GSM Şirketleri Sorumsuzluğa Devam Ediyor: Balıkesir’de depremin ardından telefonlar sessizliğe gömüldü!
GSM Şirketleri Sorumsuzluğa Devam Ediyor: Balıkesir’de depremin ardından telefonlar sessizliğe gömüldü!
Balıkesir'de yaşanan 6.2 büyüklüğündeki depremle birlikte bir kez daha aynı sorunla yüzleştik: GSM operatörlerinin yetersizliği.
Balıkesir'de yaşanan 6.2 büyüklüğündeki depremle birlikte bir kez daha aynı sorunla yüzleştik: GSM operatörlerinin yetersizliği.
Depremin hemen ardından hatların kesilmesi, vatandaşların en kritik anlarda yakınlarına ulaşamaması ve uzak köylerden bilgi alınamaması, iletişim altyapımızın ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu durum, sadece anlık bir problem değil, can kayıplarına yol açabilecek ciddi bir kamu hizmeti zaafiyetidir.
GSM şirketleri, milyonlarca aboneye hizmet veren devasa ticari kuruluşlar olmalarına rağmen, deprem gibi bir felaket anında neden bu kadar yetersiz kalıyor? Bu sorunun altında yatan birkaç temel sorun bulunuyor.
Depremde Neden İletişim Kesintisi Yaşanıyor?
Deprem anında iletişim hatlarının çökmesinin ana nedenleri şunlardır:
- Aşırı Yüklenme: Deprem sonrası milyonlarca kişi aynı anda telefonlarına sarılıyor. "İyi misin?" sorusu, aynı anda on binlerce kişinin arama yapmasına neden oluyor. Bu devasa trafik, operatörlerin şebekelerini aşırı yüklüyor ve sistemin kilitlenmesine yol açıyor. GSM operatörleri, bu ani ve yoğun talebi karşılayacak altyapıya sahip değil.
- Altyapı Hasarı: Depremler, baz istasyonlarının bulunduğu binaları yıkabilir veya fiber optik kablolara zarar verebilir. Bu fiziksel hasarlar, iletişimin tamamen durmasına neden olabilir. Bazı durumlarda, binaların yıkılmasa bile enerji kesintisi yaşanması baz istasyonlarının devre dışı kalmasına sebep olur.
- Planlama ve Denetim Eksikliği: GSM şirketlerinin afet durumlarına yönelik acil durum planları yeterince güçlü değil. Olası bir felakette hangi önlemlerin alınacağı, mobil baz istasyonlarının nerelere konuşlandırılacağı gibi konuların etkin bir şekilde planlanmadığı görülüyor. Ayrıca, bu şirketlerin denetimini yapan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun (BTK) bu konudaki rolü ve yaptırımları da sıkça sorgulanıyor.
Kriz Anında Sorumluluk Kimde?
Bu sorun, sadece teknik bir mesele değil, aynı zamanda ciddi bir sorumluluk ve denetim problemidir. Yıllardır deprem kuşağında yaşayan bir ülke olarak, bu tür felaketlere hazırlıklı olmamız gerekirken, her depremde aynı iletişim fiyaskosunu yaşıyoruz.
GSM şirketleri, kâr odaklı ticari işletmeler olmanın ötesinde, kritik bir kamu hizmeti sunuyorlar. Bu hizmetin kesintisiz olması, vatandaşların can güvenliği için hayati önem taşıyor. Ancak bu şirketler, altyapılarını güçlendirmek ve afet senaryolarına karşı hazırlıklı olmak yerine, genellikle durumun "doğal afet" kaynaklı olduğunu savunarak sorumluluktan kaçınıyorlar.
Bu eleştirel bakış, sadece şirketleri değil, aynı zamanda onları denetlemekle yükümlü olan devlet kurumlarını da hedef almalıdır. Vatandaşların can güvenliğini riske atan bu durum, sadece bir şikayet konusu olmaktan çıkmalı, somut yaptırımlarla sonuçlanmalıdır. Her deprem sonrası "İletişim hatları neden kesildi?" sorusunu sormaktan yorulduk. Artık bu sorunun cevabını değil, bu sorunun bir daha sorulmamasını sağlayacak kalıcı çözümleri görmek istiyoruz.
Bizimle bağlan hayata diye reklam yapanlar hayatları söndürmesin.