İran Meclisi Hürmüz Boğazının Kapatılmasına Onay Verdi!

ÖZEL HABER 22.06.2025 - 19:44, Güncelleme: 22.06.2025 - 19:44 337 kez okundu.
 

İran Meclisi Hürmüz Boğazının Kapatılmasına Onay Verdi!

Peki Hürmüz Boğazının kapatılmasının bölgede ve dünyada sonuçları nelerdir? Türkiye bu durumdan nasıl etkilenir.

İbrahim Bilgin Hürmüz Boğazı, küresel enerji güvenliği açısından stratejik öneme sahip en kritik deniz yollarından biridir. Günde yaklaşık 17 ila 20 milyon varil petrolün geçtiği bu boğaz, dünya petrol ticaretinin %20’sinden fazlasını oluşturur. Aynı zamanda Katar’dan çıkan sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) sevkiyatlarının da büyük bir kısmı bu güzergâhtan taşınmaktadır. Dolayısıyla, Hürmüz Boğazı’nın olası bir çatışma veya siyasi kriz sonucu kapatılması, ciddi ekonomik, politik ve güvenlik sonuçları doğurabilir. Hürmüz Boğazı’nın kapatılması, yalnızca bir bölgesel güvenlik krizinden ibaret değildir; küresel enerji arzı, ekonomik istikrar ve jeopolitik denge üzerinde doğrudan etkileri olacak bir gelişmedir. Bu nedenle böyle bir senaryo, uluslararası toplumun öncelikli kriz senaryolarından biri olarak değerlendirilmektedir. Krizin önlenmesi ve olası etkilerinin yönetilmesi için diplomatik çabalar, enerji arz çeşitliliği ve kriz senaryolarına hazırlık önem taşımaktadır.    Enerji Piyasalarına büyük şok Boğazın kapanması durumunda arzda ciddi bir düşüş yaşanacağı beklentisi, Brent petrol fiyatlarını kısa sürede 150 dolar/varil veya üzerine taşıyabilir. Katar LNG ihracatının büyük bir kısmı Hürmüz Boğazı’ndan geçtiği için, özellikle Asya ülkelerinde enerji temininde büyük sıkıntılar yaşanabilir. Suudi Arabistan ve BAE gibi ülkelerin sınırlı boru hattı alternatifleri olsa da, bunlar küresel arz açığını kapatmaya yeterli değildir. Yani alternatif rotalar yetersiz. Küresel Ekonomik Etkileri oldukça yıkıcı olabilir Enerji fiyatlarındaki artış, taşımacılık ve üretim maliyetlerini artırarak küresel çapta enflasyonu tetikler. Bu durumda Enflasyonist bir baskı oluşturur. Enerji arzındaki kesinti, yatırımcı güvenini sarsarak borsa ve döviz piyasalarında oynaklığı artırabilir. Küresel bir krizin zaten yaşandığını düşünürsek finansal piyasalarda oldukça büyük bir dalgalanmaya neden olacaktır. Özellikle enerjiye bağımlı sektörlerde üretim yavaşlayabilir, bu da başta Çin, Hindistan ve Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ekonomiyi doğrudan etkiler. Bu durumda tedarik zincir alanında ciddi sıkıntılar oluşur.   İran tarafından Hürmüz Boğazının kapatılması durumunda, ABD başta olmak üzere Batılı güçlerin doğrudan müdahalesi gündeme gelebilir. Bu da Basra Körfezi’nde bir sıcak çatışma riskini doğurur. Bu da,   denizcilik  sefer güvenliği açısında ciddi tehdit oluşturur. Sigorta primleri yükselir, ticari gemiler riskli bölgelerden uzak durmaya başlar ve seyrüsefer özgürlüğü tehlikeye girer. Enerji güvenliği ekseninde yeni bölgesel ve küresel işbirlikleri gelişebilir; örneğin Çin ve Hindistan gibi büyük ithalatçılar, enerji arz çeşitliliği için alternatif kaynaklara yönelir. Türkiye açısından öngörülebilen etkilere bakıldığında ise Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkeler, artan fiyatlar nedeniyle ciddi ekonomik baskılarla karşı karşıya kalabilir. Türk Boğazlarının enerji taşımacılığı açısından dolaylı önemi artar; Rusya ve Orta Asya’dan gelen enerji akışlarının önemi yükselir. Boğazların stratejik konumu daha da önem kazanır.Türkiye'nin bölgeyle olan diplomatik ilişkileri ve dış politika pozisyonu, yeni bir denge arayışına girebilir. Şimdi gözler İran Milli Güvenlik  Yüksek Konseyinde!  
Peki Hürmüz Boğazının kapatılmasının bölgede ve dünyada sonuçları nelerdir? Türkiye bu durumdan nasıl etkilenir.

İbrahim Bilgin

Hürmüz Boğazı, küresel enerji güvenliği açısından stratejik öneme sahip en kritik deniz yollarından biridir. Günde yaklaşık 17 ila 20 milyon varil petrolün geçtiği bu boğaz, dünya petrol ticaretinin %20’sinden fazlasını oluşturur. Aynı zamanda Katar’dan çıkan sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) sevkiyatlarının da büyük bir kısmı bu güzergâhtan taşınmaktadır. Dolayısıyla, Hürmüz Boğazı’nın olası bir çatışma veya siyasi kriz sonucu kapatılması, ciddi ekonomik, politik ve güvenlik sonuçları doğurabilir.
Hürmüz Boğazı’nın kapatılması, yalnızca bir bölgesel güvenlik krizinden ibaret değildir; küresel enerji arzı, ekonomik istikrar ve jeopolitik denge üzerinde doğrudan etkileri olacak bir gelişmedir. Bu nedenle böyle bir senaryo, uluslararası toplumun öncelikli kriz senaryolarından biri olarak değerlendirilmektedir. Krizin önlenmesi ve olası etkilerinin yönetilmesi için diplomatik çabalar, enerji arz çeşitliliği ve kriz senaryolarına hazırlık önem taşımaktadır.

 

 Enerji Piyasalarına büyük şok

Boğazın kapanması durumunda arzda ciddi bir düşüş yaşanacağı beklentisi, Brent petrol fiyatlarını kısa sürede 150 dolar/varil veya üzerine taşıyabilir.

Katar LNG ihracatının büyük bir kısmı Hürmüz Boğazı’ndan geçtiği için, özellikle Asya ülkelerinde enerji temininde büyük sıkıntılar yaşanabilir.

Suudi Arabistan ve BAE gibi ülkelerin sınırlı boru hattı alternatifleri olsa da, bunlar küresel arz açığını kapatmaya yeterli değildir. Yani alternatif rotalar yetersiz.

Küresel Ekonomik Etkileri oldukça yıkıcı olabilir

Enerji fiyatlarındaki artış, taşımacılık ve üretim maliyetlerini artırarak küresel çapta enflasyonu tetikler. Bu durumda Enflasyonist bir baskı oluşturur.

Enerji arzındaki kesinti, yatırımcı güvenini sarsarak borsa ve döviz piyasalarında oynaklığı artırabilir. Küresel bir krizin zaten yaşandığını düşünürsek finansal piyasalarda oldukça büyük bir dalgalanmaya neden olacaktır.

Özellikle enerjiye bağımlı sektörlerde üretim yavaşlayabilir, bu da başta Çin, Hindistan ve Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ekonomiyi doğrudan etkiler. Bu durumda tedarik zincir alanında ciddi sıkıntılar oluşur.
 

İran tarafından Hürmüz Boğazının kapatılması durumunda, ABD başta olmak üzere Batılı güçlerin doğrudan müdahalesi gündeme gelebilir. Bu da Basra Körfezi’nde bir sıcak çatışma riskini doğurur. Bu da,   denizcilik  sefer güvenliği açısında ciddi tehdit oluşturur. Sigorta primleri yükselir, ticari gemiler riskli bölgelerden uzak durmaya başlar ve seyrüsefer özgürlüğü tehlikeye girer. Enerji güvenliği ekseninde yeni bölgesel ve küresel işbirlikleri gelişebilir; örneğin Çin ve Hindistan gibi büyük ithalatçılar, enerji arz çeşitliliği için alternatif kaynaklara yönelir.

Türkiye açısından öngörülebilen etkilere bakıldığında ise Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkeler, artan fiyatlar nedeniyle ciddi ekonomik baskılarla karşı karşıya kalabilir.

Türk Boğazlarının enerji taşımacılığı açısından dolaylı önemi artar; Rusya ve Orta Asya’dan gelen enerji akışlarının önemi yükselir. Boğazların stratejik konumu daha da önem kazanır.Türkiye'nin bölgeyle olan diplomatik ilişkileri ve dış politika pozisyonu, yeni bir denge arayışına girebilir.

Şimdi gözler İran Milli Güvenlik  Yüksek Konseyinde!

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.