Erdal Direğin
Köşe Yazarı
Erdal Direğin
 

EVE DÖNMEYİN, OKUYUN ÇOCUKLAR…

Barınma, büyük kentlerde öğrenci olanların en büyük gider kalemi olmakla birlikte; yükseköğretim gören gençlerin pek çok ihtiyacı artan enflasyon oranları ile birlikte daha maliyetli hale gelmiştir. Üniversite Öğrencilerinin Yaşam Maliyeti Araştırması ile İstanbul’da yaşayan bir üniversite öğrencisinin aylık ve yıllık yaşam maliyetinin ne kadar yüksek olduğu ortadadır. Öğrencilik durumuna özgü yaşam maliyetini oluşturan unsurlar olarak tanımlanabilecek barınma, market ve dışarıdan yemek gideri, fatura ödemeleri, kültür sanat, kırtasiye, kişisel bakım, ulaşım harcamaları gibi temel harcama kalemlerine yönelik birincil ve ikincil veriler can yakmaktadır. Barınma, market ve dışarıdan yemek harcaması, fatura ödemeleri gibi kalemlerine ek, giyim kuşam harcamaları da ilave edildiğinde vah benim okumak isteyen çocuklarıma. Özel yurtlarda kalan gençlerin barınma masrafı dudak uçuklatan cinsten. Maliyetler o kadar arttı ki kime kızalım, çaresizlik, her kesim için aynı değerde olmasa da herkes bir şekilde etkileniyor. Öğrenci evi ücretleri için ise İstanbul’da mahalle düzeyinde elde edilen kira birim fiyatları üzerinden gerçekleştirilen kümeleme yöntemi ile ortalama 120 metre kare 3+1 bir evin kirası eğer öğrenciye verilecekse ev sahipleri tarafından, en az % 50 artış yapılarak kiralanıyor. Hatta çok sık gördüğüm ilanlarda yabancı öğrencilere çok daha fazla ücretlere kiralanıyor daireler. Her şekilde olan bizim gariban çocuklara oluyor. Eğer herhangi bir KYK Yurduna kendini atamayan bir genç evladımızın vay haline. Aileler bu durumda ne yapıyor çaresizler tabii. Çocuk İstanbul’a ya da diğer büyük kentlere geldiğinde yaşam şartlarını görünce ne olduğunu anlayamadan, ya okulu bırakıyor, ya donduruyor, yada kendine, derslerine, dinlenmesine ayıracağı vakitten kullanarak part time çalışmak zorunda kalıyor. Herhangi bir yüksek öğretim okuluna kayıt yaptırıp okula gidemeyenlerin sayısı milyonları buluyor. Ya da bu maliyetleri görüp, hiç kayıt yaptıramadan evlerine dönen çocuklara ne demeli? Bu şartlarda büyük şehirlerde taşradan gelip okumak neredeyse olanaksız. Sadece zengin ailelerin çocukları bu kiraları ve özel yurt maliyetlerini karşılayabilirler. Hani Anayasanın eşitlik ilkesi, hani eğitim hakkı anayasa ile korunuyordu. MEB 2024 verilerinde bile 612 bin okul çağındaki çocuk okullara değil, çalışma hayatına atılmak zorunda kalıyor. Çünkü ailede tek kişi çalışırsa ailesini geçindiremiyor. Hele bir de ev kiraysa çocuklar küçük yaştan itibaren çalışmak zorunda kalıyorlar. Yüksek öğrenimi yarıda kesenler de son iki yılda 2 milyon kişiden fazla. Ekonomik sıkıntılar yüzünden üniversite 3 ve 4. sınıflardan bile ayrılanlar hiç de azımsanacak gibi değil. Ne büyük acı. Fakir, fukara çocukları yarı aç yarı tok yaşayacak. Belli bir kısım bal, kaymak yiyecek, lüks araçlarda, lüks yatlarda keyif çatacak. Onlar da çocuk, bunlar da çocuk. “Ne yapalım bu doğa kanunu, yaşamın döngüsü” diyenler olabilir. Onlara da ne söyleyelim.   Biraz vicdan yahu diyelim, en hafifinden. İstanbul’da İBB yurtları yapıldı. İnsanlar çaresizce bu yurtlarda kalabilmek için çırpınıyor. Pırıl pırıl binalar, her biri modern yapılmış, tertemiz binalar. Ekrem başkan zamanında yapılan öğrenci yurtları sayısı 16, öğrenci kapasitesi ise 6232 kişi. Yeterli mi, asla yeterli değil. Fakat bu da bir şey. Ekrem başkan öncesi İBB yurt sayısını da vereyim, koca bir sıfır. Bu çocukların zorunluluktan hangi yapıların yurtlarında kaldığını unutmayalım. Dün Bağcılar’daki İBB Cüneyt Arkın Erkek Öğrenci Yurduna gittim. Gerçekten hayran kalırsınız. Bunun yanında üniversiteye kayıt olan 100 bin öğrenciye burs veriyor. Daha ne yapsın demiyorum, imkan var ise daha fazlasını yapsın. Çünkü Belediye hizmetleri halk için yapılıyor. Çok önemli kadro Silivri’de olmasına rağmen hizmetler olabildiğince sürüyor.   Biz yine bu ülkenin geleceği öğrencilerimizin derdiyle dertlenelim. Yurtlarda yer bulamayan öğrenciler bir araya gelip ev kiralıyorlar. İkinci el eşya sektörü de çok hareketli. Öğrenciler bu yılın ikinci haftasına başladılar. Evlerde yaşamlarını sürdürebilmeleri için asgari düzeyde ihtiyaçlarını ikinci el eşyacılardan karşılamaya çalışıyorlar. Bu bile çok zor. Her şey çok pahalı. Eğer etrafınızda, binanızda kiralık ev tutan öğrenciler varsa onların yaşamlarına destek olun. Sorun bakalım ihtiyaçları var mı? Akşam yemek yediler mi? Sadece makarna, simit ekmekle karınlarını doyurmaya mı çalışıyorlar? Sorun lütfen sorun, belki de size çok ihtiyaçları vardır. Paylaşın, ekmeğinizi, yemeğinizi paylaşın, okusunlar, sizi hayatları boyunca unutmazlar. Tıpkı öğrencilik dönemimde bana destek olanları unutmadığım gibi. Genel olarak bizim hayata bakışımız belli, bunları “İYİLİK İYİDİR” diyerek yaparız, gerisi önemli değil. Bakın bakalım, sorun bakalım, üst kata öğrenciler taşınmış, var mı bir ihtiyaçları? Ya giriş kata taşınanlar!
Ekleme Tarihi: 02 Ekim 2025 -Perşembe
Erdal Direğin

EVE DÖNMEYİN, OKUYUN ÇOCUKLAR…

Barınma, büyük kentlerde öğrenci olanların en büyük gider kalemi olmakla birlikte; yükseköğretim gören gençlerin pek çok ihtiyacı artan enflasyon oranları ile birlikte daha maliyetli hale gelmiştir.

Üniversite Öğrencilerinin Yaşam Maliyeti Araştırması ile İstanbul’da yaşayan bir üniversite öğrencisinin aylık ve yıllık yaşam maliyetinin ne kadar yüksek olduğu ortadadır. Öğrencilik durumuna özgü yaşam maliyetini oluşturan unsurlar olarak tanımlanabilecek barınma, market ve dışarıdan yemek gideri, fatura ödemeleri, kültür sanat, kırtasiye, kişisel bakım, ulaşım harcamaları gibi temel harcama kalemlerine yönelik birincil ve ikincil veriler can yakmaktadır.

Barınma, market ve dışarıdan yemek harcaması, fatura ödemeleri gibi kalemlerine ek, giyim kuşam harcamaları da ilave edildiğinde vah benim okumak isteyen çocuklarıma. Özel yurtlarda kalan gençlerin barınma masrafı dudak uçuklatan cinsten. Maliyetler o kadar arttı ki kime kızalım, çaresizlik, her kesim için aynı değerde olmasa da herkes bir şekilde etkileniyor. Öğrenci evi ücretleri için ise İstanbul’da mahalle düzeyinde elde edilen kira birim fiyatları üzerinden gerçekleştirilen kümeleme yöntemi ile ortalama 120 metre kare 3+1 bir evin kirası eğer öğrenciye verilecekse ev sahipleri tarafından, en az % 50 artış yapılarak kiralanıyor.

Hatta çok sık gördüğüm ilanlarda yabancı öğrencilere çok daha fazla ücretlere kiralanıyor daireler. Her şekilde olan bizim gariban çocuklara oluyor. Eğer herhangi bir KYK Yurduna kendini atamayan bir genç evladımızın vay haline. Aileler bu durumda ne yapıyor çaresizler tabii. Çocuk İstanbul’a ya da diğer büyük kentlere geldiğinde yaşam şartlarını görünce ne olduğunu anlayamadan, ya okulu bırakıyor, ya donduruyor, yada kendine, derslerine, dinlenmesine ayıracağı vakitten kullanarak part time çalışmak zorunda kalıyor.

Herhangi bir yüksek öğretim okuluna kayıt yaptırıp okula gidemeyenlerin sayısı milyonları buluyor. Ya da bu maliyetleri görüp, hiç kayıt yaptıramadan evlerine dönen çocuklara ne demeli? Bu şartlarda büyük şehirlerde taşradan gelip okumak neredeyse olanaksız. Sadece zengin ailelerin çocukları bu kiraları ve özel yurt maliyetlerini karşılayabilirler. Hani Anayasanın eşitlik ilkesi, hani eğitim hakkı anayasa ile korunuyordu.

MEB 2024 verilerinde bile 612 bin okul çağındaki çocuk okullara değil, çalışma hayatına atılmak zorunda kalıyor. Çünkü ailede tek kişi çalışırsa ailesini geçindiremiyor. Hele bir de ev kiraysa çocuklar küçük yaştan itibaren çalışmak zorunda kalıyorlar.

Yüksek öğrenimi yarıda kesenler de son iki yılda 2 milyon kişiden fazla. Ekonomik sıkıntılar yüzünden üniversite 3 ve 4. sınıflardan bile ayrılanlar hiç de azımsanacak gibi değil. Ne büyük acı. Fakir, fukara çocukları yarı aç yarı tok yaşayacak. Belli bir kısım bal, kaymak yiyecek, lüks araçlarda,
lüks yatlarda keyif çatacak. Onlar da çocuk, bunlar da çocuk. “Ne yapalım bu doğa kanunu, yaşamın döngüsü” diyenler olabilir. Onlara da ne söyleyelim.
 

Biraz vicdan yahu diyelim, en hafifinden. İstanbul’da İBB yurtları yapıldı. İnsanlar çaresizce bu yurtlarda kalabilmek için çırpınıyor. Pırıl pırıl binalar, her biri modern yapılmış, tertemiz binalar. Ekrem başkan zamanında yapılan öğrenci yurtları sayısı 16, öğrenci kapasitesi ise 6232 kişi. Yeterli mi, asla yeterli değil. Fakat bu da bir şey. Ekrem başkan öncesi İBB yurt sayısını da vereyim, koca bir sıfır. Bu çocukların zorunluluktan hangi yapıların yurtlarında kaldığını unutmayalım. Dün Bağcılar’daki İBB Cüneyt Arkın Erkek Öğrenci Yurduna gittim. Gerçekten hayran kalırsınız. Bunun yanında üniversiteye kayıt olan 100 bin öğrenciye burs veriyor. Daha ne yapsın demiyorum, imkan var ise daha fazlasını yapsın. Çünkü
Belediye hizmetleri halk için yapılıyor. Çok önemli kadro Silivri’de olmasına rağmen hizmetler olabildiğince sürüyor.
 



Biz yine bu ülkenin geleceği öğrencilerimizin derdiyle dertlenelim. Yurtlarda yer bulamayan öğrenciler bir araya gelip ev kiralıyorlar. İkinci el eşya sektörü de çok hareketli. Öğrenciler bu yılın ikinci haftasına başladılar. Evlerde yaşamlarını sürdürebilmeleri için asgari düzeyde ihtiyaçlarını ikinci el eşyacılardan karşılamaya çalışıyorlar. Bu bile çok zor. Her şey çok pahalı. Eğer etrafınızda, binanızda kiralık ev tutan öğrenciler varsa onların yaşamlarına destek olun. Sorun bakalım ihtiyaçları var mı? Akşam yemek yediler mi? Sadece makarna, simit ekmekle karınlarını doyurmaya mı çalışıyorlar? Sorun lütfen sorun, belki de size çok ihtiyaçları vardır. Paylaşın, ekmeğinizi, yemeğinizi paylaşın, okusunlar, sizi hayatları boyunca unutmazlar. Tıpkı öğrencilik dönemimde bana destek olanları unutmadığım gibi.

Genel olarak bizim hayata bakışımız belli, bunları “İYİLİK İYİDİR” diyerek yaparız, gerisi önemli değil. Bakın bakalım, sorun bakalım, üst kata öğrenciler taşınmış, var mı bir ihtiyaçları? Ya giriş kata taşınanlar!

Yazıya ifade bırak !