TÜMÖD Basın açıklaması: Lozan Antlaşması'nın 102. Yılında Bağımsızlık ve Ulusal İrade
TÜMÖD Basın açıklaması: Lozan Antlaşması'nın 102. Yılında Bağımsızlık ve Ulusal İrade
Bugün, 24 Temmuz 2025, Türkiye Cumhuriyeti'nin tapu senedi niteliğindeki Lozan Barış Antlaşması'nın imzalanmasının üzerinden tam 102 yıl geçti. Bu önemli antlaşma, Birinci Dünya Savaşı sonrası dayatılan Sevr Antlaşması'nı tarihin çöplüğüne atarak, Türk milletinin "ya istiklal ya ölüm" düsturuyla verdiği destansı mücadelenin ve kazanılan askeri zaferlerin uluslararası alandaki tescili oldu. Prof. Dr. Tolga Yarman’ın TÜMÖD adına yaptığı açıklama başta gençlerimiz olmak üzere, Kurtuluş Savaşı'mızın dönüm noktalarını ve Lozan'ın Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundaki vazgeçilmez yerini anlamak için bir özet niteliğindedir. Antlaşma, sadece bağımsızlığımızın ilanı değil, aynı zamanda emperyalizme karşı kazanılan büyük bir diplomatik zafer olarak tarihe geçmiştir.
Bugün, 24 Temmuz 2025, Türkiye Cumhuriyeti'nin tapu senedi niteliğindeki Lozan Barış Antlaşması'nın imzalanmasının üzerinden tam 102 yıl geçti. Bu önemli antlaşma, Birinci Dünya Savaşı sonrası dayatılan Sevr Antlaşması'nı tarihin çöplüğüne atarak, Türk milletinin "ya istiklal ya ölüm" düsturuyla verdiği destansı mücadelenin ve kazanılan askeri zaferlerin uluslararası alandaki tescili oldu. Prof. Dr. Tolga Yarman’ın TÜMÖD adına yaptığı açıklama başta gençlerimiz olmak üzere, Kurtuluş Savaşı'mızın dönüm noktalarını ve Lozan'ın Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundaki vazgeçilmez yerini anlamak için bir özet niteliğindedir. Antlaşma, sadece bağımsızlığımızın ilanı değil, aynı zamanda emperyalizme karşı kazanılan büyük bir diplomatik zafer olarak tarihe geçmiştir.
TÜMÖD BASIN AÇIKLAMASI
102 yıl önce, 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Barış Antlaşması, İsviçre'nin Lozan kentinde imzalandı. Böylece, Atatürk’ün deyişiyle “Türk ulusunun idam fermanı” olan Sevr Antlaşması, tarihin çöp sepetine atılmış oldu. Kuvvay-ı Milliye'nin, yani, "ya istiklâl ya ölüm" haykırışını bayraklaştıran, Anadolu ve Trakya Milli Kuvvetleri'nin bundan sonraki hamlesi, İstanbul'u, 6 Ekim 1923 tarihinde düşman işgalinden kurtarmaktır. Koca İngiliz Donanması, tam da geldiği gibi, tırıs tırıs gitmek zorunda kalacaktır. Sonra işte en büyük Bayramımız gelmektedir: Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu gün, 29 Ekim 1923.
Bu evreye kadar olan gelişmeleri bilhassa gençler için özetlememiz yararlıdır:
* 19 Mayıs 1919: Mustafa Kemal Paşa ve maiyeti, işgale karşı ayaklanan yerel halkı yatıştırmak ve isyancıları bertaraf etmek üzere, Padişah'ın görevlendirmesi ve İngilizler'in isteği ve izniyle, Samsun'a çıktı. Atatürk'ün dehası, böyle bir "tarihî çalımı" gündeme taşımıştır.
* Hal ve hareketinin kısa sürede anlaşılmasıyla beraber, kendisine, "Payitaht'a, yani İstanbul'a dön" emrinin verilmesi, nitekim, gecikmeyecektir. Arkasından, "görevden azli" gelecek, bunu "tutuklanması" emri izleyecektir. Mustafa Kemal Paşa, encamında, Ordu'dan istifa edecektir.
* 23 Temmuz-7 Ağustos: Erzurum Kongresi'ni, Mustafa Kemal Paşa sivil olarak toplar.
* 4-11 Eylül 1919: Mustafa Kemal Paşa Sivas Kongresi'ni toplar.
* 27 Aralık 1919: Mustafa Kemal Paşa Ankara'ya intikal ediyor.
* 23 Nisan 1920: Büyük Millet Meclisi (TBMM), Mustafa Kemal Paşa'nın Başkanlığı'nda açılıyor.
* 11 Mayıs, 24 Mayıs 1920: Mustafa Kemal Paşa, İstanbul'da toplanan Divan-ı Harp tarafından idam cezasına çarptırıldı, Padişah Vahdettin kararı onayladı.
* 6 Ocak 1921: Birinci İnönü Muharebesi.
* 23-31 Mart 1921: İkinci İnönü Muharebesi.
* 22 Ağustos-13 Eylül 1921: Sakarya Meydan Muharebesi
* 26 Ağustos 1922: Büyük Taarruz.
* 30 Ağustos 1922: Başkumandanlık Zaferi
* 9 Eylül 1922: Yunan Ordusu'nun İzmir'den denize dökülüşü.
Bundan sonradır ki, başlar, Lozan'da, yurdumuzu işgal etmiş, dünya devleriyle, barış müzakereleri...
Çetin geçen müzakereler sonrasında, 24 Temmuz 1923 tarihinde antlaşmayla bağımsızlığımıza kavuşmuşuzdur.
Lozan Barış Antlaşması, azgınlaşan emperyalist (haydutluk için devlet olarak örgütlenmiş) güçlerin, bizden akılla, üstün inançla, destan destan askerî zaferlerimizle boylarının ölçünü almalarının ötesinde, masa başındaki bilek güreşinde de, derslerini çatır çatır aldıkları, unutulmaz bir süreç olarak, tarihteki yerini almıştır.
Emperyalizmin, içerideki işbirlikçileriyle giriştikleri din sömürüsüne, ırkçı bölücülüğe dayalı tertiplerini aşmayı başaran ve Atatürk’ün önderliğinde kenetlenen ulusumuzun iradesi, Lozan’da emperyalist güçleri, hiç beklemedikleri bir dirençle karşı karşıya bırakmış, onlardan bağımsızlığımızı, deyimin tam anlamıyla, söke söke almıştır.
İnsanlık dışı saldırılarını, günümüzde de yoğunlaştıran emperyalizm, Lozan’ı değişik yönlerinden kemirme çabalarını hızlandırılmıştır. Bu alçak çabaların ulusumuzun sarsılmaz birlikteliği ile bir kere daha yenilgiye uğrayacağından, asla kuşku duymuyoruz.
Bu çerçevede, TBMM'nin açılmasından sonra, 20 Ocak 1921'de, geçici olarak yürürlüğe alınmış olan 1921 Anayasası'na (Teşkilatı Esasiye Kanunu) dönme çığırtkanlığı yaparken, Lozan'ı ortadan kaldırmak isteyen heveslere bir çift sözümüz var:
-1921 Anayasası", hemen her her kanattan siyasilerin, ayrı ayrı kümeler halinde ve fakat aynı zamanda keşfettikleri, "mutlu bir rastlantı" ürünü katiyen değildir... Dışarıdan dayatılmış bir tezgahtır... Kimin ne haddine, Kurtuluş Destanımız’ı, 1924 Anayasası'nın da gerisine, 29 Ekim 1923 Cumhuriyet ilanının da gerisine, 24 Temmuz 1923 Lozan Barış Antlaşması’nın da gerisine, 26 Ağustos 1922 Büyük Taarruzun da gerisine, Ağustos-Eylül 1922 Sakarya Meydan Muharebesi'nin de gerisine, 20 Ocak 1921'e kadar sarmak, ya hu? Sen mi döktün Yunan'ı denize?.. Sen mi karış karış geri aldın yedi düvelden yurdu?.. Atatürk, giderek İsmet Paşa ya da Bülent Ecevit, ya da Süleyman Demirel, ya da Erdal İnönü, orada olsa, bu yaptığınızın kırıntısına, göz yumar mıydı?
Ulusumuz, tüm mazlum milletlere örnek ve önder olma yolundaki tarihsel çizgisini, yeni bir tarih sayfasında, yeni bir heyecanla sürdürme kararlılığındadır. Olan sorunlarımızın, elbette, bilincindeyiz. Onları emperyalizme boyun vererek değil, kendi irademizle ve ulus olarak çözeriz.
Bu duygularla, Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nin kahraman mimarlarını, tüm ulusumuza ışık saçan 24 Temmuz 1923 Lozan Barış Antlaşması’nın 102. yılında, şükranla, gururla ve onun korunması yolunda Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nde bizlere yüklediği sorumluluklarımızın şuuruyla, anıyoruz.
TÜMÖD Yönetim Kurulu adına
Prof. Dr. Tolga YARMAN
Genel Başkan