Fitch’ten dolar ve seçim yorumu

EKONOMİ (Sözcü) - Sözcü Gazetesi | 18.03.2023 - 18:46, Güncelleme: 18.03.2023 - 18:46 11730+ kez okundu.
 

Fitch’ten dolar ve seçim yorumu

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye ekonomisindeki risklere, TL'deki baskılara ve seçimlere dair yorum ve tahminlerini paylaştı.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye’nin kredi notunu “B” ve not görünümünü “negatif” olarak teyit ederken Türkiye ekonomisine ve yaklaşan seçimlere dair yorumlarını paylaştı. Fitch’in değerlendirmelerinden satır başları şöyle: * Türkiye’nin ‘B’ notu, zayıf dış finansman ile giderek artan müdahaleci ve geleneksel olmayan politikalar nedeniyle büyüyen ekonomik bozulmaların yanı sıra siyasi ve jeopolitik riskleri yansıtıyor. Bu faktörler, Türkiye’nin büyük ve çeşitlendirilmiş ekonomisine, nispeten düşük kamu borcu seviyelerine ve yönetilebilir bir kamu borç geri ödeme profilinin karşısında yer alıyor. ‘MEVCUT POLİTİKALAR TL ÜZERİNDE BASKI YARATIYOR’   * Negatif görünüm, eksi reel faizler ve artan düzenleyici önlem ve kontrollerin kullanılmasını içeren Türkiye’nin genişlemeci ve tutarsız politika bileşiminin, döviz talebini ve lira üzerindeki değer kaybı baskılarını koruyacağına, uluslararası rezervleri zayıflatacağına, enflasyonu yüksek seviyede tutacağına, dış finansman ihtiyacı ve maliyeti üzerinde baskı oluşturacağına ilişkin görüşümüzü yansıtıyor. *Merkez Bankası, şubat ayında politika faizini yüzde 8,5’e düşürdü, ancak yetkililer, yurtiçi finansman maliyetlerini düşürmek, kredi tahsisini ve hızını yönetmek, döviz talebini kontrol ederek lira üzerindeki baskıları hafifletmek ve finansal dolarizasyonu azaltmak için için hedefli düzenlemelere giderek daha fazla yaslanıyor. BANKALAR İÇİN TAHVİL UYARISI * Bu politika yaklaşımı, negatif reel faizli devlet tahvilleri kaynaklı riskleri artırarak ve kârlılık ile aktif kalitesini olumsuz etkileyerek, şu ana kadar dirençli kalan bankacılık sektöründeki kırılganlıklar yaratabilir. * Ayrıca, önlemlerin artan sayısı ve sıklığı düzenleyici belirsizliğini artırır ve mudilerin güvenini sarsarak ve/veya dış finansmana erişimi azaltarak likidite risklerini şiddetlendirebilir. ENFLASYON TAHMİNİ * Yıllık enflasyon, olumlu baz etkisinden ve 2022’nin ikinci yarısından bu yana iyileşen döviz kuru istikrarından yararlanarak ekimdeki yüzde 85,5’lik zirveden şubatta yüzde 55,2’ye geriledi. Enflasyonun 2023’te ortalama yüzde 56,5 olmasını bekliyoruz ve bu, hükümetin odağına büyüme ile istihdamı desteklemeyi almasını ve enflasyon ataletini yansıtıyor. Geriye dönük endeksleme, yüksek beklentiler ve liradaki ilave değer kaybı, enflasyondaki yukarı yönlü riskler olmaya devam ediyor. BÜYÜME TAHMİNİ   * Şubat depremlerinin ekonomik faaliyet üzerindeki olumsuz etkisinin mayıs seçimleri öncesinde mali politika ve kredi teşvikiyle kısmen dengelenmesiyle birlikte, GSYİH büyümesinin 2022’deki yüzde 5,6’dan 2023’te yüzde 2,5’e yavaşlayacağını tahmin ediyoruz. İyileşen dış talep ve daha az genişleyici bir politika duruşunu dengeleyen yeniden inşa süreci nedeniyle büyümenin 2024’te ılımlı bir şekilde yüzde 3’e yükselmesini bekliyoruz. REZERV TAHMİNİ * 2022’de 129 milyar dolara ulaştıktan sonra TCMB brüt rezervleri yeniden baskı altında kalarak mart başında 120 milyar dolara geriledi. Suudi Arabistan Kalkınma Fonu’nun TCMB’ye 5 milyar dolarlık mevduat yatırma kararına rağmen swap hariç -57 milyar dolarlık net pozisyona sahip rezerv yapısı kırılgan olmaya devam ediyor. Brüt rezervin 2023 sonunda 105 milyar dolara, yani 3 aylıklık dış ödeme seviyesine gerilemesini bekliyoruz. Bu seviye, B kredi notuna sahip ülkelerdeki ortalamada 3,2 aylık dış ödeme seviyesinin az da olsa altında bulunuyor. * Mevcut yüksek dış finansman ihtiyaçları ve hâlâ yüksek olan mevduat dolarizasyonuna kıyasla rezerv karşılama oranı zayıf. Toplam mevduat içinde döviz payı yüzde 42,2, KKM dahil edildiğinde yüzde 58,7 seviyesinde bulunuyor. Mart başı itibarıyla 84 milyar dolar seviyesinde bulunan KKM, sadece bütçe maliyeti ve döviz cinsi koşullu yükümlülük yaratıyor, ayrıca çevirme oranlarının düşmesi durumunda ülke içinde ek döviz talebi ortaya çıkmasına neden olabilir. CARİ AÇIK VE KISA VADELİ BORÇ RİSKİ * 2022’de milli gelirin yüzde 5,4’üne yükselen cari açığın, düşen enerji fiyatlarına rağmen teşvik politikalarının etkisiyle 2023’te milli gelirin yüzde 4,3’ü seviyesinde olmasını bekliyoruz. Aralık 2022 itibarıyla 190,2 milyar dolar olan kısa vadeli dış borçlar, Türkiye’yi yatırımcı risk algısındaki değişime karşı kırılgan hale getiriyor. * Net hata ve noksan, 2022’de cari açığın yarısına yaklaştı ve bunların niteliğine ilişkin sınırlı görünürlük, uluslararası rezervler üzerinde ek baskı riskini artırıyor. DEPREM SEÇİM İÇİN ÖNEMLİ FAKTÖR * Şubat depremi sonrası yardımların yönetimi ve yeniden yapılanma çabaları, seçim dinamiklerini etkileyen önemli bir faktör haline geldi. * Yüksek siyasi kutuplaşma, potansiyel olarak yakın bir seçim sonucu, ekonomi politikasının yönü konusunda mevcut hükümet ile muhalefet arasındaki keskin fark ve uygulama zorlukları nedeniyle siyaset ve politika belirsizliği yüksek olmaya devam ediyor. Seçim sonrası politikalar, parlamento seçimlerinin sonuçlarından, koalisyon siyasetlerinden ve 2024’te yapılması planlanan yerel seçimlerden de etkilenebilir. BÜTÇE AÇIĞI TAHMİNİ * Bütçe açığı, 2022’de merkezi yönetim düzeyinde GSYİH’nın yüzde 0,9’una geriledi (genel yönetim düzeyinde tahmini yüzde 1,1) ve yüzde 3,5’lik bütçe açığı hedefinin belirgin düzeyde üzerinde performans gösterdi. Zayıf ekonomik aktivitenin gelirler üzerindeki etkisi, seçim yılındaki mali teşvikler ve yüksek enflasyona bağlı harcama baskılarının yanı sıra deprem sonrası desteklerin ve yeniden inşa harcamalarının etkisiyle genel devlet açığının 2023’te yüzde 4,4’e ve 2024’te yüzde 4,9’a yükseleceğini tahmin ediyoruz. * Yetkililer için politika zorluğu, bankalar için önemli bir ek devlet tahvili riski oluşturmadan veya enflasyonist baskıları beslemeden finansman kaynaklarını belirlemek ve zaten yüksek olan dış açık ve zayıf dış likidite üzerindeki baskılardan kaçınmak için dış finansmana erişmek olacak.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye ekonomisindeki risklere, TL'deki baskılara ve seçimlere dair yorum ve tahminlerini paylaştı.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye’nin kredi notunu “B” ve not görünümünü “negatif” olarak teyit ederken Türkiye ekonomisine ve yaklaşan seçimlere dair yorumlarını paylaştı.

Fitch’in değerlendirmelerinden satır başları şöyle:

* Türkiye’nin ‘B’ notu, zayıf dış finansman ile giderek artan müdahaleci ve geleneksel olmayan politikalar nedeniyle büyüyen ekonomik bozulmaların yanı sıra siyasi ve jeopolitik riskleri yansıtıyor.

Bu faktörler, Türkiye’nin büyük ve çeşitlendirilmiş ekonomisine, nispeten düşük kamu borcu seviyelerine ve yönetilebilir bir kamu borç geri ödeme profilinin karşısında yer alıyor.

‘MEVCUT POLİTİKALAR TL ÜZERİNDE BASKI YARATIYOR’
 

* Negatif görünüm, eksi reel faizler ve artan düzenleyici önlem ve kontrollerin kullanılmasını içeren Türkiye’nin genişlemeci ve tutarsız politika bileşiminin, döviz talebini ve lira üzerindeki değer kaybı baskılarını koruyacağına, uluslararası rezervleri zayıflatacağına, enflasyonu yüksek seviyede tutacağına, dış finansman ihtiyacı ve maliyeti üzerinde baskı oluşturacağına ilişkin görüşümüzü yansıtıyor.

*Merkez Bankası, şubat ayında politika faizini yüzde 8,5’e düşürdü, ancak yetkililer, yurtiçi finansman maliyetlerini düşürmek, kredi tahsisini ve hızını yönetmek, döviz talebini kontrol ederek lira üzerindeki baskıları hafifletmek ve finansal dolarizasyonu azaltmak için için hedefli düzenlemelere giderek daha fazla yaslanıyor.

BANKALAR İÇİN TAHVİL UYARISI

* Bu politika yaklaşımı, negatif reel faizli devlet tahvilleri kaynaklı riskleri artırarak ve kârlılık ile aktif kalitesini olumsuz etkileyerek, şu ana kadar dirençli kalan bankacılık sektöründeki kırılganlıklar yaratabilir.

* Ayrıca, önlemlerin artan sayısı ve sıklığı düzenleyici belirsizliğini artırır ve mudilerin güvenini sarsarak ve/veya dış finansmana erişimi azaltarak likidite risklerini şiddetlendirebilir.

ENFLASYON TAHMİNİ

* Yıllık enflasyon, olumlu baz etkisinden ve 2022’nin ikinci yarısından bu yana iyileşen döviz kuru istikrarından yararlanarak ekimdeki yüzde 85,5’lik zirveden şubatta yüzde 55,2’ye geriledi.

Enflasyonun 2023’te ortalama yüzde 56,5 olmasını bekliyoruz ve bu, hükümetin odağına büyüme ile istihdamı desteklemeyi almasını ve enflasyon ataletini yansıtıyor.

Geriye dönük endeksleme, yüksek beklentiler ve liradaki ilave değer kaybı, enflasyondaki yukarı yönlü riskler olmaya devam ediyor.

BÜYÜME TAHMİNİ
 

* Şubat depremlerinin ekonomik faaliyet üzerindeki olumsuz etkisinin mayıs seçimleri öncesinde mali politika ve kredi teşvikiyle kısmen dengelenmesiyle birlikte, GSYİH büyümesinin 2022’deki yüzde 5,6’dan 2023’te yüzde 2,5’e yavaşlayacağını tahmin ediyoruz.

İyileşen dış talep ve daha az genişleyici bir politika duruşunu dengeleyen yeniden inşa süreci nedeniyle büyümenin 2024’te ılımlı bir şekilde yüzde 3’e yükselmesini bekliyoruz.

REZERV TAHMİNİ

* 2022’de 129 milyar dolara ulaştıktan sonra TCMB brüt rezervleri yeniden baskı altında kalarak mart başında 120 milyar dolara geriledi. Suudi Arabistan Kalkınma Fonu’nun TCMB’ye 5 milyar dolarlık mevduat yatırma kararına rağmen swap hariç -57 milyar dolarlık net pozisyona sahip rezerv yapısı kırılgan olmaya devam ediyor.

Brüt rezervin 2023 sonunda 105 milyar dolara, yani 3 aylıklık dış ödeme seviyesine gerilemesini bekliyoruz. Bu seviye, B kredi notuna sahip ülkelerdeki ortalamada 3,2 aylık dış ödeme seviyesinin az da olsa altında bulunuyor.

* Mevcut yüksek dış finansman ihtiyaçları ve hâlâ yüksek olan mevduat dolarizasyonuna kıyasla rezerv karşılama oranı zayıf. Toplam mevduat içinde döviz payı yüzde 42,2, KKM dahil edildiğinde yüzde 58,7 seviyesinde bulunuyor.

Mart başı itibarıyla 84 milyar dolar seviyesinde bulunan KKM, sadece bütçe maliyeti ve döviz cinsi koşullu yükümlülük yaratıyor, ayrıca çevirme oranlarının düşmesi durumunda ülke içinde ek döviz talebi ortaya çıkmasına neden olabilir.

CARİ AÇIK VE KISA VADELİ BORÇ RİSKİ

* 2022’de milli gelirin yüzde 5,4’üne yükselen cari açığın, düşen enerji fiyatlarına rağmen teşvik politikalarının etkisiyle 2023’te milli gelirin yüzde 4,3’ü seviyesinde olmasını bekliyoruz.

Aralık 2022 itibarıyla 190,2 milyar dolar olan kısa vadeli dış borçlar, Türkiye’yi yatırımcı risk algısındaki değişime karşı kırılgan hale getiriyor.

* Net hata ve noksan, 2022’de cari açığın yarısına yaklaştı ve bunların niteliğine ilişkin sınırlı görünürlük, uluslararası rezervler üzerinde ek baskı riskini artırıyor.

DEPREM SEÇİM İÇİN ÖNEMLİ FAKTÖR

* Şubat depremi sonrası yardımların yönetimi ve yeniden yapılanma çabaları, seçim dinamiklerini etkileyen önemli bir faktör haline geldi.

* Yüksek siyasi kutuplaşma, potansiyel olarak yakın bir seçim sonucu, ekonomi politikasının yönü konusunda mevcut hükümet ile muhalefet arasındaki keskin fark ve uygulama zorlukları nedeniyle siyaset ve politika belirsizliği yüksek olmaya devam ediyor.

Seçim sonrası politikalar, parlamento seçimlerinin sonuçlarından, koalisyon siyasetlerinden ve 2024’te yapılması planlanan yerel seçimlerden de etkilenebilir.

BÜTÇE AÇIĞI TAHMİNİ

* Bütçe açığı, 2022’de merkezi yönetim düzeyinde GSYİH’nın yüzde 0,9’una geriledi (genel yönetim düzeyinde tahmini yüzde 1,1) ve yüzde 3,5’lik bütçe açığı hedefinin belirgin düzeyde üzerinde performans gösterdi.

Zayıf ekonomik aktivitenin gelirler üzerindeki etkisi, seçim yılındaki mali teşvikler ve yüksek enflasyona bağlı harcama baskılarının yanı sıra deprem sonrası desteklerin ve yeniden inşa harcamalarının etkisiyle genel devlet açığının 2023’te yüzde 4,4’e ve 2024’te yüzde 4,9’a yükseleceğini tahmin ediyoruz.

* Yetkililer için politika zorluğu, bankalar için önemli bir ek devlet tahvili riski oluşturmadan veya enflasyonist baskıları beslemeden finansman kaynaklarını belirlemek ve zaten yüksek olan dış açık ve zayıf dış likidite üzerindeki baskılardan kaçınmak için dış finansmana erişmek olacak.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.