1 Eylül 1939 günü Nazilerin Polonya'yı işgaliyle başlayan İkinci Dünya Savaşı; ardında elli milyonu aşkın ölü, milyonlarca yaralı ve sakat insan, enkaz yığını haline gelmiş kentler ile acı ve gözyaşı bırakarak, 1945 Mayıs’ında son bulmuştu. İnsanlık tarihinin bu en acımasız ve en kanlı savaşının başladığı gün, yani 1 Eylül günü, savaşın insanlık için yarattığı acıları anımsatması için 1984 yılından itibaren Dünya Barış Günü olarak kabul edildi.
Bugün ülkemizde ve dünyanın birçok yerinde barış kutlamaları yapılmaktadır. Ancak dünyanın birçok yerinde emperyalizmin yayılma politikası sürerken, savaşlar yapılırken, yaşlı, genç, kadın, çocuk öldürülürken barış günü kutlamayı gösteriş olarak değerlendirmek gerekir. Çıkarına gelen her türlü terörü destekleyip, kollayan ABD ile ABD’nin Ortadoğu’daki vurucu gücü haydut devlet İsrail ve AB, emperyalist ve yayılmacı politikalarından vazgeçmedikleri sürece, dünyada barış kutlamaları yapmak sadece aldatmacadır. ABD’nin yıllardır dünyada yaptığı büyük katliamlar bilinirken, ABD’yi barış yanlısı görmek büyük bir yanılgıdır, aymazlıktır.
Barışa her zaman, her ülkede, her yerde ve özellikle günümüzde ivedilikle gereksinim vardır. Bugün Filistin ve Gazze’de hemen hemen her gün insanlık dramı yaşanırken, İsrail büyük katliam yaparken gerekli tepkileri vermeyen ülkelerle barış gelmez. 24 Şubat 2022 tarihinden beri süren Rusya-Ukrayna savaşında insanlar yerlerinden, yurtlarından olurken, binlerce insan ölürken, halen Ukrayna’yı destekleyen ülkelerin sahte barış görüşmeleri belleklerde yerini korumaktadır.
Günümüzde barış yanlısı görünüp, savaşlara destek olarak silah verenlerle, terör örgütlerine kol kanat gerip her türlü yardımda bulunanlarla barış gelmeyeceği bellidir. Ülkemizde yıllarca PKK terör örgütüne her türlü yardımda bulunan başta ABD olmak üzere emperyalist devletler, ‘terörsüz Türkiye’ adı verilen sahte barış çağrılarının da destekçileri arasındadır. Dünyada bizden başka hiçbir ülkede terör örgütüyle mücadele etmeyi bırakıp, müzakere eden, terör örgütünün isteklerini yerine getirmeye çalışan bir devlet yoktur.
ABD’nin Suriye özel temsilcisi ve Ankara Büyükelçisinin ulusumuzun onuruyla oynadığı söylemlerine sessiz kalıp, barış kutlayan bizden başka hiçbir devlet yoktur. Sömürge valisi edasıyla “merkezi devlet yerine herkesin kendi bütünlüğünü, kendi kültürünü, kendi dilini korumasına izin veren bir yapı” öneren büyükelçiyi, bizden başka bütün devletler ‘istenmeyen kişi’ ilan ederler.
Bunların yanında ülkemizde kadın ve çocuk taciz ve tecavüzleri ile cinayetleri hızla devam etmektedir. İnsanların birbirilerine karşı olan şiddet sürekli olarak artmaktadır. Şiddet, kimden ve nereden gelirse gelsin, hiçbir gerekçeyle meşrulaştırılmamalıdır. İnsana, hayvana ve doğaya yönelik şiddetin engellenmesi için laik, bilimsel ve çağdaş eğitime gereksinim vardır.
Barış eğitimle gelir, sevgiyle gelir, dostlukla gelir. Barış, paylaşımda eşitlikle, insanca bir düzenle gelir. Barış ağalık, şeyhlik, feodalite düzenine son vererek gelir. Barış dünyayı, yurdunu ve insanları severek gelir. Barış her ülke için ulusal politikalarla kalkınarak gelir. Barış, ülkelerin aydınlanması için özverili çalışmalar yapılarak gelir. Dünyadan emperyalizmi ve işbirlikçilerini kovmadan, sömürüye son vermeden, tam bağımsızlık olmadan barış da olmaz.
Dünyada ve ülkemizdeki tüm olumsuz koşullara karşın, eşsiz liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Yurtta Barış, Dünyada Barış’ ilkesi içinde yaşanacak silahsız, şiddetsiz, güvenli bir dünya için, huzurlu bir Türkiye için özgür ve aydınlık günlere en kısa sürede ulaşmamız dileğiyle 1 Eylül Dünya Barış Günü kutlu olsun.
Azim ve Karar