıl bir anlam içeriyor? Yorumu ilgili kamu kurumları, siyasetçiler, akademisyenler ve araştırmacılara bırakıyorum. Belki de hiçbir anlamı yoktur.! En düşük nüfuslu, en az ilçe+ beldeye ve en az yüzölçümüne sahip illere göre tabloyu hazırlamak şart oldu. Artvin ve Hakkari ilçe+ belde belediyeleri TBB kayıtlarında sırasıyla (7+1) ve (3+4) görülürken, bakanlık kayıtlarında (8 ilçe) ve (4+3) olarak görülüyor. Zonguldak yüzölçümünün küçüklüğüyle bu tabloya da girmiş. Şimdi boyutu biraz daha genişletelim ve daha sağlıklı yorumlar yapabilmek için aşağıda ki tabloya en gelişmiş ve en az gelişmiş iller ile en çok göç veren ve alan il belediyelerini de ekleyelim. Salgın öncesinde araştırmacılar büyük şehirlerden tersine göç hareketi olduğu yazıp çiziyordu. Salgın sonrasında özellikle göç veren ve alan il- ilçeler tablosunun değişebileceğini düşünüyorum. Geçim sorunu olmayanlar daha sakin, güvenli ve basit yaşam sürebilecekleri Ege, Akdeniz ve Marmara ilçelerine yerleşirken, yazlıkçılar geri dönmeyerek büyükşehirlerin dışında bu dönemi atlatmayı tercih ettiler. Belki de kalıcı olarak hayatlarına orada devam edecekler. Bir dönem Anadolu’dan göç eden ailelerin ise kısmen veya tamamen tekrar memleketlerine döndüklerine (tersine göç) şahit oluyoruz. Belki yapılacak ilk nüfus sayımı sonrası il-ilçe ve belde sayılarında daha farklı bir tablo ile karşılaşacağız. Bu konuda önerim; Belediye hizmetlerinden daha iyi yararlanabilmek için ilçe ve beldelere yerleşenler, ikamet kayıtlarını da lütfen taşısınlar. Bir örnek vermek gerekirse. Yalova Armutlu belediyesi nüfusu 6-7.000 civarında. Acil servisi olan hastanesi var ama 10.000 altı nüfusu olduğu için uzman doktoru yok. Ultrason bile yok. Belediye bütçeden daha düşük pay alırken, dönmeyen tatilciler nedeniyle yaklaşık 30.000 kişiye hizmet veriyor. Yazın nüfus 100.000 kişiye kadar ulaşabiliyor. Bodrum, Kuşadası gibi gözde tatil beldelerimizin belediye başkanlarının da basına zaman, zaman yansıyan benzer şikayetleri olduğuna şahit oluyoruz. Yukarıda da bahsettiğim gibi siyasi partiler, araştırma şirketleri ve sosyologların bu hareketlilik ve değişimi çok iyi anlayıp yorumlayarak, ona göre politikalar geliştirmek zorunda olduklarını düşünüyorum. Takdir siz değerli okuyucularımın. Sevgiler ve saygılar sunarım.   *PARTİLERİN SEÇİM STRATEJİLERİ Türkiye'de ilk defa 30 Büyükşehire not verip KARNE kitabı yazdım. Çok güvendiğimiz bazı Büyükşehir Belediye başkanlarının hiç de göründüğü gibi ŞEFFAF ve HESAP VEREBİLÎR olmadığı yazılı. İzmir Büyükşehir ve şirketleri örnektir. Siyasetçiler, basın ve medya dahil kaç kişi okuyup dersler çıkardı? Hiç performans değerlendirme ve karşılaştırması yapan TV programı var mı? Yine topçu, popçu, şarkıcı, türkücü, tiyatrocu, gazeteci aday yapılmadı mı? Geçmiş dönemin başarısız başkanları için seçmenden özür dileyip günah çıkartan oldu mu? Neden bir sene sonra adayınızı değiştirdiniz sayın parti yöneticileri!? Başka değerlendirmeler yapanlar varsa onları da dinleyip inceleyerek, seçim sonuçlarını birlikte karşılaştıralım.! PARTİLERİN SEÇİM STRATYEJİLERİ UYGULAMALARI Türkiye ilginç bir ülke. Türk halkı ve seçmenler de oy tercihlerinde bulunurken ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor. Diğer taraftan Türkiye’de il ve ilçe sayılarına baktığımızda da ilginç bir dağılım görüyoruz. Bu konuda “HANGİ İLDE NE KADAR İLÇE- BELDE BELEDİYESİ VAR?” başlıklı yazımı https://abaybarsgogez.net/hangi-ilde-ne-kadar-ilce-belde-belediyesi-var/ linkinden okuyabilirsiniz. Bir kısmını aşağıdaki açıklamalarımda kullanacağım. Kardeşim seçimler bitti gündemde başka konular var diyenleriniz olabilir. Tasalanmayın ülkemizde seçimler hiç bitmez. Şu an gündemin en önemli konusu erken seçim değil mi? TV ekranlarında, siyasi partilerin Salı- Çarşamba grup toplantılarında konuşulanlara bakalım. Özellikle muhalefet ısrarla “ilk seçimde gideceksiniz, biz iktidara gelip Türkiye’nin tüm sorunlarını çözeceğiz” diye iktidara aba altından sopa uzatarak, iddialı söylemlerde bulunuyor. Bir hatırlatma yapmama izin verirseniz. Genç Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan itibaren 10 yıl içinde yaptığı devrimler, kazanılan çağdaş görüntü, tüm dünyada (sağır sultan tarafından bile) duyularak ilgiyle izleniyordu değil mi? Ancak, kırsal kesimde yaşayan (o tarihte nüfusun neredeyse %75’i) köylü hala kurtuluş savaşı öncesinde, hatta Osmanlı dönemindeki fakirlik ve garibanlığını atlatamamıştı. Ankara’da neler olduğu ve siyasi iklimin nasıl geliştiği onun gündeminde ilk sıralarda hiç yoktu. Ta ki 1945’de çok partili hayata geçip, siyasetçiler oy toplamak için köy, köy gezmeye başlayıncaya kadar, “köylü milletin efendisidir” sözünden haberi bile yoktu. Oy vermek gibi bir gücü olduğu kendisine hatırlatıldıktan sonra, demokratik bir toplumun bireyi olduğunun farkına varabilmişti. Efendim o zaman iletişim güçlü değildi gibi savunmalar yapılabilir. Haklı da olabilirler. Ben yapılan siyasi değişim ve alınan kararların etkilerinin toplumun tümü tarafından içselleştirilmesinden (hazmetme kapasitesinden) söz ediyorum. Cumhurbaşkanlığı başkanlık sistemine geçişle birlikte yaşanan sosyal, siyasal ve ekonomik değişimler ile sonuçları, artık %25’i kırsal kesimde yaşayan halkta nasıl bir etki- tepki yarattı? Muhalefet bunu tam olarak ölçebiliyor mu? Onlara göre cevap her ne kadar EVET olsa da, geçmişte gördük ki tahminler yanılabiliyor. Yani “evdeki hesap, çarşıda tutmuyor.” 23 Haziran seçimleri sonrası bloğumun PROJELER başlığında yayınlanan “İMECE SİSTEMİ İLE SEÇİMLERE HAZIRLIK SİSTEMİ” önerimi bu yüzden hazırladım. (Tümünü yerleştirmek mümkün olmadı.) Seçimler öncesinde bir genel başkan ve partinin ileri gelen sayın milletvekillerine projemi gönderdiğimde, yerel yönetimlerde yetkin ve geçmişte bu konuda görevler üstlendiğini söyleyen bir parti yetkilisi projemi okuduktan sonra; “Baybars bey biz il ve büyükşehirleri kazanmak istiyoruz, siz köylerden başlayın diyorsunuz” diyerek uygun bulmamıştı. Gelin görün ki, yerel seçimlerde Türkiye çapında %7,3 oy alan partisi, sadece 24 ilçe ve belde belediyesi kazanabildi. Hemen, hemen aynı %7,5 oy alan başka bir parti ise; 1 BB, 10 il, 223 ilçe ve belde belediyesi kazandı. Acaba sayın genel başkan bu sonuçlardan sonra “keşke” dedi mi bilemiyorum. Genel merkezden otobüsler kaldırıp, makam araçlarıyla il ve ilçelere yapılan günübirlik ziyaretlerle, hepimizce malum sorunların dinlenmesi, “biz iktidara gelince sorunlarınızı çözeceğiz, sizden oy istiyorum” şeklinde muhalefet partilerinin neredeyse ortak söylemi, köylüyü bilmem ama beni pek ikna etmiyor.   Siyasi partiler il- ilçe teşkilatlarının gücünü kullanmayı öğrenmeli. Genel merkez gerektiğinde destek verse de, asıl görevi teşkilatlarının çalışmalarını denetlemek, varsa eksikliklerini gidermek ve sorun çözmek odaklı olmalıdır. Çarpıcı bir örnek olduğu için en az sevgili Haluk LEVENT kadar başarılı bir organizasyon kurmaları çok mu zor? Şimdi 31 Mart YSK seçim sonuçlarına göre hazırladığım tabloya göre istatiksel değerlendirme yapacağım.   Kırıkkale İli Keskin İlçesi, Artvin İli Yusufeli İlçesi, Denizli İli Honaz İlçesi ve Adıyaman İli Besni İlçesi Kesmetepe Beldesi Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptaline karar verildiğinden sonuçlara dahil edilmemiştir. Adıyaman İli Besni İlçesi Suvarlı Beldesi seçim sonuçları dahil edilmiştir. 3 ilçe ve 1 belde belediyesi eksik olduğu için geçerli oy oranı %99,9 olarak belirtilmiştir. YSK- Yüksek Seçim Kurulunun kesinleşmiş seçim sonuçlarına göre tablo böyle olsa da, istifalar ve Kırklareli belediyesi (CHP’ye katıldı) gibi bağımsız listede olanların partiye katılımı ile durum değişti. Ancak oransal olarak görmek istediğim sonuçları etkileyebilecek seviyede değil değişiklikler. Tabloya göre siyasi partilerin aldıkları oy oranlarına göre kazandıkları belediye başkanlığı sayıları arasında çok büyük farklar var. En çarpıcı olan da neredeyse aynı sayıda oy alan MHP ile İYİ PARTİ arasında belirginleşmiş. Tabii ki benzer seçmen profiline sahip İYİ PARTİ’nin kısa sürede seçimlere katılıp bu denli başarı göstermesini küçümsemek haksızlık olur. Ancak, oyların konsolide edilememesi nedeniyle kazandığı belediye sayısı görece MHP’ye göre onda bir seviyesinde gerçekleşmiş. Bir başka dikkat çekici nokta daha var. Genel seçimlerde İYİ PARTİ ile ittifak kurarak Afyon milletvekili seçilen DP genel başkanı sayın Gültekin UYSAL’a rağmen, AK PARTİ’nin hemen ardından %39,70 ile ikinci parti olsa da, İYİ PARTİ hiçbir belediyeyi kazanamadı. DP ise bir belediye kazandı. Afyon konusuna aşağıda tekrar döneceğim. HDP bölgesel bir parti olarak %5,6 oyla 60 belediye kazanmış. AK PARTİ’nin aldığı oyların %69’nu alan CHP, AK PARTİ’nin kazandığı belediye sayısının %33’nü kazanmış. Nüfusa göre baktığımızda durum neredeyse tam tersi olsa da, biz sayısal/ birim olarak değerlendirme yapıyoruz. Afyon konusuna tekrar dönersek; Aşağıdaki tabloda nüfus, ilçe+ belde sayıları ve kapladıkları yüzölçümlerine göre ilk 10 İl- BB inceleyince ilginç verilerle karşılaşıyoruz. Afyon sürpriz bir şekilde Türkiye’de en fazla ilçe ve belde belediyesine (İl dahil 60) sahip. İstanbul BB zorla ikinci sıraya yerleşirken, Tokat- Yozgat- Kütahya- Niğde ve Zonguldak belediyelerinin merkez dahil toplam belediye sayısı 215. Türkiye genelinde 1.390 belediye olduğuna göre %15,5 karşılığı. Siyasi partilerimiz bu değerlendirmeleri mutlaka çok daha detaylı yapıyordur. Saygı duyarım. Ancak, bu 215 belediyenin 144’ü kırsal bölgeye en yakın belde belediyesi. Yazımın başında açıkladığım gibi Ankara’da neler oluyor, seçim sistemi ve/ veya Türkiye’nin siyasi yapısı değişmiş gibi meselelerden çok, kendi geçim meselesi ile ilgili oralarda insanlar. Çoğu eğitim ve kültürel seviye olarak Türkiye standartlarının altında. Ancak kimin kendisine dokunup, dertleriyle ilgilendiğinin de farkında. Haluk Levent’i sorun hepsi bilir. (*) Afyon Sinanpaşa ilçesine bağlı Güney beldesi mahkemeyi kazanarak, 2021’de belde olma hakkını kazandı. Tamam anladık da ne diyeceksen de kardeşim lafı dolandırma diyorsanız meramımı açıklayayım. Askeri terminolojide “sıklet merkezi” kavramı vardır. Komutan düşman hakkında topladığı istihbarat, hava, yol, arazi şartları ve birliğinin imkân- kabiliyetlerini ölçüp tartarak, düşmanın tespit edebildiği en zayıf noktasından, kesin zafer kazanacak şekilde kuvvetlerini toplayarak taarruz eder. Tabii ki bu stratejik kararını rahat uygulayabilmek için bazı blöf ve aldatmacaları da uygulayarak, küçük seviyede taktik hareketlere baş vurur. Amaç düşmanı yanıltmaktır. (Düşman konumuzda mecazi/ teşbih olarak kullanılmıştır. Aman kimse alınmasın!) Ticari hayatta kaynakların efektif kullanılması olarak da ifade bulan bu prensip, siyasetin de kendine pay çıkartması gereken bir hareket tarzı olmalı diye düşünüyorum. Yani hedefe ulaşmada, denk kuvvetler arasında kesin zafere ulaşabilmek için kullanılacak strateji önemlidir. Yine yazımın başında bahsettiğim bir telefon konuşmasında olduğu gibi hedef/ amaç hala “büyükşehirleri ve il belediyelerini kazanmak”, ona göre politika geliştirmekse saygı duyarım. Yok tersine benim gibi düşünerek, amaç kırsalda daha fazla mesai harcamak, vaatlerden çok köylüye dokunmak ve size inanıp oy vermesini istemekse, günübirlik ziyaretler yerine İMECE projem ve/ veya varsa daha güzel benzer bir projeyle, parti teşkilatlarını bir an önce eğitip yetiştirerek, köylünün kalbini nasıl kazanabiliriz diye düşünmeye başlamakta yarar var. İşte o yüzden önümüzdeki seçimleri “çantada keklik” gören anlayış, seçim sonrası “biz nerede hata yaptık” yakınmalarına dönüşmesin diye oturup yazdım ve web sitemi açtım. “Bilgi paylaştıkça güzel.” Sevgiler ve saygılar sunarım.          
30 Büyükşehir Belediyesinin Karnesi adlı kitabın yazarı A. Baybars Göğez yerel seçimlere az bir süre kala Siyasi Partilerin Seçim Kampanyalarına dikkat çekti. 2019 yılında kendi bloğunda yayınladığı PARTİLERİN SEÇİM STRATEJİLERİ ve HANGİ İLDE KAÇ BELEDİYE VAR makalelerini okuyan ve inceleyen siyasi partilerin seçim sürecinde verimli ve doğru bir yol haritası oluşturabileceğini söyleyen A. Baybars Göğez, ne yazık ki ülke olarak okumuyoruz dedi.

A. Baybars Göğez geçmişte yaşanan hatalardan ve başarısızlıklardan ders alınmadığını, halen siyasi partilerin ciddi stratejik hatalarla yerel seçim çalışmalarına devam ettiklerini söyledi. Türkiye’de hiç yapılmayanı yapıp 30 Büyükşehire not verip KARNE kitabı yazdığını söyleyen Göğez; Siyasetçiler, basın ve medya dahil hiçbir ilgili kurum ve kişi tarafından okunup ders çıkartılmadığına dikkat çekti. 

Keşke sorgulayıp ders çıkarabilsek..

2019 yerel seçimi sonrası bloğumda 2 yazı yazdım. Bu yazıları okuyup strateji belirlemeden seçime giren partiler yine kaybedecek bence.

*PARTİLERİN SEÇİM STRATEJİLERİ 

*HANGİ İLDE KAÇ BELEDİYE VAR

Türkiye'de ilk defa 30 Büyükşehire not verip KARNE kitabı yazdım. Çok güvendiğimiz bazı Büyükşehir Belediye başkanlarının hiç de göründüğü gibi ŞEFFAF ve HESAP VEREBİLÎR olmadığı yazılı. İzmir Büyükşehir ve şirketleri örnektir.

Siyasetçiler, basın ve medya dahil kaç kişi okuyup dersler çıkardı? Hiç performans değerlendirme ve karşılaştırması yapan TV programı var mı?

Yine topçu, popçu, şarkıcı, türkücü, tiyatrocu, gazeteci aday yapılmadı mı?

Geçmiş dönemin başarısız başkanları için seçmenden özür dileyip günah çıkartan oldu mu? Neden bir sene sonra adayınızı değiştirdiniz sayın parti yöneticileri!?

Başka değerlendirmeler yapanlar varsa onları da dinleyip inceleyerek, seçim sonuçlarını birlikte karşılaştıralım.!

A.Baybars Göğez'in örnek verdiği bu iki yazıyı sizlerle paylaşıyoruz:

 


A. Baybars Göğez


Hangi İlde Ne kadar İlçe-Belde Belediyesi Var?

Önce şu tespiti yapalım. Türkiye’de İç İşleri Bakanlığına göre 30’u BB olmak üzere 81 il, 922 ilçe ve 386 belde belediyesi (Şubat 2021’de Afyonkarahisar’a bağlı Güney belediyesi eklenince 387 oldu.) olmak üzere 1.389 (1.390 oldu) belediye var. TBB- Türkiye Belediyeler Birliği 2014 sayım sonuçlarına göre web sitesinde 919 ilçe ve 397 belde belediyesiyle birlikte toplam 1397 belediye olduğu açıklanmış.

Ben İç İşleri Bakanlığı verileri güncel olduğu için tablolarda ki ilçe ve belde belediye sayılarını TBB web sitesinden aldıktan sonra İç İşleri bakanlığı listelerine uygun olarak düzelttim. Örneğin Zonguldak’ta TBB 18 belde var derken, bakanlık 17 belde var diyor. İlçe sayısı TBB’de 6, bakanlık kayıtlarında 7 görünüyor.

İlk 10 ili esas aldığımız için çok büyük farklar olmasa da TBB sitesinin, İç İşleri Bakanlığı verilerine göre güncellenmemiş olması manidardır TBB 3-5 belediyenin kurduğu bir birlik değildir. Her belediye bazı sorunların çözümü, eşgüdüm ve kendilerini temsil etmesi için bu birliğe üye olup aidat ödemektedir. Eğer aidat borcunuz varsa, bütçeden aktarılan paylardan kaynakta kesinti yapılır. O halde verilerine güvenmemiz gerekmez mi? Denetim eksikliği mi, ilgisizlik mi var? (TBB web sitesinde gördüğüm farklı konularda ki hatalar, eksiklikler ve paylaşılan veriler konusuna başka yazılarımda ayrıca değineceğim.)

Şimdi başlıktaki sorumuza gelecek olursak. Akla ilk gelen, nüfusu en fazla veya yüzölçümüne göre en büyük BB- Büyükşehir Belediyesi ve/veya il belediyelerinin daha fazla ilçe- belde belediyesine sahip olacağıdır.

Ancak TBB- Türkiye Belediye Birliği web sitesinde ki veriler ile yaptığım incelemeler sonrası bu öngörünün yanlış olduğu açıkça ortaya çıkıyor. Nasıl mı? Tablolarda ilk 10 belediyeyi inceleyerek açıklamaya çalışacağım.



(*) Afyon Sinanpaşa ilçesine bağlı Güney beldesi mahkemeyi kazanarak, 2021’de belde olma hakkını kazanmış.

BB- Büyükşehir Belediyelerinde belde belediyesi yok. Malum köyler bile mahalle oldu.

Nüfus sayısı ve yüzölçümüne göre BB ilçe ve belde belediyesi sayıları oransal değil.

İstanbul, İzmir ve Zonguldak hariç en fazla ilçe ve belde belediyesine sahip iller Orta Anadolu bölgesinde. Doğu, Güneydoğu ve Akdeniz bölgesinde sıralamaya giren İl/ BB yok.

Bu tespitimiz sosyolojik ve kamu idaresi açısından nasıl bir anlam içeriyor? Yorumu ilgili kamu kurumları, siyasetçiler, akademisyenler ve araştırmacılara bırakıyorum. Belki de hiçbir anlamı yoktur.!

En düşük nüfuslu, en az ilçe+ beldeye ve en az yüzölçümüne sahip illere göre tabloyu hazırlamak şart oldu.



Artvin ve Hakkari ilçe+ belde belediyeleri TBB kayıtlarında sırasıyla (7+1) ve (3+4) görülürken, bakanlık kayıtlarında (8 ilçe) ve (4+3) olarak görülüyor. Zonguldak yüzölçümünün küçüklüğüyle bu tabloya da girmiş.

Şimdi boyutu biraz daha genişletelim ve daha sağlıklı yorumlar yapabilmek için aşağıda ki tabloya en gelişmiş ve en az gelişmiş iller ile en çok göç veren ve alan il belediyelerini de ekleyelim.



Salgın öncesinde araştırmacılar büyük şehirlerden tersine göç hareketi olduğu yazıp çiziyordu. Salgın sonrasında özellikle göç veren ve alan il- ilçeler tablosunun değişebileceğini düşünüyorum.

Geçim sorunu olmayanlar daha sakin, güvenli ve basit yaşam sürebilecekleri Ege, Akdeniz ve Marmara ilçelerine yerleşirken, yazlıkçılar geri dönmeyerek büyükşehirlerin dışında bu dönemi atlatmayı tercih ettiler. Belki de kalıcı olarak hayatlarına orada devam edecekler.

Bir dönem Anadolu’dan göç eden ailelerin ise kısmen veya tamamen tekrar memleketlerine döndüklerine (tersine göç) şahit oluyoruz.

Belki yapılacak ilk nüfus sayımı sonrası il-ilçe ve belde sayılarında daha farklı bir tablo ile karşılaşacağız. Bu konuda önerim; Belediye hizmetlerinden daha iyi yararlanabilmek için ilçe ve beldelere yerleşenler, ikamet kayıtlarını da lütfen taşısınlar. Bir örnek vermek gerekirse. Yalova Armutlu belediyesi nüfusu 6-7.000 civarında. Acil servisi olan hastanesi var ama 10.000 altı nüfusu olduğu için uzman doktoru yok. Ultrason bile yok. Belediye bütçeden daha düşük pay alırken, dönmeyen tatilciler nedeniyle yaklaşık 30.000 kişiye hizmet veriyor. Yazın nüfus 100.000 kişiye kadar ulaşabiliyor. Bodrum, Kuşadası gibi gözde tatil beldelerimizin belediye başkanlarının da basına zaman, zaman yansıyan benzer şikayetleri olduğuna şahit oluyoruz.

Yukarıda da bahsettiğim gibi siyasi partiler, araştırma şirketleri ve sosyologların bu hareketlilik ve değişimi çok iyi anlayıp yorumlayarak, ona göre politikalar geliştirmek zorunda olduklarını düşünüyorum. Takdir siz değerli okuyucularımın.

Sevgiler ve saygılar sunarım.
 

*PARTİLERİN SEÇİM STRATEJİLERİ

Türkiye'de ilk defa 30 Büyükşehire not verip KARNE kitabı yazdım. Çok güvendiğimiz bazı Büyükşehir Belediye başkanlarının hiç de göründüğü gibi ŞEFFAF ve HESAP VEREBİLÎR olmadığı yazılı. İzmir Büyükşehir ve şirketleri örnektir.

Siyasetçiler, basın ve medya dahil kaç kişi okuyup dersler çıkardı? Hiç performans değerlendirme ve karşılaştırması yapan TV programı var mı?

Yine topçu, popçu, şarkıcı, türkücü, tiyatrocu, gazeteci aday yapılmadı mı?

Geçmiş dönemin başarısız başkanları için seçmenden özür dileyip günah çıkartan oldu mu? Neden bir sene sonra adayınızı değiştirdiniz sayın parti yöneticileri!?

Başka değerlendirmeler yapanlar varsa onları da dinleyip inceleyerek, seçim sonuçlarını birlikte karşılaştıralım.!

PARTİLERİN SEÇİM STRATYEJİLERİ UYGULAMALARI

Türkiye ilginç bir ülke. Türk halkı ve seçmenler de oy tercihlerinde bulunurken ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor.

Diğer taraftan Türkiye’de il ve ilçe sayılarına baktığımızda da ilginç bir dağılım görüyoruz. Bu konuda “HANGİ İLDE NE KADAR İLÇE- BELDE BELEDİYESİ VAR?” başlıklı yazımı https://abaybarsgogez.net/hangi-ilde-ne-kadar-ilce-belde-belediyesi-var/ linkinden okuyabilirsiniz.
Bir kısmını aşağıdaki açıklamalarımda kullanacağım.

Kardeşim seçimler bitti gündemde başka konular var diyenleriniz olabilir. Tasalanmayın ülkemizde seçimler hiç bitmez. Şu an gündemin en önemli konusu erken seçim değil mi?

TV ekranlarında, siyasi partilerin Salı- Çarşamba grup toplantılarında konuşulanlara bakalım. Özellikle muhalefet ısrarla “ilk seçimde gideceksiniz, biz iktidara gelip Türkiye’nin tüm sorunlarını çözeceğiz” diye iktidara aba altından sopa uzatarak, iddialı söylemlerde bulunuyor.

Bir hatırlatma yapmama izin verirseniz. Genç Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan itibaren 10 yıl içinde yaptığı devrimler, kazanılan çağdaş görüntü, tüm dünyada (sağır sultan tarafından bile) duyularak ilgiyle izleniyordu değil mi? Ancak, kırsal kesimde yaşayan (o tarihte nüfusun neredeyse %75’i) köylü hala kurtuluş savaşı öncesinde, hatta Osmanlı dönemindeki fakirlik ve garibanlığını atlatamamıştı. Ankara’da neler olduğu ve siyasi iklimin nasıl geliştiği onun gündeminde ilk sıralarda hiç yoktu.

Ta ki 1945’de çok partili hayata geçip, siyasetçiler oy toplamak için köy, köy gezmeye başlayıncaya kadar, “köylü milletin efendisidir” sözünden haberi bile yoktu. Oy vermek gibi bir gücü olduğu kendisine hatırlatıldıktan sonra, demokratik bir toplumun bireyi olduğunun farkına varabilmişti.

Efendim o zaman iletişim güçlü değildi gibi savunmalar yapılabilir. Haklı da olabilirler. Ben yapılan siyasi değişim ve alınan kararların etkilerinin toplumun tümü tarafından içselleştirilmesinden (hazmetme kapasitesinden) söz ediyorum.

Cumhurbaşkanlığı başkanlık sistemine geçişle birlikte yaşanan sosyal, siyasal ve ekonomik değişimler ile sonuçları, artık %25’i kırsal kesimde yaşayan halkta nasıl bir etki- tepki yarattı? Muhalefet bunu tam olarak ölçebiliyor mu? Onlara göre cevap her ne kadar EVET olsa da, geçmişte gördük ki tahminler yanılabiliyor. Yani “evdeki hesap, çarşıda tutmuyor.”

23 Haziran seçimleri sonrası bloğumun PROJELER başlığında yayınlanan “İMECE SİSTEMİ İLE SEÇİMLERE HAZIRLIK SİSTEMİ” önerimi bu yüzden hazırladım. (Tümünü yerleştirmek mümkün olmadı.) Seçimler öncesinde bir genel başkan ve partinin ileri gelen sayın milletvekillerine projemi gönderdiğimde, yerel yönetimlerde yetkin ve geçmişte bu konuda görevler üstlendiğini söyleyen bir parti yetkilisi projemi okuduktan sonra; “Baybars bey biz il ve büyükşehirleri kazanmak istiyoruz, siz köylerden başlayın diyorsunuz” diyerek uygun bulmamıştı. Gelin görün ki, yerel seçimlerde Türkiye çapında %7,3 oy alan partisi, sadece 24 ilçe ve belde belediyesi kazanabildi. Hemen, hemen aynı %7,5 oy alan başka bir parti ise; 1 BB, 10 il, 223 ilçe ve belde belediyesi kazandı. Acaba sayın genel başkan bu sonuçlardan sonra “keşke” dedi mi bilemiyorum.

Genel merkezden otobüsler kaldırıp, makam araçlarıyla il ve ilçelere yapılan günübirlik ziyaretlerle, hepimizce malum sorunların dinlenmesi, “biz iktidara gelince sorunlarınızı çözeceğiz, sizden oy istiyorum” şeklinde muhalefet partilerinin neredeyse ortak söylemi, köylüyü bilmem ama beni pek ikna etmiyor.

 

Siyasi partiler il- ilçe teşkilatlarının gücünü kullanmayı öğrenmeli. Genel merkez gerektiğinde destek verse de, asıl görevi teşkilatlarının çalışmalarını denetlemek, varsa eksikliklerini gidermek ve sorun çözmek odaklı olmalıdır. Çarpıcı bir örnek olduğu için en az sevgili Haluk LEVENT kadar başarılı bir organizasyon kurmaları çok mu zor?

Şimdi 31 Mart YSK seçim sonuçlarına göre hazırladığım tabloya göre istatiksel değerlendirme yapacağım.

 



Kırıkkale İli Keskin İlçesi, Artvin İli Yusufeli İlçesi, Denizli İli Honaz İlçesi ve Adıyaman İli Besni İlçesi Kesmetepe Beldesi Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptaline karar verildiğinden sonuçlara dahil edilmemiştir.

  • Adıyaman İli Besni İlçesi Suvarlı Beldesi seçim sonuçları dahil edilmiştir.
  • 3 ilçe ve 1 belde belediyesi eksik olduğu için geçerli oy oranı %99,9 olarak belirtilmiştir.

YSK- Yüksek Seçim Kurulunun kesinleşmiş seçim sonuçlarına göre tablo böyle olsa da, istifalar ve Kırklareli belediyesi (CHP’ye katıldı) gibi bağımsız listede olanların partiye katılımı ile durum değişti. Ancak oransal olarak görmek istediğim sonuçları etkileyebilecek seviyede değil değişiklikler.

Tabloya göre siyasi partilerin aldıkları oy oranlarına göre kazandıkları belediye başkanlığı sayıları arasında çok büyük farklar var. En çarpıcı olan da neredeyse aynı sayıda oy alan MHP ile İYİ PARTİ arasında belirginleşmiş. Tabii ki benzer seçmen profiline sahip İYİ PARTİ’nin kısa sürede seçimlere katılıp bu denli başarı göstermesini küçümsemek haksızlık olur. Ancak, oyların konsolide edilememesi nedeniyle kazandığı belediye sayısı görece MHP’ye göre onda bir seviyesinde gerçekleşmiş.

Bir başka dikkat çekici nokta daha var. Genel seçimlerde İYİ PARTİ ile ittifak kurarak Afyon milletvekili seçilen DP genel başkanı sayın Gültekin UYSAL’a rağmen, AK PARTİ’nin hemen ardından %39,70 ile ikinci parti olsa da, İYİ PARTİ hiçbir belediyeyi kazanamadı. DP ise bir belediye kazandı. Afyon konusuna aşağıda tekrar döneceğim.

HDP bölgesel bir parti olarak %5,6 oyla 60 belediye kazanmış. AK PARTİ’nin aldığı oyların %69’nu alan CHP, AK PARTİ’nin kazandığı belediye sayısının %33’nü kazanmış. Nüfusa göre baktığımızda durum neredeyse tam tersi olsa da, biz sayısal/ birim olarak değerlendirme yapıyoruz.

Afyon konusuna tekrar dönersek; Aşağıdaki tabloda nüfus, ilçe+ belde sayıları ve kapladıkları yüzölçümlerine göre ilk 10 İl- BB inceleyince ilginç verilerle karşılaşıyoruz. Afyon sürpriz bir şekilde Türkiye’de en fazla ilçe ve belde belediyesine (İl dahil 60) sahip. İstanbul BB zorla ikinci sıraya yerleşirken, Tokat- Yozgat- Kütahya- Niğde ve Zonguldak belediyelerinin merkez dahil toplam belediye sayısı 215. Türkiye genelinde 1.390 belediye olduğuna göre %15,5 karşılığı.

Siyasi partilerimiz bu değerlendirmeleri mutlaka çok daha detaylı yapıyordur. Saygı duyarım. Ancak, bu 215 belediyenin 144’ü kırsal bölgeye en yakın belde belediyesi. Yazımın başında açıkladığım gibi Ankara’da neler oluyor, seçim sistemi ve/ veya Türkiye’nin siyasi yapısı değişmiş gibi meselelerden çok, kendi geçim meselesi ile ilgili oralarda insanlar. Çoğu eğitim ve kültürel seviye olarak Türkiye standartlarının altında. Ancak kimin kendisine dokunup, dertleriyle ilgilendiğinin de farkında. Haluk Levent’i sorun hepsi bilir.



(*) Afyon Sinanpaşa ilçesine bağlı Güney beldesi mahkemeyi kazanarak, 2021’de belde olma hakkını kazandı.

Tamam anladık da ne diyeceksen de kardeşim lafı dolandırma diyorsanız meramımı açıklayayım.

Askeri terminolojide “sıklet merkezi” kavramı vardır. Komutan düşman hakkında topladığı istihbarat, hava, yol, arazi şartları ve birliğinin imkân- kabiliyetlerini ölçüp tartarak, düşmanın tespit edebildiği en zayıf noktasından, kesin zafer kazanacak şekilde kuvvetlerini toplayarak taarruz eder. Tabii ki bu stratejik kararını rahat uygulayabilmek için bazı blöf ve aldatmacaları da uygulayarak, küçük seviyede taktik hareketlere baş vurur. Amaç düşmanı yanıltmaktır. (Düşman konumuzda mecazi/ teşbih olarak kullanılmıştır. Aman kimse alınmasın!)

Ticari hayatta kaynakların efektif kullanılması olarak da ifade bulan bu prensip, siyasetin de kendine pay çıkartması gereken bir hareket tarzı olmalı diye düşünüyorum.

Yani hedefe ulaşmada, denk kuvvetler arasında kesin zafere ulaşabilmek için kullanılacak strateji önemlidir.

Yine yazımın başında bahsettiğim bir telefon konuşmasında olduğu gibi hedef/ amaç hala “büyükşehirleri ve il belediyelerini kazanmak”, ona göre politika geliştirmekse saygı duyarım. Yok tersine benim gibi düşünerek, amaç kırsalda daha fazla mesai harcamak, vaatlerden çok köylüye dokunmak ve size inanıp oy vermesini istemekse, günübirlik ziyaretler yerine İMECE projem ve/ veya varsa daha güzel benzer bir projeyle, parti teşkilatlarını bir an önce eğitip yetiştirerek, köylünün kalbini nasıl kazanabiliriz diye düşünmeye başlamakta yarar var.

İşte o yüzden önümüzdeki seçimleri “çantada keklik” gören anlayış, seçim sonrası “biz nerede hata yaptık” yakınmalarına dönüşmesin diye oturup yazdım ve web sitemi açtım. “Bilgi paylaştıkça güzel.”

Sevgiler ve saygılar sunarım.


 


 

 

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.