Özne Devletten Nesne Topluma: Totaliter Sistemlerde "Yurttaş" Algısı

ÖZEL HABER 18.12.2025 - 15:38, Güncelleme: 18.12.2025 - 15:38 10715 kez okundu.
 

Özne Devletten Nesne Topluma: Totaliter Sistemlerde "Yurttaş" Algısı

Prof. Dr. Halil Çivi bu makalesiyle, hukukun üstünlüğünün ikame edildiği güvenlikçi rejimlerde yurttaşların 'sadık', 'şüpheli' ve 'hain' etiketleriyle nasıl ayrıştırıldığını ve bu çarpık ilişkinin demokratik idealden sapmalarını temel hatlarıyla ortaya koymaktadır."

Modern siyaset biliminin en temel tartışma alanlarından biri, devletin mi toplum için yoksa toplumun mu devlet için var olduğu sorusudur. Demokratik rejimlerin aksine; otoriter ve totaliter yapılar, bireyi özgür bir özne olmaktan çıkararak devlet aygıtının bekası için kurgulanmış bir nesneye dönüştürür. Bu rejimlerde yurttaşlık kavramı; evrensel haklar temelinde değil, siyasi iktidara duyulan sadakat düzeyine göre hiyerarşik bir sınıflandırmaya tabi tutulur.   OTORİTER, TOTALİTER REJİMLERDEKİ YURTTAŞLIK TÜRLERİ ÜZEŔİNE ÇOK KISA NOTLAR. Demokrasilere şaşı bakan ve hukukun üstünlüğüne inanılmayan otoriter ve totaliter siyasi rejimlerde  devlet ve toplum( millet) ilişkileri şöyle özetlenebilir: 1- Devlet ve devlet yöneticileri toplumdan, halktan, yurttaşlardan daha üst bir şekilde konumlandırılır. Hatta kutsallaştırılır. Devlet ve siyasi yöneticiler özne, toplum ya da halk ise nesne olur. Bireylerin, halkın görevi devlete ve siyasi yöneticilere itaat ve hizmet etmekten ibarettir. Bu düzen bozulamaz. Güvenlikçi bakış esastır. Devletin güvenliği, siyasi iktidarların varlığı ve devamlılığı için kalkan yapılır. 2- Bu öğretiyi, güvenlikçi bakışı, itirazsız ve itaatçi tutumu ile samimi olarak sadakatle benimseyip teslim olanlar üst makamlarca daima  kollanır, korunur. Bunlara sadık yurttaş denilir. Devletin tüm kapıları ve olanakları  sadık yurttaşlara açık olur. 3- Bu öğretiyi, merkeziyetçi ve güvenlikçi bakışı yetersiz bulan  eleştiren ve sorgulayanlar ise fişlenir ve izlenirler. Bunlara şüpheli yurttaş(!) denir. Eleştirileri tespit edilenlerin kamusal işleri, kamu hizmetlerindeki  görev talepleri  zorlaştırılır ve kısıtlanır. 4- Kamudaki haksız, hukuksuz  ve adaletsiz kararlara karşı itiraz edip ses yükseltenler ise, kamusal düzeni bozmak bahanesiyle tutuklanır, yargılanır ve hapse atılır. Bunlar ise Kötü' hain yurttaş(!) etiketiyle etiketlenir.  Son söz: Halbuki çağdaş toplumların siyasi rejimleri ise evrensel insan haklarına, din ve vicdan özgürlüğüne, hukukun üstünlüğüne ve yargı bağımsızlığına dayalı demokratik ve laik siyasi rejimlerdir. Gerçek demokrasilerdeki, siyasi iktidarlar özne değil nesnedir. Aslolan millettir, toplumdur. Devleti toplum kurar. Toplumsuz, milletsiz devlet olmaz. Siyasi iktidarlar da toplumlar içindir. Şeyh Edebali'nin dediği gibi" milleti yaşat ki devlet yaşasın." Ya da Haz. ALİ' ye mal edilen bir görüşle " Devletin dini adalettir."  
Prof. Dr. Halil Çivi bu makalesiyle, hukukun üstünlüğünün ikame edildiği güvenlikçi rejimlerde yurttaşların 'sadık', 'şüpheli' ve 'hain' etiketleriyle nasıl ayrıştırıldığını ve bu çarpık ilişkinin demokratik idealden sapmalarını temel hatlarıyla ortaya koymaktadır."

Modern siyaset biliminin en temel tartışma alanlarından biri, devletin mi toplum için yoksa toplumun mu devlet için var olduğu sorusudur. Demokratik rejimlerin aksine; otoriter ve totaliter yapılar, bireyi özgür bir özne olmaktan çıkararak devlet aygıtının bekası için kurgulanmış bir nesneye dönüştürür. Bu rejimlerde yurttaşlık kavramı; evrensel haklar temelinde değil, siyasi iktidara duyulan sadakat düzeyine göre hiyerarşik bir sınıflandırmaya tabi tutulur.
 



OTORİTER, TOTALİTER REJİMLERDEKİ YURTTAŞLIK TÜRLERİ ÜZEŔİNE ÇOK KISA NOTLAR.

Demokrasilere şaşı bakan ve hukukun üstünlüğüne inanılmayan otoriter ve totaliter siyasi rejimlerde  devlet ve toplum( millet) ilişkileri şöyle özetlenebilir:

1- Devlet ve devlet yöneticileri toplumdan, halktan, yurttaşlardan daha üst bir şekilde konumlandırılır. Hatta kutsallaştırılır. Devlet ve siyasi yöneticiler özne, toplum ya da halk ise nesne olur. Bireylerin, halkın görevi devlete ve siyasi yöneticilere itaat ve hizmet etmekten ibarettir. Bu düzen bozulamaz. Güvenlikçi bakış esastır. Devletin güvenliği, siyasi iktidarların varlığı ve devamlılığı için kalkan yapılır.

2- Bu öğretiyi, güvenlikçi bakışı, itirazsız ve itaatçi tutumu ile samimi olarak sadakatle benimseyip teslim olanlar üst makamlarca daima  kollanır, korunur. Bunlara sadık yurttaş denilir. Devletin tüm kapıları ve olanakları  sadık yurttaşlara açık olur.

3- Bu öğretiyi, merkeziyetçi ve güvenlikçi bakışı yetersiz bulan  eleştiren ve sorgulayanlar ise fişlenir ve izlenirler. Bunlara şüpheli yurttaş(!) denir. Eleştirileri tespit edilenlerin kamusal işleri, kamu hizmetlerindeki  görev talepleri  zorlaştırılır ve kısıtlanır.

4- Kamudaki haksız, hukuksuz  ve adaletsiz kararlara karşı itiraz edip ses yükseltenler ise, kamusal düzeni bozmak bahanesiyle tutuklanır, yargılanır ve hapse atılır. Bunlar ise Kötü' hain yurttaş(!) etiketiyle etiketlenir. 

Son söz: Halbuki çağdaş toplumların siyasi rejimleri ise evrensel insan haklarına, din ve vicdan özgürlüğüne, hukukun üstünlüğüne ve yargı bağımsızlığına dayalı demokratik ve laik siyasi rejimlerdir. Gerçek demokrasilerdeki, siyasi iktidarlar özne değil nesnedir. Aslolan millettir, toplumdur. Devleti toplum kurar. Toplumsuz, milletsiz devlet olmaz. Siyasi iktidarlar da toplumlar içindir.

Şeyh Edebali'nin dediği gibi" milleti yaşat ki devlet yaşasın." Ya da Haz. ALİ' ye mal edilen bir görüşle " Devletin dini adalettir."

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.