Bayramlar mutluluk verir, huzur verir, yüz güldürür. Biz böyle bilirdik değil mi? Son yıllarda söylenen bir söz vardır “Nerede o eski bayramlar” diyerek eskiye özlem duyarız.
Bu gün bayramların sosyolojisinden ve bayram ekonomisinden söz etmek istiyorum. Önceleri her bayram büyükler ziyaret edilir, el öpmeler, kucaklaşmalar, gönül almalar, çocukların sevindirilmesi şeklinde bir çok gelenek ve görenek yaşatılmaya çalışılırdı. Özellikle aynı şehirde yaşayan akrabalar ziyaret edilmeden olmazdı. Ailece otobüse, vapura ve banliyö trenleri ile seyahat edilir, bundan hiç üşenilmez ve gocunulmazdı. O günlerde çok anlamlıydı bayramlar.
Şimdi günümüzde neler oluyor bir bakalım. İletişim aparatları arttıkça eski bayramlardan uzaklaşıldı. Şimdilerde ya telefonlarla aranır, yada mesaj atılarak bayram kutlamaları yapılır. Bunun altında neden ararsak en önemli bulgu, ekonomik olarak insanımızın sıkıntıda olması, gelir adaletsizliği ve elbette toplumsal yozlaşma.
Bugün ekonomik sıkıntılar ve gelir adaletsizliği üzerinde duracağım. İnsanımızın büyük bölümü ekmek davasına büyük şehirlerde yaşamak zorunda. Ata evinden, baba evinden, ana evinden uzakta gurbette çalışmaktan başka çare bulamıyor. Ülkemin en büyük sorunlarından biri, işsizlik ve hatta genç işsizlik. Fakat 10 yıl öncesine kadar hiç olmazsa bayramlarda memleketlerini ziyaret edip, hayır dualarını alıyorlardı yakınlarının. Bugün bunu yapma şansları büyük çoğunluğun yok maalesef.
Akaryakıt 3 yılda 7 TL’den 46 TL ye çıkınca özel araçla da, otobüsle ve uçakla da gitmek ve dönmek çok zor artık. Doğu illerimize bundan önce 200-300 TL ye otobüs bileti bulurken, bugün 1500-2000 TL otobüs bileti, uçak 4000 TL civarı, hadi 4 kişilik bir aile gitsin memleketine.
Bu yazımda siyasi yazı yazmamaya karar verdim ancak olmuyor. Geçim derdi ile dertlenen insanların sorununu çözecek siyaset kurumu değil mi? Yaşamak için kredi kartlarına yüklenen bir toplum olduk.
Asgarisini bile ödeyemeyen, temerrüde düşen ve sonrasında icralık olan yüzbinlerce insanımız var. Bu sorunların çözümü ile ilgili Maliye Bakanından, Çalışma Bakanından tek bir söz duyabiliyor muyuz?
Açıklama yaptıklarında hep hayal satıyorlar. Ülke gerçeklerinden kopmuşlar, belki de bu şekilde işlerine geliyor. Halen emeklilere verilen bayram ikramiyesi 4 bin TL. 2017 yılında ilk kez verildiği durumla kıyaslarsak bu gün 13.800 TL olmalıydı. Kurban kesmek de hayal oldu. Kurbanını satmak için büyük şehirlere kurbanlıklarını getirenlerde rezil oldular. Çünkü alım gücü hiç yok. Bırakın enflasyon açıklamalarını. Herkes biliyor ki, TUİK emeklinin de çalışanın da hakkını gasp ediyor. Mahkeme kararlarına rağmen dayanaklarını açıklamıyor.
Maaşlar böyle ise emeklilere reva görülen ikramiye de böyle olur. Özellikle yaş almış büyüklerimizin hali perişan. Anlaşılan onları gözden çıkarmışlar.
O zaman yaş almış büyüklerimize seslenmiş olayım. Durum hiç iç açıcı değil. Sizler de bu bayram yine çocuklarınızın, torunlarınızın, yeğenlerinizin yolunu gözleyeceksiniz. Gelemezlerse onlara kızmayın, gücenmeyin. Ülkemin büyük kısmı yaşam mücadelesi veriyor. Ay sonunu getirmek için gece gündüz çalışmak zorunda olanlar var. Bugünlerde geçecek, umutsuz olmaya gerek yok. Yaşam hakkı için mücadele etmek önemli. Emek kutsaldır, yaşam hakkı kutsaldır.
Memleketimin güzel insanlarının evden çıkacak hali mi var? Gelir adaletsizliği almış başını gidiyor. Yüzde 10’luk kısım gelirin büyük bölümünü götürüyor. Hani soruyorsunuz ya? “Bu tatil yapanlar kim, hani para yoktu” diye evet 10 milyon insan yemeğin en güzelini yiyor, en iyi yerde tatilini yapıyor, en iyi arabalara biniyor, yüzde 90 kısmı da ne bulabiliyorsa onu yiyor, Pazar artıkları ile geçinenler var, belediyelerin sosyal yardımlarına muhtaç yaşıyorlar. İnşallah tez zamanda bu ülkenin bütün yurttaşları hak ettiği şekilde refah içinde yaşarlar. Bunun içinde mücadele vermek gerekli. Sizler ses yükseltmezseniz çok şey değişmez. Ya ses verirseniz !
Başta deprem bölgesinde, bugün bile yaşam mücadelesi veren kardeşlerimize ve tüm yurttaşlarımıza her şeye rağmen İYİ BAYRAMLAR diliyorum. Kalın sağlıcakla…