Kıyı yağmasına kitlesel tepki: Kıyılar hepimizin, kiralayamazsın!

ÖZEL HABER 27.11.2024 - 19:18, Güncelleme: 27.11.2024 - 19:18 16128 kez okundu.
 

Kıyı yağmasına kitlesel tepki: Kıyılar hepimizin, kiralayamazsın!

Türkiye’de şezlong-şemsiye ve büfe rantına indirgenen kıyı kullanımına ve kıyı işgallerine karşı ülke genelinden 111 kuruluş ortak bildiri yayımladı. Antalya Lara sahilinin 30 yıllığına kiralanması kararına da değinilen bildiride, ‘Kıyılar hepimizin, kiralayamazsın!’ denildi…

Yusuf Yavuz Türkiye’deki kıyı yağmasına karşı ülke genelinden 111 sivil toplum örgütü ve çevre platformu ortak bir bildiri yayımladı. ‘Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı’ (KIYIDA) olarak ortak bildiriye imza koyan 111 kuruluş, kıyılardaki hukuksuz kiralama ve işgallere dikkat çekerek, “Kiralayamazsın; çünkü kıyı kiralamaları hukuksuzdur. Türkiye’nin deniz, göl, akarsu varlığının ayrılmaz parçası olan kıyıların ne ölçüde metalaştırıldığını, rantın ve sermayenin hem merkezi iktidar hem de yerel yönetimler aracılığıyla kıyıların gasp edildiğini açık biçimde gösteriyor. KIYIDA olarak tüm ekoloji örgütlerini, demokratik kitle örgütlerini ve yaşam savunucularını dayanışmaya davet ediyoruz. Kıyılar için daha geç olmadan, hep birlikte sesimizi birleştirelim ve yükseltelim: Kıyılar hepimizin, kiralayamazsın! Hepimiz kıyıdayız” açıklamasında bulundu. OKYANUS ON YILINDA KIYI TAHRİBATINDA ARTIŞ VAR Türkiye’deki kıyı alanlarındaki işgaller ve kontrolsüz yapılaşma, kıyılardaki arazi parçalanması ve habitat kaybını da artırıyor. Tüm dünyada deniz ve kıyıların korunması için 2021-2030 yılları arası BM tarafından ‘Okyanus On Yılı’ ilan edilmişti. Okyanuslar, denizler ve iç sular, gezegenin geleceği ve insanlık için yaşamsal önemde olmasının yanında, adına ‘Mavi Ekonomi’ denilen milyarlarca dolarlık bir pazarı da destekliyor. Okyanuslar ve bağlantılı olan denizler önemli birer karbon yutağı olarak yaşama hizmet ediyor. Ayrıca tüm dünyada ucuz ve sağlıklı beslenmenin koşullarını da sağlıyor. Ancak son yıllarda geleneksel balıkçılığın giderek yok olması ve kıyıların daha çok rekreasyon amaçlı kullanımının artması deniz ve kıyılara yönelik bakışı da değiştirdi. (Antalya Kemerağzı sahilinde oteller tarafından işgal edilen kıyı alanları) KIYILARI ŞENZLONG-ŞEMSİYE-BÜFE RANTINA KURBAN EDİYORUZ Kıyı kumsallarının tarla gibi sürüldüğü, kumul ekosistemlerinin bilinçsizce yok edildiği bu süreçte büyük ölçekte kıyıları kütlesel beton yığınlarıyla kaplayan oteller ve ikinci konutlar, genel ve yaygın olarak da şezlong, şemsiye, restoran, kafe ve büfe rantı, ülke genelindeki kıyıların görünümünü önemli ölçüde değiştirdi. BİR YARIMADA ÜLKESİ OLAN TÜRKİYE’DE KIYILAR KORUNAMIYOR Üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye’nin adalar hariç 8592 kilometrelik kıyı uzunluğu bulunuyor. Kıyılarımızdaki ÖÇK, doğal sit vb. korunan alanların toplamı ise 2022 yılı verilerine göre 3216 kilometre. Korunan alan vasıflı kıyılarda yapılaşma dahil rekreasyon faaliyetlerine izin verildiği de düşünüldüğünde kıyı koruma konusunda çok daha sıkı önlemlerin alınması gerekliliği ortaya çıkıyor. (Antalya’da Phaselis antik kentindeki plaj işletmesi projesine karşı Bostanlık Koyunda yapılan eylemden. Nisan-2023) MAVİ BADANACILIK EN ÇOK KIYI EKOSİSTEMİNİ BOZUYOR Ancak koruma çabaları yetersiz kalırken kıyılardaki kiralama, tahsis ya da işgaller nedeniyle artan kullanım baskısı ekosistem ve habitat kaybını da körüklüyor. Ekolojik bir işlevi olmayan, daha çok ‘turistik imaj’ açısından öne çıkarılan ’Mavi Bayrak’ uygulaması ise kıyılardaki kullanım baskısını azaltmaktan çok kıyı turizminin desteklenmesine hizmet eden ekolojik etiketlerden biri olarak görülüyor. Kıyısı olan kentlerdeki yerel yönetimlerin de bu uygulamaları teşvik etmesi, mavi bayrağa sahip olan ancak ekolojik olarak çölleştirilmiş rekreatif kıyı alanlarının yaratılmasına neden oluyor. Yoğun kulanım baskısından dolayı tıpkı ‘yeşil’ badanacılıkta olduğu gibi mavi badanacılık da en çok kullandığı alana zarar verir hale getiriliyor. ‘HAVLU HAREKETİ’ KIYILARIN TİCARİLEŞMESİNE YÖNELİK BİR İSYANDI Dünyada kıyı turizminin yoğun olduğu İtalya, Yunanistan ve İspanya gibi ülkelerde turizm baskısının yarattığı tahribata karşı son yıllarda kamuoyunun sesi daha çok yükseliyor. Geçtiğimiz yaz Yunanistan’daki havlu hareketi, kıyıların şezlonglardan arındırılmasına yönelik kitlesel eylemleri de tetikledi. Türkiye’de ise Datça ve Fethiye gibi turizm bölgelerinde benzer eylemler yapıldı. Ancak kıyı yağması bakımından öne çıkan illerin başında gelen Antalya’da Gazipaşa, Kaş ve Manavgat gibi ilçeler dışında yerel kamuoyunda yeterli itirazların gelmemesi dikkat çekiciydi. 111 KURULUŞTAN ORTAK BİLDİRİ: KIYILAR HEPİMİZİN, KİRALAYAMAZSIN Türkiye’deki kıyı yağmasına karşı bilinç oluşturmak ve ortak mücadele etmek amacıyla oluşturulan ‘Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı’ (KIYIDA), hazırladığı ortak bildiriyle konuya dikkat çeken açıklamalarda bulundu. “Kıyılar Hepimizin: Kiralayamazsın!” ifadeleriyle başlayan bildiriye ülke genelinde toplam 111 sivil toplum örgütü, meslek odası, sendika ve çevre platformu imza koydu. ‘KIYI KİRALAMALARI ANAYASAYA GÖRE SUÇTUR’ Kıyıların Anayasaya aykırı şekilde kiralanarak özel ticari alanlar yaratılmasının suç olduğu vurgusu yapılan bildiride şu görüşlere yer veriliyor: “Kiralayamazsın; çünkü kıyı kiralamaları hukuksuzdur. Anayasa’nın 43. Maddesine bakalım: ‘Kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir.’ Anayasa diyor ki, kıyıların değerlendirilmesinde öncelikle kamu yararı aranır. Peki, kamu kim, biz, hepimiziz değil mi? Peki kıyılar kiralandığında ‘öncelikle yararlanan’ kim olur, kiralayan, yani şirketler, yani sermaye değil mi? Dolayısıyla her türlü kıyı kiralamaları, anayasaya göre suçtur, kiralayamazsın! ‘KIYI KANUNUNA GÖRE DE KİRALAYAMAZSIN’ Devam edelim. 3621 sayılı Kıyı Kanunu 5. Maddesi anayasayla uyumlu biçimde kıyıları güvence altına alıyor: ‘Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest yararlanmasına açıktır. Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir.’ Anayasa’daki hüküm, Kıyı Kanunu’nda detaylandırılarak kıyıların herkesin eşit ve serbest yararlanmasına açık olduğu şeklinde ifade ediliyor. Peki, kıyılar kiralandığında, yani özel mülkleştirildiğinde, özetle kıyılara erişim ücretli hale getirildiğinde, eşitlik sağlanabiliyor ve kıyılara ulaşım serbestiyeti mümkün olabiliyor mu, hayır! 6. Maddede, ‘kıyılarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz. Kıyılarda, kıyıyı değiştirecek boyutta kazı yapılamaz, kum, çakıl vesaire alınamaz veya çekilemez.’ deniliyor. Peki, kıyılar kiralandığında, tüm bu uygulamalar yapılıyor mu, evet. O zaman, tüm bu hukuksuzluklara karşı söylemek gerekiyor ki; Kıyı Kanunu’na göre de kiralayamazsın!” GÜNEY EGE KIYILARI 10 YILDIR MUÇEV’E KİRALANIYOR Anayasa ve Kıyı Kanunu’nun sadece bahsedilen ilgili maddelerinin dışında, kıyıların özel mülk konusu yapılamayacağının da ortada olduğuna dikkat çekilen bildiride, “O nedenle, başta kıyı hareketleri olmak üzere, ekolojistler, yaşam savunucuları, demokratik güçler olarak diyoruz ki: Kıyılardaki tüm kiralamalar hukuksuzdur ve bu kiralama veya işgal uygulamalarında anayasa suçu işlenmektedir. Tüm hukuki güvenceye, kamusal haklarımıza ve doğal yaşamın gerekliliklerine rağmen, kıyılar ‘sözde’ kiralamalar ve hatta kiralamalar dahi olmadan nasıl işgal ediliyor, kıyı ekosistemi nasıl tahrip ediliyor, örneklerle inceleyelim. Özellikle Ege/ Güney Ege’de ilk akla, eski adıyla MUÇEV geliyor şüphesiz. 2014 yılında Muğla’da, Muğla Çevre Vakfı adıyla, vakıf görünümlü bir limited şirket olarak kurulan eski MUÇEV, önce anonim şirket olmuş ve yakın zamanda merkezini Ankara’ya taşıyarak, ismini de Kıyı Yönetim ve Çevre Koruma A.Ş. olarak değiştirmiştir. Yoğunluklu olarak Muğla’da ‘faaliyet’ gösteren şirket, ‘kamu adına’ hareket ediyor gibi görünerek, kıyıları özel işletmelere kiralamaktadır” denildi. ‘KIYILAR HALKINDIR’ DENİLEREK AÇILAN 100 PLAJ MUÇEV’E VERİLDİ MUÇEV’in yalnızca kıyıların işgal edilerek özel mülke konu edilmesiyle ilgili değil, aynı zamanda pek çok yat limanı ve mevcut limanların genişlemesi projelerinde de öne çıktığına değinilen bildiride, “Şirket, açıkça kamunun olan alanları, kendisini devlet yerine koyarak sözde tahsis yetkisiyle ya alt kiracılara kiralamakta ya da doğrudan kendisi inşası faaliyette ya da işletmecilik faaliyetlerinde bulunmaktadır. Yaz aylarında, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından tanıtımı yapılan ‘Kıyılar Halkındır’ projesi kapsamında, süreç içinde 100 halk plajı açılarak, bu plajların (eski) MUÇEV tarafından işletileceğinin açıklanmış olması, Kıyı Yönetim ve Çevre Koruma A.Ş.’nin kıyılar için büyük bir tehlike yaratmaya devam edeceğinin göstergesidir” ifadelerine yer verildi. YEREL YÖNETİMLERİN KIYI KULLANIMI VE ANTALYA LARA İHALESİ Kıyı kiralamalarının yalnızca MUÇEV ile sınırlı olmadığına vurgu yapılan bildiride, birçok yerde kıyıların tahsisini alan belediyelerin kıyılarda kurduğu tesislerin belediye şirketleri aracılığı ile işletilmesinin kıyılara serbest ve ücretsiz erişimi engellediği, kıyı ekosistemlerinin tahrip edildiği vurgulanarak şöyle denildi: “Örneğin Ayvalık’ta, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi tarafından, Sarımsaklı Sahili’nde ‘rekreasyon projesi’ adıyla kıyının doğal yapısı bozulmuştur, proje tamamlandığında işletmelere kiraya verilecek olması itibariyle de işgal edilmiş olacaktır. Yine İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından, Büyükada’da yakın zamanda işletmeye açılan tesiste Adalıların dahi ücretsiz giremediği bir kıyı işgali başlatılmıştır. Bir başka örnek ise Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin, Lara sahilindeki hazineye ait, yani hepimizin olan parsellerin 30 yıllığına, ‘yap işlet devret’ modeliyle özel şirkete devrini onaylaması. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün ancak açıkça görülüyor ki, konu kamusal alanlar olan kıyılar olduğunda, merkezi iktidar da, muhalif yerel yönetimler de rant ilişkilerinden payını alıyor ve kıyıların işgalini ve ekolojik yıkımını destekliyorlar. Antalya Lara sahili Büyükşehir Belediyesi tarafından 30 yıllığına Yap-İşlet Devret modeli ile özel şirketlere kiralanmak isteniyor. BODRUM, ÇEŞME, DİKİLİ VE AYVALIK KIYILARI İŞGAL ALTINDA Kıyılar bugün Türkiye’de, pek çok doğal yaşam alanında olduğu gibi, öyle büyük bir meta değer olarak kapitalist ilişkilerin çemberinden kalıyor ki, kiralama yöntemleri bunlarla da bitmiyor. Pek çok kıyıdaki imar planlarında; ‘Turizm tesis alanı’ nitelenen ve turistik tesis olarak başvurulan ancak konut olarak pazarlanan projelerle, Bodrum’dan Çeşme’ye, Dikili ve Ayvalık, Altınova’ya kadar bu kıyılardaki işgaller hızla sürdürülüyor. Tüm bu örnekle ki maalesef bunlarla sınırlı da değil, Türkiye’nin deniz, göl, akarsu varlığının ayrılmaz parçası olan kıyıların ne ölçüde metalaştırıldığını, rantın ve sermayenin hem merkezi iktidar hem de yerel yönetimler aracılığıyla kıyıların gasp edildiğini açık biçimde gösteriyor. ‘KIYILAR HEPİMİZİN, KİRALAYAMAZSIN!’ Açıkladığımız gerekçelerle, tamamen hukuksuz olan bu kiralamalara, bir de kiralamalar dahi olmadan gerçekleşen fiili işgaller eklendiğinde, kıyılardaki işgal ve ekolojik yıkımın korkunç boyutlara ulaştığını görüyoruz. Bizler önce ayrı ayrı yerellerde verdiğimiz kıyı mücadelelerimizi, bir araya gelip Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı’nı kurarak güçlendirdik. Şimdi ise, KIYIDA olarak tüm ekoloji örgütlerini, demokratik kitle örgütlerini ve yaşam savunucularını dayanışmaya davet ediyoruz. Kıyılar için daha geç olmadan, hep birlikte sesimizi birleştirelim ve yükseltelim: Kıyılar hepimizin, kiralayamazsın! Hepimiz KIYIDA’yız!” Antalya Lara sahili Büyükşehir Belediyesi tarafından 30 yıllığına Yap-İşlet Devret modeli ile özel şirketlere kiralanmak isteniyor. Ortak bildiriye imza koyan Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı imzacıları şöyle sıralanıyor: 2017 Bodrum Yurttaş İnisiyatifi, Acıbadem Sakinleri Dayanışması, Adalar Sivil İnisiyatifi, Adaların Atları Platformu, Altınova Koruma Girişimi, Antakya Çevre Koruma Derneği, Aquae Saravenas Kırşehir Çevre Ekoloji Eğitim ve Araştırma Derneği,  Ayvalık Demokrasi Platformu, Ayvalık Kadın İnisiyatifi, Ayvalık Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Girişimi,  Ayvalık Tabiat Derneği, Ayvalık Tabiat Platformu, Bodrum Yarımadası Kültür ve Çevresini Koruma Derneği, Bur-Hak Çalışma Merkezi, Burgazada Mahalle Meclisi, Burgazada Orman Gönüllüleri Platformu,  Burhaniye Çevre Platformu, Bursa Su Kolektifi, Çandarlı Halk Meclisi,  Çaycuma Çevre Gönüllüleri, Dağ Taş Aş Bizim Platformu, Dalyan Turizm Kültür Ve Çevre Koruma Derneği, Datça Çevre ve Turizm Derneği, Datça Dağcılık ve Doğa Sporları Spor Kulubü, Datça Demokrasi Platformu, Datça Kadın Platformu, Datça Mor Pedal, Datça Özbel ve Çevre Siteleri Koruma Geliştirme ve Kültür Derneği, DEM Parti Balıkesir Ekoloji Komisyonu, DEM Parti Datça İlçe Örgütü, DEM Parti Dikili İlçe Örgütü, DEM Parti Ekoloji, Tarım ve Hayvan Hakları Komisyonu, Deniz Yıldızı Kadın Dayanışma Derneği, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi, Dikili Cumhuriyet Mahallesi Halk Meclisi, Dikili Emek ve Demokrasi Platformu, Dikili Halk Meclisi, Dikili Kadın Platformu, Dikili Kültür ve Çevre Platformu, DİSK Dev Yapı İş Sendikası Muğla Şubesi, DİSK Emekli Sen Dikili Şubesi, Diyarbakır Tabip Odası, Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri, Doğu Akdeniz Çevre Platformu, Dünya Mirası Adalar, Ege Çevre ve Kültür Platformu, Eğitim Sen Dikili Temsilciliği, Ekoloji Birliği,  Emek Partisi Balıkesir İl Örgütü, Emek Partisi Datça İlçe Örgütü, Emek Partisi Dikili İlçe Örgütü, Emek Partisi İzmir İl Örgütü, Emek Partisi Narlıdere İlçe Örgütü, Eskişehir Çevre Derneği, Fenerbahçe Kalamış Dayanışması, Fethiye Ekoloji Yaşam Derneği, Fethiye Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği, Fethiye Kent Konseyi, Fethiye Kıyılar Halkındır İnisiyatifi, Foça Tarih ve Doğa Talanına Hayır Platformu,  Gazipaşa Hepimizin Platformu, Güllük Körfezi Koruma Platformu, Gümüşlük Forum,  Güzelbahçe Kültür Çevre ve Güzelleştirme Derneği, Güzelçamlı Dağçileği Yürüyüş Grubu, Hakkımı Ver Gönüllüleri, Hayvanlara Özgürlük, Hayvanlara Özgürlük Cephesi, Her Nefes İçin Özgürlük, İç Anadolu Çevre Platformu, İDA Dayanışma Derneği, İkizköy Çevre Komitesi, İklim Adaleti Koalisyonu, İnlice Köyü Kalkındırma Geliştirme Doğal Çevreyi Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği,  İzmit Yerel Gündem 21 Çevre Geliştirme Proje Üretim Uygulama ve İşletme Kooperatifi, İznik Çevre ve Yaşam Platformu, Kadıköy Kent Dayanışması, Karıncalar Karadeniz Dayanışması, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Kazdağları Ekoloji Platformu, Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı, Koşuyolu Mahalle Yaşam Derneği, Kuzey Ormanları Savunması, Marta Koyu Dayanışması, Mezopotamya Ekoloji Hareketi, Muğla Çevre Platformu Datça Meclisi, Muğla Su İnisiyatifi, Niğde Çevre Eğitim Kültür Derneği, Nusratlı Köyü Kültür Turizm ve Dayanışma Derneği, Özgür Kıyılar Bodrum İnisiyatifi, Polen Ekoloji Kolektifi 92. Sarıyer Kent Dayanışması, Sol Parti Dikili İlçe Örgütü, Sol Parti İstanbul Kent ve Ekoloji Çalışma Grubu, Sol Parti Milas İlçe Örgütü, Şezlongsuz Datça İnisiyatifi, Tema Vakfı Güzelçamlı Temsilciliği, TİP Dikili İlçe Örgütü, Toplum Kent ve Çevre İçin Haydarpaşa Dayanışması, Tüm Emeklililer Sendikası Dikili Şubesi, Türkiye Çevre Platformu, Türkiye İşçi Partisi, Türkiye İşçi Partisi Güzelbahçe İlçe Örgütü, Türkiye Tabiatın Koruma Derneği Ayvalık Temsilciliği, Validebağ Direnişi, Validebağ Savunması, Van Tarihi Eserleri Koruma, Araştırma ve Geliştirme Derneği, Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi, Yaşatacağız Platformu, Yeşil Sol Parti Muğla İl Örgütü, Yurttaş Girişimi.
Türkiye’de şezlong-şemsiye ve büfe rantına indirgenen kıyı kullanımına ve kıyı işgallerine karşı ülke genelinden 111 kuruluş ortak bildiri yayımladı. Antalya Lara sahilinin 30 yıllığına kiralanması kararına da değinilen bildiride, ‘Kıyılar hepimizin, kiralayamazsın!’ denildi…

Yusuf Yavuz

Türkiye’deki kıyı yağmasına karşı ülke genelinden 111 sivil toplum örgütü ve çevre platformu ortak bir bildiri yayımladı. ‘Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı’ (KIYIDA) olarak ortak bildiriye imza koyan 111 kuruluş, kıyılardaki hukuksuz kiralama ve işgallere dikkat çekerek, “Kiralayamazsın; çünkü kıyı kiralamaları hukuksuzdur. Türkiye’nin deniz, göl, akarsu varlığının ayrılmaz parçası olan kıyıların ne ölçüde metalaştırıldığını, rantın ve sermayenin hem merkezi iktidar hem de yerel yönetimler aracılığıyla kıyıların gasp edildiğini açık biçimde gösteriyor. KIYIDA olarak tüm ekoloji örgütlerini, demokratik kitle örgütlerini ve yaşam savunucularını dayanışmaya davet ediyoruz. Kıyılar için daha geç olmadan, hep birlikte sesimizi birleştirelim ve yükseltelim: Kıyılar hepimizin, kiralayamazsın! Hepimiz kıyıdayız” açıklamasında bulundu.

OKYANUS ON YILINDA KIYI TAHRİBATINDA ARTIŞ VAR

Türkiye’deki kıyı alanlarındaki işgaller ve kontrolsüz yapılaşma, kıyılardaki arazi parçalanması ve habitat kaybını da artırıyor. Tüm dünyada deniz ve kıyıların korunması için 2021-2030 yılları arası BM tarafından ‘Okyanus On Yılı’ ilan edilmişti. Okyanuslar, denizler ve iç sular, gezegenin geleceği ve insanlık için yaşamsal önemde olmasının yanında, adına ‘Mavi Ekonomi’ denilen milyarlarca dolarlık bir pazarı da destekliyor. Okyanuslar ve bağlantılı olan denizler önemli birer karbon yutağı olarak yaşama hizmet ediyor. Ayrıca tüm dünyada ucuz ve sağlıklı beslenmenin koşullarını da sağlıyor. Ancak son yıllarda geleneksel balıkçılığın giderek yok olması ve kıyıların daha çok rekreasyon amaçlı kullanımının artması deniz ve kıyılara yönelik bakışı da değiştirdi.

(Antalya Kemerağzı sahilinde oteller tarafından işgal edilen kıyı alanları)

KIYILARI ŞENZLONG-ŞEMSİYE-BÜFE RANTINA KURBAN EDİYORUZ

Kıyı kumsallarının tarla gibi sürüldüğü, kumul ekosistemlerinin bilinçsizce yok edildiği bu süreçte büyük ölçekte kıyıları kütlesel beton yığınlarıyla kaplayan oteller ve ikinci konutlar, genel ve yaygın olarak da şezlong, şemsiye, restoran, kafe ve büfe rantı, ülke genelindeki kıyıların görünümünü önemli ölçüde değiştirdi.

BİR YARIMADA ÜLKESİ OLAN TÜRKİYE’DE KIYILAR KORUNAMIYOR

Üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye’nin adalar hariç 8592 kilometrelik kıyı uzunluğu bulunuyor. Kıyılarımızdaki ÖÇK, doğal sit vb. korunan alanların toplamı ise 2022 yılı verilerine göre 3216 kilometre. Korunan alan vasıflı kıyılarda yapılaşma dahil rekreasyon faaliyetlerine izin verildiği de düşünüldüğünde kıyı koruma konusunda çok daha sıkı önlemlerin alınması gerekliliği ortaya çıkıyor.

(Antalya’da Phaselis antik kentindeki plaj işletmesi projesine karşı Bostanlık Koyunda yapılan eylemden. Nisan-2023)

MAVİ BADANACILIK EN ÇOK KIYI EKOSİSTEMİNİ BOZUYOR

Ancak koruma çabaları yetersiz kalırken kıyılardaki kiralama, tahsis ya da işgaller nedeniyle artan kullanım baskısı ekosistem ve habitat kaybını da körüklüyor. Ekolojik bir işlevi olmayan, daha çok ‘turistik imaj’ açısından öne çıkarılan ’Mavi Bayrak’ uygulaması ise kıyılardaki kullanım baskısını azaltmaktan çok kıyı turizminin desteklenmesine hizmet eden ekolojik etiketlerden biri olarak görülüyor. Kıyısı olan kentlerdeki yerel yönetimlerin de bu uygulamaları teşvik etmesi, mavi bayrağa sahip olan ancak ekolojik olarak çölleştirilmiş rekreatif kıyı alanlarının yaratılmasına neden oluyor. Yoğun kulanım baskısından dolayı tıpkı ‘yeşil’ badanacılıkta olduğu gibi mavi badanacılık da en çok kullandığı alana zarar verir hale getiriliyor.

‘HAVLU HAREKETİ’ KIYILARIN TİCARİLEŞMESİNE YÖNELİK BİR İSYANDI

Dünyada kıyı turizminin yoğun olduğu İtalya, Yunanistan ve İspanya gibi ülkelerde turizm baskısının yarattığı tahribata karşı son yıllarda kamuoyunun sesi daha çok yükseliyor. Geçtiğimiz yaz Yunanistan’daki havlu hareketi, kıyıların şezlonglardan arındırılmasına yönelik kitlesel eylemleri de tetikledi. Türkiye’de ise Datça ve Fethiye gibi turizm bölgelerinde benzer eylemler yapıldı. Ancak kıyı yağması bakımından öne çıkan illerin başında gelen Antalya’da Gazipaşa, Kaş ve Manavgat gibi ilçeler dışında yerel kamuoyunda yeterli itirazların gelmemesi dikkat çekiciydi.

111 KURULUŞTAN ORTAK BİLDİRİ: KIYILAR HEPİMİZİN, KİRALAYAMAZSIN

Türkiye’deki kıyı yağmasına karşı bilinç oluşturmak ve ortak mücadele etmek amacıyla oluşturulan ‘Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı’ (KIYIDA), hazırladığı ortak bildiriyle konuya dikkat çeken açıklamalarda bulundu. “Kıyılar Hepimizin: Kiralayamazsın!” ifadeleriyle başlayan bildiriye ülke genelinde toplam 111 sivil toplum örgütü, meslek odası, sendika ve çevre platformu imza koydu.

‘KIYI KİRALAMALARI ANAYASAYA GÖRE SUÇTUR’

Kıyıların Anayasaya aykırı şekilde kiralanarak özel ticari alanlar yaratılmasının suç olduğu vurgusu yapılan bildiride şu görüşlere yer veriliyor: “Kiralayamazsın; çünkü kıyı kiralamaları hukuksuzdur. Anayasa’nın 43. Maddesine bakalım: ‘Kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir.’ Anayasa diyor ki, kıyıların değerlendirilmesinde öncelikle kamu yararı aranır. Peki, kamu kim, biz, hepimiziz değil mi? Peki kıyılar kiralandığında ‘öncelikle yararlanan’ kim olur, kiralayan, yani şirketler, yani sermaye değil mi? Dolayısıyla her türlü kıyı kiralamaları, anayasaya göre suçtur, kiralayamazsın!

‘KIYI KANUNUNA GÖRE DE KİRALAYAMAZSIN’

Devam edelim. 3621 sayılı Kıyı Kanunu 5. Maddesi anayasayla uyumlu biçimde kıyıları güvence altına alıyor: ‘Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest yararlanmasına açıktır. Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir.’ Anayasa’daki hüküm, Kıyı Kanunu’nda detaylandırılarak kıyıların herkesin eşit ve serbest yararlanmasına açık olduğu şeklinde ifade ediliyor. Peki, kıyılar kiralandığında, yani özel mülkleştirildiğinde, özetle kıyılara erişim ücretli hale getirildiğinde, eşitlik sağlanabiliyor ve kıyılara ulaşım serbestiyeti mümkün olabiliyor mu, hayır! 6. Maddede, ‘kıyılarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz. Kıyılarda, kıyıyı değiştirecek boyutta kazı yapılamaz, kum, çakıl vesaire alınamaz veya çekilemez.’ deniliyor. Peki, kıyılar kiralandığında, tüm bu uygulamalar yapılıyor mu, evet. O zaman, tüm bu hukuksuzluklara karşı söylemek gerekiyor ki; Kıyı Kanunu’na göre de kiralayamazsın!”

GÜNEY EGE KIYILARI 10 YILDIR MUÇEV’E KİRALANIYOR

Anayasa ve Kıyı Kanunu’nun sadece bahsedilen ilgili maddelerinin dışında, kıyıların özel mülk konusu yapılamayacağının da ortada olduğuna dikkat çekilen bildiride, “O nedenle, başta kıyı hareketleri olmak üzere, ekolojistler, yaşam savunucuları, demokratik güçler olarak diyoruz ki: Kıyılardaki tüm kiralamalar hukuksuzdur ve bu kiralama veya işgal uygulamalarında anayasa suçu işlenmektedir. Tüm hukuki güvenceye, kamusal haklarımıza ve doğal yaşamın gerekliliklerine rağmen, kıyılar ‘sözde’ kiralamalar ve hatta kiralamalar dahi olmadan nasıl işgal ediliyor, kıyı ekosistemi nasıl tahrip ediliyor, örneklerle inceleyelim. Özellikle Ege/ Güney Ege’de ilk akla, eski adıyla MUÇEV geliyor şüphesiz. 2014 yılında Muğla’da, Muğla Çevre Vakfı adıyla, vakıf görünümlü bir limited şirket olarak kurulan eski MUÇEV, önce anonim şirket olmuş ve yakın zamanda merkezini Ankara’ya taşıyarak, ismini de Kıyı Yönetim ve Çevre Koruma A.Ş. olarak değiştirmiştir. Yoğunluklu olarak Muğla’da ‘faaliyet’ gösteren şirket, ‘kamu adına’ hareket ediyor gibi görünerek, kıyıları özel işletmelere kiralamaktadır” denildi.

‘KIYILAR HALKINDIR’ DENİLEREK AÇILAN 100 PLAJ MUÇEV’E VERİLDİ

MUÇEV’in yalnızca kıyıların işgal edilerek özel mülke konu edilmesiyle ilgili değil, aynı zamanda pek çok yat limanı ve mevcut limanların genişlemesi projelerinde de öne çıktığına değinilen bildiride, “Şirket, açıkça kamunun olan alanları, kendisini devlet yerine koyarak sözde tahsis yetkisiyle ya alt kiracılara kiralamakta ya da doğrudan kendisi inşası faaliyette ya da işletmecilik faaliyetlerinde bulunmaktadır. Yaz aylarında, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından tanıtımı yapılan ‘Kıyılar Halkındır’ projesi kapsamında, süreç içinde 100 halk plajı açılarak, bu plajların (eski) MUÇEV tarafından işletileceğinin açıklanmış olması, Kıyı Yönetim ve Çevre Koruma A.Ş.’nin kıyılar için büyük bir tehlike yaratmaya devam edeceğinin göstergesidir” ifadelerine yer verildi.

YEREL YÖNETİMLERİN KIYI KULLANIMI VE ANTALYA LARA İHALESİ

Kıyı kiralamalarının yalnızca MUÇEV ile sınırlı olmadığına vurgu yapılan bildiride, birçok yerde kıyıların tahsisini alan belediyelerin kıyılarda kurduğu tesislerin belediye şirketleri aracılığı ile işletilmesinin kıyılara serbest ve ücretsiz erişimi engellediği, kıyı ekosistemlerinin tahrip edildiği vurgulanarak şöyle denildi: “Örneğin Ayvalık’ta, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi tarafından, Sarımsaklı Sahili’nde ‘rekreasyon projesi’ adıyla kıyının doğal yapısı bozulmuştur, proje tamamlandığında işletmelere kiraya verilecek olması itibariyle de işgal edilmiş olacaktır. Yine İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından, Büyükada’da yakın zamanda işletmeye açılan tesiste Adalıların dahi ücretsiz giremediği bir kıyı işgali başlatılmıştır. Bir başka örnek ise Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin, Lara sahilindeki hazineye ait, yani hepimizin olan parsellerin 30 yıllığına, ‘yap işlet devret’ modeliyle özel şirkete devrini onaylaması. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün ancak açıkça görülüyor ki, konu kamusal alanlar olan kıyılar olduğunda, merkezi iktidar da, muhalif yerel yönetimler de rant ilişkilerinden payını alıyor ve kıyıların işgalini ve ekolojik yıkımını destekliyorlar.

Antalya Lara sahili Büyükşehir Belediyesi tarafından 30 yıllığına Yap-İşlet Devret modeli ile özel şirketlere kiralanmak isteniyor.

BODRUM, ÇEŞME, DİKİLİ VE AYVALIK KIYILARI İŞGAL ALTINDA

Kıyılar bugün Türkiye’de, pek çok doğal yaşam alanında olduğu gibi, öyle büyük bir meta değer olarak kapitalist ilişkilerin çemberinden kalıyor ki, kiralama yöntemleri bunlarla da bitmiyor. Pek çok kıyıdaki imar planlarında; ‘Turizm tesis alanı’ nitelenen ve turistik tesis olarak başvurulan ancak konut olarak pazarlanan projelerle, Bodrum’dan Çeşme’ye, Dikili ve Ayvalık, Altınova’ya kadar bu kıyılardaki işgaller hızla sürdürülüyor. Tüm bu örnekle ki maalesef bunlarla sınırlı da değil, Türkiye’nin deniz, göl, akarsu varlığının ayrılmaz parçası olan kıyıların ne ölçüde metalaştırıldığını, rantın ve sermayenin hem merkezi iktidar hem de yerel yönetimler aracılığıyla kıyıların gasp edildiğini açık biçimde gösteriyor.

‘KIYILAR HEPİMİZİN, KİRALAYAMAZSIN!’

Açıkladığımız gerekçelerle, tamamen hukuksuz olan bu kiralamalara, bir de kiralamalar dahi olmadan gerçekleşen fiili işgaller eklendiğinde, kıyılardaki işgal ve ekolojik yıkımın korkunç boyutlara ulaştığını görüyoruz. Bizler önce ayrı ayrı yerellerde verdiğimiz kıyı mücadelelerimizi, bir araya gelip Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı’nı kurarak güçlendirdik. Şimdi ise, KIYIDA olarak tüm ekoloji örgütlerini, demokratik kitle örgütlerini ve yaşam savunucularını dayanışmaya davet ediyoruz. Kıyılar için daha geç olmadan, hep birlikte sesimizi birleştirelim ve yükseltelim: Kıyılar hepimizin, kiralayamazsın! Hepimiz KIYIDA’yız!”

Antalya Lara sahili Büyükşehir Belediyesi tarafından 30 yıllığına Yap-İşlet Devret modeli ile özel şirketlere kiralanmak isteniyor.

Ortak bildiriye imza koyan Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı imzacıları şöyle sıralanıyor:

2017 Bodrum Yurttaş İnisiyatifi, Acıbadem Sakinleri Dayanışması, Adalar Sivil İnisiyatifi, Adaların Atları Platformu, Altınova Koruma Girişimi, Antakya Çevre Koruma Derneği, Aquae Saravenas Kırşehir Çevre Ekoloji Eğitim ve Araştırma Derneği,  Ayvalık Demokrasi Platformu, Ayvalık Kadın İnisiyatifi, Ayvalık Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Girişimi,  Ayvalık Tabiat Derneği, Ayvalık Tabiat Platformu, Bodrum Yarımadası Kültür ve Çevresini Koruma Derneği, Bur-Hak Çalışma Merkezi, Burgazada Mahalle Meclisi, Burgazada Orman Gönüllüleri Platformu,  Burhaniye Çevre Platformu, Bursa Su Kolektifi, Çandarlı Halk Meclisi,  Çaycuma Çevre Gönüllüleri, Dağ Taş Aş Bizim Platformu, Dalyan Turizm Kültür Ve Çevre Koruma Derneği, Datça Çevre ve Turizm Derneği, Datça Dağcılık ve Doğa Sporları Spor Kulubü, Datça Demokrasi Platformu, Datça Kadın Platformu, Datça Mor Pedal, Datça Özbel ve Çevre Siteleri Koruma Geliştirme ve Kültür Derneği, DEM Parti Balıkesir Ekoloji Komisyonu, DEM Parti Datça İlçe Örgütü, DEM Parti Dikili İlçe Örgütü, DEM Parti Ekoloji, Tarım ve Hayvan Hakları Komisyonu, Deniz Yıldızı Kadın Dayanışma Derneği, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi, Dikili Cumhuriyet Mahallesi Halk Meclisi, Dikili Emek ve Demokrasi Platformu, Dikili Halk Meclisi, Dikili Kadın Platformu, Dikili Kültür ve Çevre Platformu, DİSK Dev Yapı İş Sendikası Muğla Şubesi, DİSK Emekli Sen Dikili Şubesi, Diyarbakır Tabip Odası, Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri, Doğu Akdeniz Çevre Platformu, Dünya Mirası Adalar, Ege Çevre ve Kültür Platformu, Eğitim Sen Dikili Temsilciliği, Ekoloji Birliği,  Emek Partisi Balıkesir İl Örgütü, Emek Partisi Datça İlçe Örgütü, Emek Partisi Dikili İlçe Örgütü, Emek Partisi İzmir İl Örgütü, Emek Partisi Narlıdere İlçe Örgütü, Eskişehir Çevre Derneği, Fenerbahçe Kalamış Dayanışması, Fethiye Ekoloji Yaşam Derneği, Fethiye Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği, Fethiye Kent Konseyi, Fethiye Kıyılar Halkındır İnisiyatifi, Foça Tarih ve Doğa Talanına Hayır Platformu,  Gazipaşa Hepimizin Platformu, Güllük Körfezi Koruma Platformu, Gümüşlük Forum,  Güzelbahçe Kültür Çevre ve Güzelleştirme Derneği, Güzelçamlı Dağçileği Yürüyüş Grubu, Hakkımı Ver Gönüllüleri, Hayvanlara Özgürlük, Hayvanlara Özgürlük Cephesi, Her Nefes İçin Özgürlük, İç Anadolu Çevre Platformu, İDA Dayanışma Derneği, İkizköy Çevre Komitesi, İklim Adaleti Koalisyonu, İnlice Köyü Kalkındırma Geliştirme Doğal Çevreyi Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği,  İzmit Yerel Gündem 21 Çevre Geliştirme Proje Üretim Uygulama ve İşletme Kooperatifi, İznik Çevre ve Yaşam Platformu, Kadıköy Kent Dayanışması, Karıncalar Karadeniz Dayanışması, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Kazdağları Ekoloji Platformu, Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı, Koşuyolu Mahalle Yaşam Derneği, Kuzey Ormanları Savunması, Marta Koyu Dayanışması, Mezopotamya Ekoloji Hareketi, Muğla Çevre Platformu Datça Meclisi, Muğla Su İnisiyatifi, Niğde Çevre Eğitim Kültür Derneği, Nusratlı Köyü Kültür Turizm ve Dayanışma Derneği, Özgür Kıyılar Bodrum İnisiyatifi, Polen Ekoloji Kolektifi 92. Sarıyer Kent Dayanışması, Sol Parti Dikili İlçe Örgütü, Sol Parti İstanbul Kent ve Ekoloji Çalışma Grubu, Sol Parti Milas İlçe Örgütü, Şezlongsuz Datça İnisiyatifi, Tema Vakfı Güzelçamlı Temsilciliği, TİP Dikili İlçe Örgütü, Toplum Kent ve Çevre İçin Haydarpaşa Dayanışması, Tüm Emeklililer Sendikası Dikili Şubesi, Türkiye Çevre Platformu, Türkiye İşçi Partisi, Türkiye İşçi Partisi Güzelbahçe İlçe Örgütü, Türkiye Tabiatın Koruma Derneği Ayvalık Temsilciliği, Validebağ Direnişi, Validebağ Savunması, Van Tarihi Eserleri Koruma, Araştırma ve Geliştirme Derneği, Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi, Yaşatacağız Platformu, Yeşil Sol Parti Muğla İl Örgütü, Yurttaş Girişimi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.