Tamar Avakyan
Köşe Yazarı
Tamar Avakyan
 

Doğduğun ev kaderindir

“Doğduğun  ev kaderindir" lafı, insanı alıp bambaşka diyarlara sürüklüyor, değil mi? Sanki bir pranga, bir de özgürlük çağrısı aynı anda. "Madem öyle, evi ben seçseydim!" diye isyan etmek de cabası. Doğduğumuz o ilk yuva... Sanki özenle hazırlanmış bir zemin. Ailenin tüm o renkleri, desenleri daha sen "merhaba" demeden serilmiş önüne. Gelenekler, inançlar, damak tadı, dil, kökler... Hatta tuttukları takım bile! Hepsi birer tohum gibi zihnine ekiliyor. Sen o boş tuval, onlar fırçanın ilk dokunuşları. Yoğruluyorsun o malzemelerle, ailenin tanıdık lezzetinde bir hamur oluyorsun. Sonra mı? Önce her denilene "amenna" diyorsun. Sorgusuz sualsiz bir güven. "Budur!" diyorsun, nokta. Okul kapıları aralanıyor, aile terbiyesiyle harmanlanmış bilginle yeni dünyalara açılıyorsun. O harika kek tabanı, şimdi rengarenk meyvelerle, krema katmanlarıyla süslenmiş enfes bir pastaya dönüşüyor. İşte o an geliyor. O kader sandığın köklerin, o evin sınırları sorgulanmaya başlıyor. Öğrendiklerinle örtüşmeyen ne varsa bir çatlak gibi beliriyor zihninde. Daha fazlasını istemek, o kabukları kırmak arzusu dayanılmaz bir hal alıyor. Beynine çöken o seslere rağmen, gelişme çabası zirveye ulaşıyor. Fark ediyorsun ki, doğruların değişiyor zamanla. Kırmadan dökmeden yol almak için bir savunma mekanizması geliştiriyorsun. O öğrenilmiş çaresizliklerden sıyrılma isteğin, hatta kararlılığın en keskin haliyle beliriyor. Peki bu pastanın adı ne? Esaret mi, yoksa o kalıpları kırma cesareti mi? İşte sıra sende. Hazır mısın o uzun soluklu maratona? Unutma, o maraton kısa adımlarla koşulan uzun bir yol. Yorulmak yok. O ilk eve minnet duyuyorsun. Senin için bahçesine kadar çiçek açmış her yere. Ama şimdi sıra sende. "Budur" deyip o bahçede yaşayabilirsin. Ya da gelecekteki sen ve neslin için o bahçeyi daha da genişletip güzelleştirebilir, kendi hayallerine göre yeniden tasarlayabilirsin. Kendi kaderini kendin yazıyorsun. O ilk evin baki kalacak. Ama o keki servis etmeden önce, son bir özenle kendi kalite kontrollerini yapıyorsun şu sıralar. İşte bu! 
Ekleme Tarihi: 17 May 2025 - Saturday
Tamar Avakyan

Doğduğun ev kaderindir

“Doğduğun  ev kaderindir" lafı, insanı alıp bambaşka diyarlara sürüklüyor, değil mi? Sanki bir pranga, bir de özgürlük çağrısı aynı anda. "Madem öyle, evi ben seçseydim!" diye isyan etmek de cabası.

Doğduğumuz o ilk yuva... Sanki özenle hazırlanmış bir zemin. Ailenin tüm o renkleri, desenleri daha sen "merhaba" demeden serilmiş önüne. Gelenekler, inançlar, damak tadı, dil, kökler... Hatta tuttukları takım bile! Hepsi birer tohum gibi zihnine ekiliyor. Sen o boş tuval, onlar fırçanın ilk dokunuşları.

Yoğruluyorsun o malzemelerle, ailenin tanıdık lezzetinde bir hamur oluyorsun. Sonra mı? Önce her denilene "amenna" diyorsun. Sorgusuz sualsiz bir güven. "Budur!" diyorsun, nokta.

Okul kapıları aralanıyor, aile terbiyesiyle harmanlanmış bilginle yeni dünyalara açılıyorsun. O harika kek tabanı, şimdi rengarenk meyvelerle, krema katmanlarıyla süslenmiş enfes bir pastaya dönüşüyor.
İşte o an geliyor. O kader sandığın köklerin, o evin sınırları sorgulanmaya başlıyor. Öğrendiklerinle örtüşmeyen ne varsa bir çatlak gibi beliriyor zihninde. Daha fazlasını istemek, o kabukları kırmak arzusu dayanılmaz bir hal alıyor. Beynine çöken o seslere rağmen, gelişme çabası zirveye ulaşıyor.

Fark ediyorsun ki, doğruların değişiyor zamanla. Kırmadan dökmeden yol almak için bir savunma mekanizması geliştiriyorsun. O öğrenilmiş çaresizliklerden sıyrılma isteğin, hatta kararlılığın en keskin haliyle beliriyor.
Peki bu pastanın adı ne? Esaret mi, yoksa o kalıpları kırma cesareti mi? İşte sıra sende. Hazır mısın o uzun soluklu maratona? Unutma, o maraton kısa adımlarla koşulan uzun bir yol.

Yorulmak yok. O ilk eve minnet duyuyorsun. Senin için bahçesine kadar çiçek açmış her yere. Ama şimdi sıra sende. "Budur" deyip o bahçede yaşayabilirsin. Ya da gelecekteki sen ve neslin için o bahçeyi daha da genişletip güzelleştirebilir, kendi hayallerine göre yeniden tasarlayabilirsin.
Kendi kaderini kendin yazıyorsun. O ilk evin baki kalacak. Ama o keki servis etmeden önce, son bir özenle kendi kalite kontrollerini yapıyorsun şu sıralar. İşte bu! 

Yazıya ifade bırak !