MASUM CANIN KATLİAMI !
MASUM CANIN KATLİAMI !
Ankara'nın Çankaya ilçesinde, sokakları tanıyan, mahallesine alışmış, esnafın sevdiği, gönüllülerin baktığı, kimseye zararı olmayan uysal bir köpek… 20 Mayıs sabahı, saat 09.30 sularında belediye görevlileri –ya da görevliler kılığına bürünmüş yetkisiz kişiler– tarafından yüksek doz anesteziyle vuruldu. Elindeki uyuşturucu iğneyle hayvanları topladığını sananlar, bir hayatı ellerinden aldı.
Ankara'nın Çankaya ilçesinde, sokakları tanıyan, mahallesine alışmış, esnafın sevdiği, gönüllülerin baktığı, kimseye zararı olmayan uysal bir köpek… 20 Mayıs sabahı, saat 09.30 sularında belediye görevlileri –ya da görevliler kılığına bürünmüş yetkisiz kişiler– tarafından yüksek doz anesteziyle vuruldu. Elindeki uyuşturucu iğneyle hayvanları topladığını sananlar, bir hayatı ellerinden aldı.
Yeşim Tütün
Bu iğneler bazen veteriner olmayan kişiler tarafından, bazen de teknik bilgiye sahip olmayan personelce fütursuzca kullanılıyor. Yani ehliyetsiz ellerde, rastgele dağıtılan bir ölüm. Sonuç? Saat 19.30’da, hayata tutunmak için direnen o köpek –ismi belki yoktu ama sevenleri vardı– yüksek doz anesteziden dolayı hayata veda etti.
Oysaki gönüllüler hemen harekete geçmişti. Esnaf, mahalleli, vicdanı olan insanlar... Onu kurtarmak için çabaladılar, kliniğe götürdüler. Ama hatta burada bile direnişle karşılaştılar. Belediye çalışanları, polisi çağırarak bu hayvanı tedavi ettirmek isteyen insanların önüne dikildi. Ne uğruna? Kimi neye karşı koruyorsunuz?
Ankara, hayvan haklarının, yaşam hakkının bu denli hiçe sayıldığı bir yer olamaz. Ve Çankaya, Mustafa Kemal’in “en medeni” beldesi olma iddiasındayken, bu vahşete nasıl göz yumar?
Burada bir suç işleniyor.
5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, açıkça der ki: Hayvanlara kötü muamele edilemez. Veteriner hekim olmayan kişilerce, keyfi ya da plansız şekilde hayvanların anestezi ile müdahaleye maruz bırakılması kanunsuzdur. Bu bir idari ihlal değil; bu bir cinayettir.
Peki kim verecek bu canın hesabını?
Günlerdir, aylarca süren sessiz toplamalar, kayıplar, gizlice yapılan operasyonlar… Adeta şehirde bir hayvan soykırımı yaşanıyor. Ve tüm bunlar olurken, gözümüzün önünde sevdiğimiz canlar birer birer yok oluyor.
Bu mesele bir köpeğin ölümü değil sadece.
Bu, kimin canının önemli sayıldığına dair büyük bir sınav.
Bu, yetkisiz kişilerin eline bir can teslim etmenin, nasıl ölümle sonuçlandığının hikâyesi.
Ve bu, sessiz kalırsak, yarın başka canların da buharlı araçlara, buzlu dolaplara, karanlık otoparklara gömüleceği bir sürecin başlangıcı.
Hayvanlar eşya değildir.
Onlar sevgiyle büyüyen, sadakatle yaşayan canlardır.
Ve onların arkasından ağlayan insanlar, bu toplumun vicdanıdır.
Sayın Hüseyin Can Güner,
Bu sizin ilçenizde oldu. Sorumluluk artık sizde. Söz değil, hesap sormak istiyoruz. Belediye ekipleri kimdi? Veteriner olmayan kimse neden anestezik müdahalede bulundu? Hangi prosedür uygulandı? Hangi rapor düzenlendi? Bu ölümün sorumluları hakkında ne işlem yapılacak?
Sokak hayvanları, şehrin parçasıdır.
Onlar birer bireydir.
Ve biz, bu bireylerin yaşam hakkını savunmaya devam edeceğiz.
Çünkü vicdan, elden bırakıldığında; kentler mezarlığa döner.
Çünkü bu şehir, sadece insanlara değil; birlikte yaşadığımız her canlıya aittir.
ARTIK BU KATLİAMLARA SON VERİN.