Hastayı Tasarrufla Tedavi Etmek: Sağlıkta Kısıtlama, Vicdanda Çürüme

ÖZEL HABER 21.06.2025 - 16:33, Güncelleme: 21.06.2025 - 16:33 775 kez okundu.
 

Hastayı Tasarrufla Tedavi Etmek: Sağlıkta Kısıtlama, Vicdanda Çürüme

Bir Teşhis Karanlıkta

Yeşim Tütün Bir doktorun tanı koyabilmesi için önce hastalığı görebilmesi gerekir. Görmek, veridir: tahlildir, tetkiktir, görüntülemedir. Ama ya bu gözler bağlanırsa? Türkiye'de kamu hastanelerinde getirilen yeni tasarruf uygulamalarıyla, laboratuvar tetkikleri ve görüntüleme işlemlerine sınırlama getirildi. Bu yalnızca teknik bir karar değil; klinik özerkliğe müdahale, hasta güvenliğine tehdit, halk sağlığına darbedir.   Sağlığın Kısıtlaması mı Olur? Tıp etiği şunu söyler: "Zarar verme." Peki gerekli tetkiklere erişimi olmayan bir hasta zarar görmez mi? Hekim, klinik kararını neye göre verecek? Tahminle mi? Sezgiyle mi? Yarın öbür gün, teşhis edilemeyen bir hastalık ilerlediğinde, bu hastalık ölümcül bir boyuta vardığında — Sorumluluğu kim üstlenecek? Sağlık sisteminde yapılan her kısıtlama, hastanın değil, hastalığın lehine işler. Bu Bir Tasarruf Değil, Tahribattır Devlet gerçekten tasarruf etmek istiyorsa adres bellidir: Makam araçları: Kamuya ait binlercesi şehir şehir protokol için geziyor. Temsil ve ağırlama giderleri: Lüks oteller, gereksiz yurtdışı gezileri. Milletvekili maaşları ve ayrıcalıkları: Enflasyonun çok üzerinde zamlar. Bir yanda hastaneye gidip ultrason sırası bekleyen yurttaş, bir yanda Meclis lokantasında 80 liraya biftek yiyen vekil. Hangisi kemer sıkmalı? Bir ülkede tasarruf, en kırılgan halkadan başlıyorsa bu ekonomik değil, ideolojik bir tercihtir. Hedef, sağlık sistemini iyileştirmek değil, susturmaktır. Vicdanın Nabzı Bir teşhisin yapılamaması yalnızca geç konmuş bir tanı değil, toplumsal vicdanın atlamış bir nabzıdır. Çünkü hastalık beklemez. Gecikir, yayılır, derinleşir. Bugün kısılacak bir tahlil, yarın daha maliyetli bir tedaviye, belki de geri dönülemeyen bir ölüme neden olabilir. Sağlık, maliyet kalemi değil, toplumun yaşamaya devam etmesidir. Sağlıkta tasarruf olmaz. Lüksü Kıs, Sağlığı Değil Gerçek tasarruf: İsrafı kısmakla başlar, Gösterişi azaltmakla devam eder, Önceliği sağlığa vermekle tamamlanır. Hekimlerin elini bağlamakla değil, onlara güvenmekle; halkın sağlığını sınırlandırmakla değil, ona yatırım yapmakla iyileşir bu sistem. Çünkü sağlık, sadece bedenin değil, bir toplumun aklının, ahlakının ve adaletinin aynasıdır.
Bir Teşhis Karanlıkta

Yeşim Tütün

Bir doktorun tanı koyabilmesi için önce hastalığı görebilmesi gerekir. Görmek, veridir: tahlildir, tetkiktir, görüntülemedir. Ama ya bu gözler bağlanırsa?

Türkiye'de kamu hastanelerinde getirilen yeni tasarruf uygulamalarıyla, laboratuvar tetkikleri ve görüntüleme işlemlerine sınırlama getirildi. Bu yalnızca teknik bir karar değil; klinik özerkliğe müdahale, hasta güvenliğine tehdit, halk sağlığına darbedir.
 

Sağlığın Kısıtlaması mı Olur?

Tıp etiği şunu söyler: "Zarar verme." Peki gerekli tetkiklere erişimi olmayan bir hasta zarar görmez mi?

Hekim, klinik kararını neye göre verecek? Tahminle mi? Sezgiyle mi? Yarın öbür gün, teşhis edilemeyen bir hastalık ilerlediğinde, bu hastalık ölümcül bir boyuta vardığında — Sorumluluğu kim üstlenecek?

Sağlık sisteminde yapılan her kısıtlama, hastanın değil, hastalığın lehine işler.

Bu Bir Tasarruf Değil, Tahribattır

Devlet gerçekten tasarruf etmek istiyorsa adres bellidir:

Makam araçları: Kamuya ait binlercesi şehir şehir protokol için geziyor.

Temsil ve ağırlama giderleri: Lüks oteller, gereksiz yurtdışı gezileri.

Milletvekili maaşları ve ayrıcalıkları: Enflasyonun çok üzerinde zamlar.

Bir yanda hastaneye gidip ultrason sırası bekleyen yurttaş, bir yanda Meclis lokantasında 80 liraya biftek yiyen vekil.

Hangisi kemer sıkmalı?

Bir ülkede tasarruf, en kırılgan halkadan başlıyorsa bu ekonomik değil, ideolojik bir tercihtir. Hedef, sağlık sistemini iyileştirmek değil, susturmaktır.

Vicdanın Nabzı

Bir teşhisin yapılamaması yalnızca geç konmuş bir tanı değil, toplumsal vicdanın atlamış bir nabzıdır.

Çünkü hastalık beklemez. Gecikir, yayılır, derinleşir.

Bugün kısılacak bir tahlil, yarın daha maliyetli bir tedaviye, belki de geri dönülemeyen bir ölüme neden olabilir.

Sağlık, maliyet kalemi değil, toplumun yaşamaya devam etmesidir. Sağlıkta tasarruf olmaz.

Lüksü Kıs, Sağlığı Değil

Gerçek tasarruf:

İsrafı kısmakla başlar,

Gösterişi azaltmakla devam eder,

Önceliği sağlığa vermekle tamamlanır.

Hekimlerin elini bağlamakla değil, onlara güvenmekle; halkın sağlığını sınırlandırmakla değil, ona yatırım yapmakla iyileşir bu sistem.

Çünkü sağlık, sadece bedenin değil, bir toplumun aklının, ahlakının ve adaletinin aynasıdır.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.