Özgür Özel'den Van Valisine Sert Tepki!
Özgür Özel'den Van Valisine Sert Tepki!
Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması ve erken seçim talebiyle başlatılan "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerinin beşincisi Van'da yapılıyor.
Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması ve erken seçim talebiyle başlatılan "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerinin beşincisi Van'da yapılıyor.
Test Haber 4
Deniz Işık Balkan - Sözcü
CHP Genel Başkanı Özgür Özel konuşuyor:
--Bugün gönüllerin diyarı, kardeşliğin mekanındayız. Bugün güneşin şehrindeyiz. Bugün saklanan feryatları, gizlenen umutları, taşın altından çıkarmaya bugün bu meydanda bir miting yapmaya değil barışın ve adaletin sesini duyurmaya, barışın ve adaletin umudunu haykırmaya, bu meydanda baskılara, zulme, kayyuma, halkın iradesini tanımayanlara, darbecilere, cuntacılara karşı eylem yapmaya geldik Van'a. Artık o eski siyaset dönemleri bitmiştir. Kaleler bitmiştir.
Orası benim kalem, burası benim tapulu malım dönemi bitmiştir. Buraya Konya'nın, Mersin'in, Yozgat'ın, Samnsun'u selamını getirdim. Buradan selam almaya, selamınızı İzmir'e götürmeye geldim. Selam olsun Van'a. Selam olsun Konya'ya. Konya'nın selamı Van'da, Van'ın selamı İzmir'de çınladıkça barışın karşıtları, dostluğun karşıtları, bu memleketteki Türk'ü Kürt'e kırdırmak isteyen, Alevi'yi Sünni'ye düşman gösterenlerin bütün oyunları bozulacak. Bir olacağız, hep birlikte başaracağız.
"CHP'NİN KALELERİ VAN'A FEDA OLSUN"
-Konya'ya gidince kimi diyor ki 'Özgür Özel CHP AKP'nin kalesine gitti.' Kale male yok. Ne AKP'nin kalesi var artık ne CHP kalesi. Artık tüm Türkiye, tüm şehirler bu milletin, bu halkın, kardeşliğin kalesi. CHP'nin kaleleri Van'a feda olsun, size feda olsun. Biz demokrasiye inanmış bir gelenekten geliyoruz. Öyle ki Van'da oyumuzun arttığı da oldu, çok düştüğü de oldu. 1957'de yüzde 57 oyu da gördük. 2015'te yüzde 1,5 da gördük. Millet karar verdi beş vekilin beşini de aldık. Millet karar verdi hiç milletvekili çıkaramadık. Millet karar verdi 1963'te yüzde 70 oyla belediyeyi kazandık.
-Millet karar verdi Van'da belediyesiz kaldık. Ama hiçbir zaman hatayı Van'a, hatayı Vanlılara yüklemedik. Kusuru kendimizde bildik. Kendimizi doğru anlatamadık dedik. Doğru söylemedik dedik. Yeterince çalışmadık dedik.
-İşte şimdi artık CHP'nin sadece bir parti olarak değil Türkiye ittifakı diye söylediği, yani sosyal demokratlarla muhafazakar demokratları, muhafazakar demokratlarla milliyetçi demokratları, liberal demokratları, sosyalist demokratları ve Türk'ün demokratıyla, Kürt'ün demokratını birlikte kucaklayan Türkiye ittifakıyla geldik. Bu ittifak aslında sandığı savunan ittifaktır.
-Bu ittifak ya otokrasi ya demokrasi diyen ittifaktır. Bu ittifak önce demokrasiyi kurtaralım ondan sonra aramızda yarışırız diyen ittifaktır.
-Bu ittifak tek adam anlayışına karşı halkın, halkların, milletin sesini duyan, duyuran ve eninde sonunda kazanacak olan ittifaktır. Demokrasi budur. Demokrasi kazananın yönettiği, kaybedenin sırasını beklediği rejimdir.
-Ama maalesef geçmişte demokrasiden istifade edenler hatta 'Biz demokrasiyi istemiyorduk' diyenlere bir trendir. İşimize gelince bineriz işimize gelince ineriz diyenler maalesef bugün sandığı geldiği sandığı inkar etmekte. İşlevsiz kılmaktadır. Bunun ilk örneği de, son örneği de Van'dadır. Van bu konuda dertlidir.
-2019 yılında BDP'den Sayın Bekir Kaya, yüzde 53 oyla belediyeyi kazanmış ama ardından Van'ın iradesine kayyum atanmışır. Ardından 2019 yılında HDP'li başkan birlikte milletvekilliği yaptığımız arkadaşımız Bedia Özgökçe Ertan ve eş başkanı birlikte sizlerin oylarıyla verdiğiniz yüzde 53 oyla her iki kişiden birinin rızasıyla seçilmiş, göreve gelmiş ama yerine kayyum atanmıştır.
"VALİLİĞİNİ BİL! OTUR OTURDUĞUN YERDE"
-2024 seçimlerinde daha bir yıl önce Vanlılar bu iki kayyuma yani devletin 'Seçsen de yönettirmem benim adayımı seçeceksin. Benim adayımı seçmezsen Van'ı size yönettirmeyeceğim' diyen inada karşı kendi iradelerini asla sakatlamamışlar.
-Oyu bırakın bu baskılardan sinmek, geri adım atmak, arttırarak, yüzde 56'yla Sayın Abdullah Zeydan'ı ve Neslihan Şedal'ı Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanlığı'na seçmişlerdir. Ancak bu milleti tanımaz, Kürt'e düşman, Kürt'ün iradesine düşman irade yine üçüncü kez Van Büyükşehir'e kayyum atamış kendi adayını seçmeyenlere atadığı Vali'yi kayyum olarak dayatmıştır.
-Güvenlik valinin valiliğine sözüm yok. Emniyet tedbirlerine sözüm yok. Ancak valinin siyasetine sözüm var.
-Bir atanmış ve şu anda ayrıca Van'ın iradesine kayyum atanmış kişi bu meydana gelinmemesi için, gelinirse şöyle olur böyle olur diye ricalar örtülü tehditler, kulak çekmeler, mesaj vermeler... Vali efendi, valiliğini bil, oturduğun yerde otur.
-Sayın Abdullah Zeydan ve Neslihan Şedal seçildiklerinde Van'ın bu iddialı, haklı, kendi iradesine sahip çıkan duruşuna daha ilk gün mazbatayı vermeyeceğiz ikinci partiye mazbata vereceğiz diye bir hazırlığa giriştiler.
-O gün Vanlılar bu hazırlığa karşı itiraz ederken, bu arkamda duran kardeşleriniz, evlatlarınız, canlarınız, canlarım geldi sizinle birlikte mücadele ettiler. O mazbatayı söke söke aldılar. Biz kazandığımız seçimde, kazanmasını biliriz.
-Kaybettiğimiz seçimde saygı göstermesini biliriz. Ama biz asla ve asla milletin iradesine karşı çıkılmasına, direnilmesine, kayyum atanmasına, haksız tutuklamalara geçit vermedik. Bundan sonra da vermeyiz.
-Gündemde bir süreç pek çok tartışma var. O konuya ayrıca değineceğim. Ama ben çıkıp şunu söyleyince 'Kürt sorunu vardır' deyince birileri kızıyor ya Kürt sorununu varlığını kabul etmeden güya, söylemeden çözeceklerini sanıyorlar ya, bak kardeşim, Kürt sorunu nedir biliyor musun? Kürt sorunu tam da budur. Manisa'da Manisalı belediye başkanı seçiyor, CHP'den geçiyor yönetiyor.
-Osmaniye'de Devlet Bey'in memleketinde belediye başkanı seçiliyor, gidiyor yönetiyor. Rize'de Tayyip Bey'in memleketinde Rizeliler kendini kim yönetecek diye karar veriyor, oy veriyor, seçiyor yönetiyor. Van'a gelince, Diyarbakır'a gelince, Batman'a gelince, Mardin'e gelince 'Siz belediye belediye başkanı seçemezsiniz. Seçerseniz de yönettirmeyiz' diyor. İşte sana Kürt sorunu. Kürt sorunu budur. O yüzden bu sorunları mutlaka hep birlikte demokrasiye ve birbirimize sarılarak çözeceğiz. Sadece DEM'in değil evet geçen dönem tam 49 tane belediyeye kayyum atadılar.
-Şu ana kadar tam 145 kez çeşitli dönemlerde Kürt'ün iradesine kayyum atadılar. Ve bizim de belediye başkanlarımıza, üç belediyemize kayyum atadılar. Bunlardan bir tanesi Türkiye'nin en büyük ilçesi, Esenyurt'un seçilmiş belediye başkanı öz evladınız Ahmet Özer'dir. Buradan selam olsun Ahmet Özel'e. Ovacık'ta yapılan da Ahmet Özer'e yapılan da aynı şeydir. Şimdi diyorlar ki Ahmet Özer terör ilişkili. Bakın Ahmet Özer'in suçu neymiş? Ahmet Özer'in suçu, çözüme, barışa dair kitap yazmak. Ahmet Özer'in suçu geçen çöüm sürecinde Abdullah Öcalan, Ahmet Özer'in adını vermiş.
-İyi bir akademisyendir, katkısı olur diye. Bunu yazmışlar iddianameye. Ahmet Özer'in suçu memleketi Van'da bir evlat ölmüş evlat, anneyi aramış. Anneye demiş ki başın sağ olsun. Ölen çocuğun gibi çok kıymetli evlatlar yetiştirdin. Altı evlattan bir tanesi terör örgütü üyesiymiş. Bu yüzden terör örgütü üyesinin anasına 'Kuvvetli evlat yetiştirdin' deyince terörü övmek oluyormuş. Bu sebepten Ahmet Özer içeride. Lafı eğip bükmeyelim, açık açık konuşalım açık açık. Ahmet Özer'in suçu Esenyurt'u bir Kürt olarak kazanmaktır. Kürt'ün iradesine de Kürt'ün başarısına da tahammül yoktur."
'SELAM OLSUN SELAHATTİN BAŞKANA'
Özgür Özel, hayatını kaybedten TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder'in kendisine bir emanet verdiğini, "Bir Cumhuriyet Şarkısı" filminin senaryosunu kendisinin yazdığını anlattığını hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dedim ki 'Peki niye o afişe yazmadın?' Dedi ki o zaman tabii Sırrı Bey'in resmini okşamıyorlardı o zaman, Sırrı Bey'i hapisten hapise sokuyorlardı, Sırrı Bey'e zulmediyorlardı rahmetliye, onu şeytanlaştırıyorlardı. Ona terör örgütünü övmekten ceza veriyorlardı. Dedi ki 'Beni yazarsak filmde oynayanın çalışanın, emekçinin emeğine yazık olur. Filmi kötülerler. Sırrı yapmış derler, kusur bulurlar. Bu sende dursun, ne zaman ölürüm, o zaman bunu sen söylersin.' Niye bana emanet dedim. 'Partinin birinci genel başkanını anlatmışım.
-Sonuncusuna emanet ediyorum. Kime edeceğim' dedi. Şimdi Sırrı Bey bu Ahmet Özer'in durumuna ilişkin sizin seçip de kayyum atanmasına ilişkin meselede şöyle söylerdi, söylerdi hep 'Bu ülkede Kürt'ler doğru söylüyorlar, doğru söyleyenler bu ülkede Kürt'ler her şey oluyor. Bakan olabilir Kürt. Kürt başbakan olabilir. Kürt'ten cumhurbaşkanı olabilir. Kürt'ten genel kurmay başkanı da oluyor. Kürt'ler bir tek Kürt olamıyor' dedi. 'Kürt Kürt'lüğünü söylerse Kürt Kürt olarak bir yere gelirse o zaman ona huzur vermiyorlar' dedi. İşte o huzuru kaçıranlara karşı bu meydana huzur bulmaya, kucaklaşmaya geldik hep beraber."
"BİZ TERÖRSÜZ TÜRKİYE'Yİ DESTEKLİYORUZ"
-Bugünlerde çok konuşulan, adını bir şey koymadıkları, 'çözüm süreci' bile demedikleri, 'barış süreci' diyemedikleri 'süreç süreci' ile ilgili bir şey söyleyeyim. Sırrı Başkan gelip anlattığında, 'Bunun adına ne diyeceğiz?' dedim. Dedi ki: 'Bir adı yoktur.' 'Peki, nasıl ilerleyeceğiz?' dedim. Dedi ki: 'Geçen sefer denedik, uğraştık, başımıza da iş açtık ama ben vazgeçmem, devam ediyorum.
-Geçen sefer önce çözüm, sonra barış dedik, olmadı. Şimdi önce barış, sonra çözüm diyoruz.' Dedim ki: 'Sırrı Başkan, böyle olur mu? Bu işin bir garantörü var mı?' Dedi ki: 'Garantörü falan yok, garantörü sensin. Bu süreci kim sahiplenirse, bu sürecin garantörü biziz. Hiçbir çıkar beklemeden barışı savunanlar olacak bu sürecin garantörü.' Şimdi öyle günlerden geçiyoruz ki… Bu topraklar çok fırtınalardan geçti.
-Savaş vurdu, sel vurdu, deprem vurdu. Ama adaletsizliğin ve eşitsizliğin vurduğu kadar bu coğrafyayı hiçbir şey vurmadı. Bir süredir bu yeni süreç ilerliyor. Biz Kürt meselesini inkâr edenlerden hiç olmadık. Hep doğru yerde, tarihin doğru yerinde durduk. Bu sorunun var olduğunu, çözülmesi gerektiğini savunduk. En başından beri samimi, şeffaf, toplumsal mutabakata dayalı, Meclis zemininde çözülmesi gerektiğini; mağdurların, şehit ailelerinin, gazilerin, bu süreçte zarar gören herkesin ortak rızasıyla, mutabakatıyla, anaların gözyaşının dinmesini savunduk.
-Partimiz de kendi komisyonumuzu kurduk. Çalıştılar, hazırlandılar ve çalışmaya da devam ediyorlar. Terörün bitmesi, barışın gelmesi için atılan ve atılacak; samimi, kandırmaya, aldatmaya, pazarlığa yönelik olmayan her adımı destekledik, bundan sonra da desteklemeye devam edeceğiz. Burada, ömrünü barış yolunda harcayan Sırrı Süreyya Önder’in ruhuna değsin diye kuvvetli bir alkışlayalım.
-Bu ülkenin tüm vatandaşları, Cumhuriyet’in eşit hissedarlarıdır. 'Çanakkale’de Türk ile Kürt yan yana, koyun koyuna yatıyor' lafı metafor değildir. Gidip gördüğünüzde, bir Türk ile bir Kürt’ün nasıl bir mezarı paylaştığını görürüz.
-Onun için bu konuda adım atmayanlar, senelerce karşısında duranlar bir adım atınca, biz onu mahcup edip tutarsızlığını, haksızlığını, geçmişteki zehirli dillerini hatırlatmak yerine; aksine, 'atılan her adım kıymetlidir' dedik. Hatta dedik ki: Katkı vereceğiz, biz Kürtlere bir devlet vadedeceğiz...
-Bunu kesip biçip yalana çevirirken şöyle bir şey gördük. Dedik ki, biz Kürtlerin bu devleti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kendi devletleri olarak; eşit haklara sahip oldukları, sahip çıktıkları, uğrunda dedelerinin can verdiği bu devleti kendi devletleri bildikleri kadar, demokratik atılması gereken hangi adım varsa bu adımların hepsini hep birlikte atacağız.
-Biz terörün durmasını savunuyoruz, terörsüz Türkiye'ye evet diyoruz. Bugünlerde beklenen bir haberle, terör örgütünün silah bırakacak olması ile ilgili haberin bir an önce gelmesini, silahlarını bırakmalarını sonuna kadar destekliyoruz.
-Ardından var olanı söyleyince kızsa da, Meclis zemininde, bugün Kürtlerin kendini eşit hissetmediği her türlü kötü, yanlış, eksik uygulamaları düzeltecek yasal adımların hep birlikte atılmasını ve en başta kayyum uygulamasının son bulmasını; siyasi tutsakların özgür kalmasını bekliyoruz. Hadi bakalım şimdi terörsüz Türkiye'ye ne diyorsun.
-Buna 'evet' demeyen bu sürecin dışındadır. Biz terörün bitmesine canı gönülden savunanlardanız. Gözyaşının dinmesini canı gönülden savunanlardanız. Peki şimdi bakalım siz bundan sonra ne yapacaksınız?
-Sırrı Başkan'a sözümüz var. Bu süreç akamete uğrasa da, bu sürecin sonunda yine bunlar kötülük yaparlarsa da, Kürtlere verdikleri sözleri tutmazlarsa da biz eninde sonunda iktidar olacağız. Türk ve Kürt'ün kardeşliğini mutlaka sağlayacağız bize emanettir.
İMAMOĞLU'NUN MESAJI OKUNDU
Mitingde CHP Van İl Başkanı Seracettin Bedirhanoğlu Ekrem İmamoğlu'nun mesajını okudu.
İmamoğlu’nun mesajı şöyle:
-Türkiye’yi umuda kavuşturma yolunda bir durak olarak gördüğüm Silivri Cezaevi’nden, hepinize en içten selamlarımı gönderiyorum.
-Gönlüm, bugün buluştuğunuz meydanda sizlerle birlikte olmayı isterdi. Türkiye’ye hukuku çok gören, halkın iradesini hiçe sayanlar, buna engel oldular. Hükümleri şimdilik buna yetse de milletimizin yüreğindeki, dualarındaki yerimizi azaltmaya güçleri yetmez...
-Meydanı dolduran genci yaşlısı, kadını erkeği, Van’ın asil evlatları; cesaretiniz, umudunuz ve kararlılığınız için size teşekkür ediyorum. Hep birlikte bize yaşatılan bu karanlık günlerden kurtulacağız, buna yürekten inanıyorum. Adaletin, eşitliğin, özgürlüğün sesi, bugün Van denizinin kıyısından yükseliyor. Bu sesi kısmaya çalışanlar, bu iradeyi bastırmaya çalışanlar bilsin ki; başaramayacaklar.
Türkiye’nin dört bir yanında, halkın iradesine kumpas kuranlar, aynı karanlık aklın temsilcileridir. Adil rekabetten kaçan, koltuklarını korumanın ihtirasıyla yanıp tutuşan ve her türlü hukuksuzluğu gözlerini kırpmadan yapanlar, Van’da, İstanbul’da ve Türkiye’nin her yerinde, baskıyla milleti esir almaya çalışıyor. Van’a ne yaptıklarını biliyoruz. Seçimi kazanamayınca, nasıl AK Parti adayını başkan yapmaya çalıştıklarını, neden Van’a kayyım atadıklarını, Van’ı nasıl bir OHAL düzeniyle yönettiklerini biliyoruz. Az kaldı; zincirler kırılacak, millet iradesini çiğneyenler gidecek ve bizim de dallarımız yeşerecektir. Bir tebessümü bu aziz millete çok görenler gittiğinde, Van’ın da yüzü gülecektir.
İstanbul’un kaderi de Van’ın kaderi de birdir. Bize; İstanbul’a, Van’a, Türkiye’ye her türlü kumpası kuranların ilk hangimize saldırdığını biliyorsunuz. Esenyurt Belediye Başkanımız Prof. Dr. Ahmet Özer, kaybetme korkusundan eli ayağına dolanan bu darbecilerin hukuksuz kumpasları yüzünden cezaevindedir. Van’ın evladı, bu ülke için yıllarca akademide çalışmış, evlatlarımıza eğitim vermiş, Türkiye’nin demokratikleşmesi, Esenyurt’un ve Van’ın gelişmesi için çalışmış olan başkanımız Sayın Ahmet Özer’in özgürlüğüne kavuşmasını sabırsızlıkla bekliyoruz. Bu garabet düzeni, hepimizin ortak mücadelesiyle sona erecek. Barışa, umuda, Türkiye’nin güzel geleceğine birlikte yürüyeceğiz. Van’ın meydanlarında yükselen bu ses, İstanbul’un meydanlarında, Anadolu’nun her köşesinde yankılanıyor. Milletin sesi, hiçbir baskıyı ve engellemeyi dinlemeden yükseliyor.
-Sevgili kardeşlerim; bizim bu millete hizmet etmek, onun sesine ses olmak, çocuklarımıza, gençlerimize umutlu bir gelecek sunmak için çıktığımız yolu, diplomamı iptal ederek, cezaevine koyarak durdurmaya çalışıyorlar.
-Ama bilmedikleri bir şey var: Biz yola ikbal derdiyle değil, bu ülkeye, bu millete olan bağlılığımız ve sorumluluk duygumuzla çıktık. Hak yemeyen, hakkını yedirmeyenler olarak, milletin hakkını da kimseye yedirmemek için çıktık.
-Cezaevi, mücadele azmimizi kırmak bir yana, adil ve müreffeh Türkiye’yi var etme yolundaki kararlılığımızı arttırmıştır. Zindanda bulunduğum süreci, Türkiye’nin geleceği için çalışmakla değerlendiriyorum.
Ülkemizi hak ettiğine kavuşturma yolunda, Van için büyük planlarımız vardır. Biz Van’ı, bir sınır kenti olarak görmüyoruz.
-Aksine, bulunduğu coğrafyada bir ufuk kenti olarak görüyoruz. Van sadece doğunun incisi değil, geleceğin merkezidir.
-İnşallah millet iradesi kararını verip, bizlere emaneti devrettiğinde, Van Türkiye’nin uluslararası ticaret merkezlerinden biri olacaktır. Van, ülkemiz için düşündüğümüz ticaret yolları ve sanayi entegrasyonu modelinin baş şehirlerinden bir tanesidir.
-Geçmişin ve geleceğin ticaret yollarının üzerinde bulunan Van, sanayiyle de buluşunca, Türkiye’nin lokomotif şehirlerinden biri haline gelecektir. Gençlerimiz için Van’da istihdam oluşacak, Van’ın Türkiye’ye kattığı ekonomik değer, Van’a hizmet için kullanılacaktır. Türkiye, büyük bir ülkedir; Van, büyük bir şehirdir.
-Biz, Van’ın hak ettiği payı, ilgiyi ve hizmeti almasını sağlayacak, Vanlıların yüzünü güldüreceğiz.
-Sizlere, iradenize sahip çıktığınız, bu onurlu mücadelede dimdik durduğunuz için tekrar yürekten teşekkür ediyorum. Hiç mahsun olmayın, umudu diri tutun, haklı bir mücadelenin sonunda ferah günlere kavuşacağız. Hep birlikte, özgür ve adil bir Türkiye’yi inşa edeceğiz.
O güne dek hepinizi Allah'a emanet ediyorum. Ekrem İmamoğlu.