Suay Karaman
Köşe Yazarı
Suay Karaman
 

EN AZ ÜCRET

2024 yılını bitirirken, ülke olarak büyük sıkıntılarla ve zorluklarla 2025 yılına gireceğiz. 24 Aralık Salı günü açıklanan en az ücret (minimum ücret) ya da Arapçasıyla asgari ücret, toplum üzerinde hayal kırıklığına neden oldu. 2025 yılı için en az ücret 22.104 TL olarak belirlendi. Bekâr bir çalışanın aylık yaşama maliyetinin 26.712 TL olduğu düşünülürse, açıklanan 2025 yılı en az ücretinin niteliği daha kolay anlaşılabilir.  2025 yılı için tüm vergi, harç ve cezalara yeniden değerleme oranı yaklaşık %44 olarak belirlenirken, resmi rakamlara göre 2024 yılı enflasyonu %47 civarındayken, yıllık kira artışı %60 olarak açıklanırken, gıda fiyatları %80 artmışken en az ücretteki artışın %30 olarak sınırlandırılması nasıl açıklanabilir?  2025 yılı için 22.104 TL olarak açıklanan en az ücret, iktidarın ve patronların istediği gibi olmuştur. Bu ücretle halkla, emeklilerle, emekçilerle, sendika üyeleriyle dalga geçer gibi bir durum söz konusudur; açlık sınırı ile yoksulluk sınırı gözetilmeden çok düşük seviyede tutulmuştur. En az ücretin 29.583 TL olması için açıklama yapan TÜRK İŞ yönetimi, son toplantıya katılmayarak masadan kalktı. TÜRK İŞ yöneticileri haklıdırlar ama nedense akıllarına genel grev ilan etmek gelmemektedir. Belki güçleri yetmiyordur, belki de aldıkları talimat gereğince tepki vermiyor olabilirler. Toplum olarak en az ücret komedisini izlemek de bizlere düşmektedir.  En az ücret zammının enflasyon üzerinde arttığını söyleyen maliye bakanı; “mevcut asgari ücret seviyemiz Romanya, Bulgaristan, Meksika, Çin, Brezilya, Güney Afrika, Endonezya, Rusya, Mısır ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelere göre daha yüksektir” ifadelerini kullanmıştır. Beceriksizlerini, iş bilmezliklerini, ülkemize değil dışarıya hizmetlerini bu gerçekdışı sözlerle açıklayanlara da, zamanı gelince yanıt verilecektir.  En az ücretle geçinenler, emekliler, çalışanlar haklarını korumak için demokratik yol ve yöntemlerle harekete geçebilseler, örgütlenseler artış oranı enflasyonun üzerinde bile olabilirdi. En az ücreti belirleyici olan, işçilerin ve sendikaların etkin, örgütlü gücüdür. Eğer bu güç alanlara yansırsa, bütün toplumdan destek göreceği bilinmelidir. İşte o zaman en az ücret, insanların gereksinimlerine göre, bilimsel hesaplamalarla belirlenir.  İşte bu nedenle örgütlenmek çok önemlidir. Bugün ülkemizde aydınlık için tüm sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler bir araya gelerek örgütlü demokratik eylemler yapmalıdırlar. Bunlar yapılamadığı için, toplum her türlü sıkıntıyı çekmekte, büyük sorunlarla boğuşmaktadır. TBMM’de grup toplantılarıyla, basın açıklamalarıyla, tartışma programlarıyla, içi boş söylemlerle sadece havanda su dövüldüğünün farkına varmanın zamanı gelmiştir. Siyasi iktidarın ileri demokrasi adını verdiği ileri faşizm düzeninde, örgütlü ses çıkaramazsak, tepki veremezsek demokratik eylemler yapamazsak, bizleri daha kötü ve karanlık günlerin beklediğini bilmeliyiz. Örgütlenmeden başka çaremiz olmadığını anlamak zorundayız, örgütsüz toplumların hiçbir başarısı yoktur; emperyalizme ve iç destekçilerine meze olurlar. Bu yüzden kararlı ve bilinçli örgütlenme için bir araya gelinmelidir.  Ancak doğru bir örgütlenme, belirli ilkeler doğrultusunda olmalıdır. Kemalist ilke ve devrimlere sahip çıkan, ulusal değerleri koruyan, ülkemizin bölünmez bütünlüğünü savunan, emperyalizm karşıtı ve tam bağımsızlık yanlısı kişi ve kuruluşlarla bir araya gelmek gerekir. Kasım 1920 tarihinde, İstanbul’dan dört edebiyatçı, Anadolu’ya geçerek, Mustafa Kemal Paşa ile görüşürler. Mustafa Kemal Paşa, Vala Nurettin ile Nazım Hikmet’i Bolu’ya öğretmen olarak gönderir. Faruk Nafiz’i, Osmanlı Mebusan Meclisi’nden madalya aldığı için, Yusuf Ziya’yı ise Ali Kemal’in gazetesinde sanat eleştirileri yazdığı için geri gönderir. Büyük zaferler, büyük işler geçmişi belirsiz ve karanlık insanlarla kazanılamaz, yapılamaz. İşte doğru örgütlenme için bu olaydan çıkaracağımız dersler vardır.  Toplum örgütsüz olduğu sürece, demokratik eylem hakkını kullanmadığı sürece daha çok olumsuzluklar ve baskılar görecektir. Bugün ülkemizde Amed, Dersim diye tutturanlarla, Şeyh Sait ve Seyit Rıza gibi hainleri sevenlerle, bunlar için devlete özür metni tasarısı verenlerle, eşit vatandaşlık, halklara özgürlük, Kürt sorunu diyen aymazlarla hatta ihanet içinde olanlarla, cumhuriyet ve laiklik düşmanlarıyla bir araya gelip, örgütlenmek yanlıştır. Çünkü emperyalizmin maşası olanlarla doğru işler başarılamaz. Böyleleri doğru bir örgütlenmeyi de yok etmekle görevlidirler. İşte bu yüzden örgütlenmelerde çok dikkatli, bilinçli ve kararlı olunmalıdır. Bugün ülkemizde vatan severler ile vatan hainleri çatışmaktadır. Tarafımızı iyice belirleyip, doğru yönü bulmalıyız.  Anlaşılıyor ki 2025 yılı, tüm çalışanlar ve emekliler açısından bir yoksullaştırma yılı yapılmak istenirken, toplumumuzu kötü ve karanlık günlere de sürükleyecektir. Siyasi iktidara geri adım attırmak için örgütlenmenin önemini kavramamız gerekmektedir. Kararlı ve bilinçli şekilde bir araya gelerek, doğru örgütlenmeden başka seçeneğimiz yoktur. 2025 yılının laik ve demokratik cumhuriyetimize, ülkemize, insanlarımıza her alanda huzur dolu aydınlık günler getirmesi dileğiyle.  Azim ve Karar
Ekleme Tarihi: 01 January 2025 - Wednesday
Suay Karaman

EN AZ ÜCRET



2024 yılını bitirirken, ülke olarak büyük sıkıntılarla ve zorluklarla 2025 yılına gireceğiz. 24 Aralık Salı günü açıklanan en az ücret (minimum ücret) ya da Arapçasıyla asgari ücret, toplum üzerinde hayal kırıklığına neden oldu. 2025 yılı için en az ücret 22.104 TL olarak belirlendi. Bekâr bir çalışanın aylık yaşama maliyetinin 26.712 TL olduğu düşünülürse, açıklanan 2025 yılı en az ücretinin niteliği daha kolay anlaşılabilir.

 2025 yılı için tüm vergi, harç ve cezalara yeniden değerleme oranı yaklaşık %44 olarak belirlenirken, resmi rakamlara göre 2024 yılı enflasyonu %47 civarındayken, yıllık kira artışı %60 olarak açıklanırken, gıda fiyatları %80 artmışken en az ücretteki artışın %30 olarak sınırlandırılması nasıl açıklanabilir?

 2025 yılı için 22.104 TL olarak açıklanan en az ücret, iktidarın ve patronların istediği gibi olmuştur. Bu ücretle halkla, emeklilerle, emekçilerle, sendika üyeleriyle dalga geçer gibi bir durum söz konusudur; açlık sınırı ile yoksulluk sınırı gözetilmeden çok düşük seviyede tutulmuştur. En az ücretin 29.583 TL olması için açıklama yapan TÜRK İŞ yönetimi, son toplantıya katılmayarak masadan kalktı. TÜRK İŞ yöneticileri haklıdırlar ama nedense akıllarına genel grev ilan etmek gelmemektedir. Belki güçleri yetmiyordur, belki de aldıkları talimat gereğince tepki vermiyor olabilirler. Toplum olarak en az ücret komedisini izlemek de bizlere düşmektedir.

 En az ücret zammının enflasyon üzerinde arttığını söyleyen maliye bakanı; “mevcut asgari ücret seviyemiz Romanya, Bulgaristan, Meksika, Çin, Brezilya, Güney Afrika, Endonezya, Rusya, Mısır ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelere göre daha yüksektir” ifadelerini kullanmıştır. Beceriksizlerini, iş bilmezliklerini, ülkemize değil dışarıya hizmetlerini bu gerçekdışı sözlerle açıklayanlara da, zamanı gelince yanıt verilecektir.

 En az ücretle geçinenler, emekliler, çalışanlar haklarını korumak için demokratik yol ve yöntemlerle harekete geçebilseler, örgütlenseler artış oranı enflasyonun üzerinde bile olabilirdi. En az ücreti belirleyici olan, işçilerin ve sendikaların etkin, örgütlü gücüdür. Eğer bu güç alanlara yansırsa, bütün toplumdan destek göreceği bilinmelidir. İşte o zaman en az ücret, insanların gereksinimlerine göre, bilimsel hesaplamalarla belirlenir.

 İşte bu nedenle örgütlenmek çok önemlidir. Bugün ülkemizde aydınlık için tüm sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler bir araya gelerek örgütlü demokratik eylemler yapmalıdırlar. Bunlar yapılamadığı için, toplum her türlü sıkıntıyı çekmekte, büyük sorunlarla boğuşmaktadır. TBMM’de grup toplantılarıyla, basın açıklamalarıyla, tartışma programlarıyla, içi boş söylemlerle sadece havanda su dövüldüğünün farkına varmanın zamanı gelmiştir. Siyasi iktidarın ileri demokrasi adını verdiği ileri faşizm düzeninde, örgütlü ses çıkaramazsak, tepki veremezsek demokratik eylemler yapamazsak, bizleri daha kötü ve karanlık günlerin beklediğini bilmeliyiz. Örgütlenmeden başka çaremiz olmadığını anlamak zorundayız, örgütsüz toplumların hiçbir başarısı yoktur; emperyalizme ve iç destekçilerine meze olurlar. Bu yüzden kararlı ve bilinçli örgütlenme için bir araya gelinmelidir.

 Ancak doğru bir örgütlenme, belirli ilkeler doğrultusunda olmalıdır. Kemalist ilke ve devrimlere sahip çıkan, ulusal değerleri koruyan, ülkemizin bölünmez bütünlüğünü savunan, emperyalizm karşıtı ve tam bağımsızlık yanlısı kişi ve kuruluşlarla bir araya gelmek gerekir. Kasım 1920 tarihinde, İstanbul’dan dört edebiyatçı, Anadolu’ya geçerek, Mustafa Kemal Paşa ile görüşürler. Mustafa Kemal Paşa, Vala Nurettin ile Nazım Hikmet’i Bolu’ya öğretmen olarak gönderir. Faruk Nafiz’i, Osmanlı Mebusan Meclisi’nden madalya aldığı için, Yusuf Ziya’yı ise Ali Kemal’in gazetesinde sanat eleştirileri yazdığı için geri gönderir. Büyük zaferler, büyük işler geçmişi belirsiz ve karanlık insanlarla kazanılamaz, yapılamaz. İşte doğru örgütlenme için bu olaydan çıkaracağımız dersler vardır.

 Toplum örgütsüz olduğu sürece, demokratik eylem hakkını kullanmadığı sürece daha çok olumsuzluklar ve baskılar görecektir. Bugün ülkemizde Amed, Dersim diye tutturanlarla, Şeyh Sait ve Seyit Rıza gibi hainleri sevenlerle, bunlar için devlete özür metni tasarısı verenlerle, eşit vatandaşlık, halklara özgürlük, Kürt sorunu diyen aymazlarla hatta ihanet içinde olanlarla, cumhuriyet ve laiklik düşmanlarıyla bir araya gelip, örgütlenmek yanlıştır. Çünkü emperyalizmin maşası olanlarla doğru işler başarılamaz. Böyleleri doğru bir örgütlenmeyi de yok etmekle görevlidirler. İşte bu yüzden örgütlenmelerde çok dikkatli, bilinçli ve kararlı olunmalıdır. Bugün ülkemizde vatan severler ile vatan hainleri çatışmaktadır. Tarafımızı iyice belirleyip, doğru yönü bulmalıyız.

 Anlaşılıyor ki 2025 yılı, tüm çalışanlar ve emekliler açısından bir yoksullaştırma yılı yapılmak istenirken, toplumumuzu kötü ve karanlık günlere de sürükleyecektir. Siyasi iktidara geri adım attırmak için örgütlenmenin önemini kavramamız gerekmektedir. Kararlı ve bilinçli şekilde bir araya gelerek, doğru örgütlenmeden başka seçeneğimiz yoktur. 2025 yılının laik ve demokratik cumhuriyetimize, ülkemize, insanlarımıza her alanda huzur dolu aydınlık günler getirmesi dileğiyle.

 Azim ve Karar

Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

17
March
10
March
04
March
25
February
17
February
10
February
03
February
28
January
06
January
01
January
30
December
09
December
02
December
25
November
18
November
12
November
07
November
04
November
28
October
14
October
30
September
16
September
26
August
19
August
12
August
22
July
15
July
24
June
10
June
20
May
13
May
29
April
24
April
08
April
01
April
25
March
11
March
27
February
19
February
12
February
06
February
15
January
09
January
25
December
18
December
12
December
04
December
26
November
20
November
07
November
30
October
23
October
02
October
25
September
04
September
10
July
19
June
14
June
08
May
30
April