Feminizmin Çok Yüzlü Arayışı: Sekiz Ana Akım, Sekiz Temel Eleştiri
Feminizmin Çok Yüzlü Arayışı: Sekiz Ana Akım, Sekiz Temel Eleştiri
Prof. Dr. Halil Çivi bu makalesinde , her bir akımın temelini ve onlara yöneltilen en kritik eleştirileri özetleyerek, kadın sorununa bütüncül bir bakış açısı arayışını ortaya koymaktadır.
Prof. Dr. Halil Çivi bu makalesinde , her bir akımın temelini ve onlara yöneltilen en kritik eleştirileri özetleyerek, kadın sorununa bütüncül bir bakış açısı arayışını ortaya koymaktadır.
Günümüzde küresel ölçekte devam eden sosyal cinsiyet eşitsizliği, ekonomik, hukuki ve kültürel alanlardaki sorunlarla birlikte, Türkiye'deki kadın cinayetleri gibi trajik sonuçlarla da kendini göstermektedir. Kadınların yaşam hakkını bile tehdit eden bu eşitsizlikler, dünya nüfusunun yarısını ilgilendiren ortak bir insanlık sorunu olarak kabul edilmelidir. Tarihten günümüze kadın aydınlar, bu sorunlara feminizm başlığı altında fikirler ve çözümler üretmiştir. Sanayi Devrimi ile filizlenen ve zamanla zenginleşip çeşitlenen bu hareket, Liberal, Radikal, Marksist, Kültürel, Postmodern, Siyahi, İslami ve Ekofeminizm gibi sekiz ana akım etrafında şekillenmiştir.
DÜNYADAKİ BAŞLICA FEMİNİST AKIMLAR VE BU AKIMLARA YÖNELTİLEN TEMEL ELEŞTİRİLER ÜZERİNE KISA NOTLAR.
Günümüzde bile, dünyanın her yerinde, kadın hakları ve sosyal cinsiyet eşitsizliği konusu yeterince çözülmüş değildir. Kadınlar ve erkekler arasındaki kültürel, sosyal, ekonomik, hukuki, siyasi, hatta dini eşitsizlikler, kadın kimliğine, kadın bedenine ve hatta kadınların yaşam hakkına olan çeşitli saldırılar, ülkeler ve toplumların gelişme düzeylerine göre, farklı yoğunluklarda da olsa devam ediyor. Hatta bazı toplumlarda kadınlar ve erkekler arasıdaki bu anlaşmazlık ve gerilimler kadın cinayetleri ile bile sonuçlanabiliyor. Örneĝin, Türkiye'de her yıl yüzlerce kadın cinayeti oluyor.
Bu açıdan , ülke ve dünya nüfusunun en az yarısını oluşturan kadınların bu eşitsizlik sorunlarını da tüm insanlık aleminin ortak sorunları olarak kabullenmek gerekir. Çünkü kadın sorunları sadece bu günün değil, gelecek nesillerin de sorunudur. Çocukları kadınlar doğuruyor, bakımlarını onlar yapiyor, dillerini onlar öğretiyor...
Acaba kadınlar, tarihten günümüze, evrensel ölçekte kendi sorunlarına nasıl sahip çıktılar ve ne tür fikirler ve çözümler üretebildiler. Evrensel ölçekte, kadın aydınlar tarafından kadın sorunlarına üretilen bu çözümler genel tanımla FEMİNİZM olarak adlandırıldı.
A- Feminizm Nedir?
Feminizm; kadınların sosyal, ekonomik, hukuki, siyasi, yönetsel ve kültürel... alanlarda erkeklerle eşit haklara sahip olması gerektiğini savunan düşünce, hareket ve yaklaşımların ortak adıdır.
Sanayi toplumunun varlığı ile filizlenen ve 19. Yüzyıl sonlarından itibaren örgütlü bir şekilde ortaya çıkan bu hareket; zaman içinde farklı koşullar ve ihtiyaçlara göre yeniden şekillendi ve çeşitlendi. Farklı söylem ve eylemlerle dünyanın gündemine oturdu. Her dönemde, kadınlar karşılaştıkları haksızlık ve eşitsizlik biçimlerini analiz ederek yeni çözüm yolları üretmeye çalıştılar. Bu yeni ve farklı çözüm yolları feminist akımları zenginleştirdi ve çeşitlendirdi. Her bir yeni düşünce farklı bir feminist akım olarak değerlendirildi.
B- Başlıca Feminist Akımlar ve Bu Akımlara Yöneltilen Temel Eleştiriler Nelerdır.
Şimdiye kadar ortaya çıkan feminist akımları ve bu akımlara yöneltilen temel eleştirileri sekiz farklı başlıkta toplamak olasıdır.
1- Liberal Feminizm Nedir?
* Liberal feminizm: Avrupa'da Sanayi Devrimi sonrası, kadının ücretli işlerde çalışmaya başlaması, kentleşme, aile ve toplum yaşamının kökten değişmesi ve modernleşmenin getirdiği yeni sosyal rollerin varlığı. Bireysel hak ve özgürlük anlayışında ve aile yaşamında ortaya çıkan değişmeler, ataerkil aile yaşamının çözülmeye başlaması, bu radikal değişmelere karşın kadınların karşılaştıkları mahrumiyetler çeşitli boyutları ile kadın sorunlarının gündeme gelmesine neden oldu. Kadınların, mülkiyet, meslek edinme, çalışma, ücret, eğitim, siyasi katılım, seçme ve seçilme hak ve talepleri oldu.
Kadınların kapitalist sistem içindek bu yeni hak ve özgürlük talepleri daha sonraki feminist akımların da ana çekirdeği ve dayanağını oluşturdu.
*Liberal feminizme yöneltilen temel eleştiriler kısaca şöyle özetlenebilir. Bu feminizm anlayışı eksiktir. Çünkü kadınlar için, bu sorunları doğuran kapitalist sisteme bir eleştiri getirmez. Tek isteği, mevcut sistemi meşru sayıp, erkeklerle eşit bir hak ve özgürlük talebinde bulunmaktır. Bu nedenle de yetersizdir. Kadınları kapitalist sistemin bir parçası ve taşıyıcısı yapar. Düzenle bütünleştirir.
2- Radikal- Köktenci Feminizm Nedir?
*Radikal femizm nasıl doğdu. 1960 ve 1970 li yıllarda, ABD de yükselen " SIVİL HAKLAR HAREKETİ" , savaş karşıtı protestolar ve cinsel özgürlük dalgası radikal feminizmin doğmasına ortam hazırladı. Radikal feminizm, köklü bir şekilde erkek egemen aile ve toplum yapısını eleştirdi. Kadınların cinsellik, aile ve evlilik kurumları yoluyla sömürüldüğünü ileri sürdü. Çocuk bakımı ve ev işlerinin kadının sırtına yüklenmesini eleştirildi.
* Radikal feminizme yapılan temel eleştiriler ise şunlardır. Ne kadınlar ve ne de erkekler homojen birer grup oluşturmazlar. Bütün erkekler kadınlara eşit ve kötü davranmazlar. Aralarında düşünce, eğitim, meslek, ahlak, inanç ve kültür farkları vardır. Ayrıca kadınlar ve erkekler arasındaki biyolojik beden ve cinsiyet farkları birbirinin rakibi, düşmanı değil, tamamlayıcısıdır. Kadının erkeĝe, erkeğin kadına ihtiyacı vardır. Ayrıca aile ve çocuk olmadan toplum var olamaz.
3- Sosyalist/ Marksist Feminizm Nedir?
* Sosyalist ya da Marksist feminizm anlayışı Karl Marks'ın birbirine karşıt ve çıkarları birbirine zıt sınıflar teorisine dayanır. Bu feministlere göre,işçileri sömüren kapitalist sınıf ile kadınları sömüren erkek egemen sınıf arasında bir benzerlik vardır. Nasıl ki; Kapitalistler işçleri çalıştırıp haklarını tam vermiyor onları sömürüyorlarsa, erkek egemen toplumda da bunun aynısını erkekler de kadınlara yapiyorlar. Her iki düzen de kadın sömürüsü üzerine kuruludur. Kadını, ucuz bir fabrika emekçisi olduğu için kapitalist patron, ücretsiz bir ev emekçisi olduğu için de egemen erkek sömürüyor.
* Marksist feminizme yöneltilen temel eleştiri şöyledir. Bu feministler ekonomik örgütlenme ve üretim ilişkilerini abartiyorlar. Ayrıca kadın erkek ilişkilerini mekanik olarak görüyorlar. Bu ilişkilerin, sosyolojik, psikolojik, kültürel, biyolojik ve insani taraflarını, yalnızlıktan kurtulmayı, sevgi ve aile boyutunu görmezden geliyorlar.
4- Kültürel Feminizm Nedir?
* Kültürel feminizm, 1980 li yılların başında, radikal feminizmin bir uzantısı olarak ortaya çıktı.
Bu feministlere göre, kadınların kültürlerinde doğal olarak mevcut olan empati, barışçılık, şefkat, sevgi ve benzeri insani kişisel değerler erkeklerden daha fazla ve üstündür. Bu nedenle de, kadınlar, erkeklerden daha değerli ve üstün bir sınıf oluştururlar. Onlara göre, kadın kimliği erkek kimliğinden daha değerlidir ve daha üstündür. Belki de buradan kadın üstünlüğüne dayalı anaerkil döneme bir özlem olduğu da sezinlenebilir.
* Kültürel femizme yöneltilen temel eleştiriler de şöyle özetlenebilir. Bu feminist akım kadınlarla erkekler arasında, kadınlar lehine biyolojik bir fark, deterministik yapı olduğunu iddia etmektedir. Kadınları ve erkekleri ayrı birer biyolojik sınıf olarak tanımlamaktadır. Kadınlar kendi aralarında,erkekler de kendi aralarında tüm davranıslarında homojen fakat bibirlerine karşıt sınıflar olarak görülmektedir.
Halbuki erkeklerle kadınlar birbirlerine benzemez birbirlene zıt iki ayrı "sürü" değildir. Son tahlilde, çıkarları müşterektir birbirlerine ihtiyaçları vardır ve birbirlerini tamamlarlar.
5- Postmodern/ Yapısalcı Feminizm Nedir?
* Pastmodern ya da yapısalcı feminizmin kültürel feminizme bir tepki olarak filizlendiği söylenebilir.
Bu yaklaşıma göre kadın kimliği, standart ve homojen bir kimlikle inşa edilemez. Dünyanın her yerinde ve her toplumunda kadın nüfusu çok katmanlıdır. Köylüsü, kasabalısı, kentlisi, zengini, fakiri, eğitimlisi, cahili, evlisi, bekârı, genci, yaşlısı...birbirlerinden farklı düşünceler, duygular ve ihtiyaçlar içindedir. Bu nedenle de her mikro kadın gurubunun sorunları diğerlerinden farklılık gösterir.
* Eleştirisine gelince, postmodern feminizm, kadınların sosyal cinsiyet eşitsizliklerine bir çözüm getirmez. Bu eşitsiliklerin nasıl giderileceğini söylemez. Ayrıca kadınları aşırı gruplandırıp ayrıştırdığı için de, onlar arasındaki dayanışma bağlarını zayıflatır.
Makro sosyolojik bakış yerine mikro sosyolojik bakışla bütünü parçalara ayırır, fakat sonrası için bir şey önermez. Zaten pastmodernizmin doğası da böyledir
6- Siyahi ya da Kesitsel Femizm.
* Siyahi feminizm akımının doğuş yeri Amerika Birleşik Devleleri olmuştur. Çünkü, tarihsel koşullar içinde, Kara Afrika'nın insan gücünün koleleştirilip sömürülmesine bağlı olarak ABD' de hatırırı sayılır bir siyahi kadın nüfus ortaya çıkmıştır. Bu siyahi kadınların sorunu katmerlidir. Kadın olmalarına ek olarak bir de siyah derili olmak gibi bir dışlanma durumları sözkonusudur. Çünkü siyahi kadınlar sadece kadın oldukları için değil, ek olarak siyah tenli oldukları için de sosyal cinsiyet ayrımcılığına uğramışlardır. Siyahi feminizm, siyahi kadınların haklarını korumaya yönelik bir feminist akım olmuştur.
* Bu feminizm akımına yöneltilen eleştiri şöyledir.
Siyahi feminizm kesitseldir. Kadın kimliğini bir bütün olarak ele almaz. Sadece siyahi kadınların sorunları ile ilgilenir. Böylece kadınların topyekun mücadelesini bölmüş ve zayıflatmış olur.
7- İslami Feminizm Nedir?
* İslami feministler, İslam dininde, öz olarak, kadın erkek eşitliği olduğuna inanırlar . Ancak İslamın kutsal kitabı olan Kur'an'ın ve Haz. Muhammed'e ait olan hadislerin (sözlerin), hepsi erkek olan erkek egemen bir bakış açısına sahip din yorumcuları ve din hukukçuları tarafından, kadınlar aleyhine, kadınları ikinci plana atacak şekilde yorumlandığına inanırlar. Onlara göre, eğer İslamın temel kaynakları İslamın eşitlik özüne uygun olarak yeniden okunur, yorumlanır ve bu eşitlik sağlanırsa kadın ve erkek arasındaki sosyal cinsiyet ayrımcılığının yok olabileceğini iddia ederler.
* İslami feminist akımın eleştirisine gelince. Din gibi kutsal ve ilahi metinlerin, bir feminist dünyevi ideoloji için yeniden okunması, islam bilinci ve kültürüne uygun olarak kabul görmemiştir.1400 yılı aşkın tarihsel bir geçmişe, yaşam deneyimine ve milyonlara yoruma sahip İslam kültürünü ve külliyatını yepyeni bir kimliğe kavuşturmak o kadar kolay olmasa gerek.
8- Ekofeminizm Nedir?
* Ekofeminizm nedir? 20. Yüyılın sonlarına doğru, başta Batı ülkeleri olmak üzere, bütün toplumlarda, kadın sorunlarına ek olarak, doğa ve çevre sornlarına da ilgi artmıştır. Bu nedenle de, kadın hakları ve feminist düşüceler iç içe girmiştir. Bu feminist akıma göre, doğa ile kadınlar arasında birbirlerini besleyen ve birbirlerini tamamlayan simbiyotik bir ilişki vardır. Erkek egemen bencil düzen doğayı ve çevreyi nasıl tahrip diyorsa aynı şekilde kadınları da öyle sömürüyor .
* Ekofeminizme yöneltilen en önemli eleştiri de şudur. Bu düşünce akımının temelini oluşturan simbiyotik doğa ve kadın ilişkisi çok abartılı hatta hatalıdır. Ayrıca doğayı daha büyük oranda tahribe dayanan büyük teknolojik gelişmeler hesaba katılmamıştır. Yüksek teknoloji, sermaye tarafından doğanın daha aşırı sömürülmesi ve tahrip edilmesine yaramaktadır.
S O N U Ç O L A R AK N E S Ö Y L E N E B İ L İ R
Anadan doğma gözleri görmeyen yedi köre, bir kere dokunup fili tanımlamalarını istemişler. Kimi kuyruğuna, kimi kulağına, kimi karnına, kimi dişine, kimi bacağına ...dokunmuş. fakat hiç biri fili tam olaraj tanımlayamamıştır. Belki de yukarıda anlatılan feminist akımlardan her biri, üzerinde durdukları konuya göre doğru şeyler söylüyorlar. Fakak hiç birisi olayın tamanını bütün halinde görüp çözümleyemiyor. Söylenelerin hepsinde bir doğruluk payı var, fakat eksik...bütüncül değil.
O zaman yapılacak şey; evrensel insan haklarına bağlı kalarak; dil, din, ırk, renk, statü ve cinsiyet ayrımcılığını kabul etmeyen, her bireyi eşit, hak, ve özgürlüge sahip bireyler olarak kabul eden; ayrıca yine herkese pozitif ve negatif yönüyleriyle eşit din ve vicdan özgürlüğü sunan, hukukun üstünlüğüne dayalı adil, özgür ve demokratik bir rejim içinde yaşayabilmektir. Böyle bir siyasi, hukuki bir düzen kurabilmek için çaba göstermektir.