Türkiye Cumhuriyeti’ne baş kaldıran PKK terör örgütünün bebek katili başının kahraman edasıyla TBMM’de alkışlanması, ülkemize meydan okumaktır, Atatürk’e ve laik cumhuriyetimize karşı yapılan bir saldırıdır. Elli bin kişinin katili olan PKK terör örgütünün başı, ömür boyu hapse mahkûm edilmiş bir teröristtir; bu teröristi övmek, yürürlükte olan yasalarımıza göre suçtur.
Aslında suç bununla sınırlı değil. Hemen hemen her gün DEM Partililerin söylemleri de cezai sorumluluk gerektirmektedir. PKK terör örgütünün başı, ihanet komisyonunun üyelerini ayağına çağırmaktadır. Ülkemizin demokratikleşmesi, terörist başından beklenmektedir.
DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan, 11 Ekim Cumartesi günü Medya Haber TV’de canlı yayına katıldı. 7 Ekim Salı günü İmralı’da görüştüğü PKK terör örgütü başının rahatsızlığını dile getirerek şöyle dedi: “Öcalan, hâlâ birçok kanalın ve yorumcunun geçmişteki düşmanca dili sürdürdüğünü özellikle belirtti ve o çevrelerin derdinin çözüm olmadığını, kardeşlik ve barış olmadığını, hamaset ve düşmanlık olduğunu açık bir şekilde ifade etti. Medyada habercilerin ve bazı yorumcuların sürecin aleyhine yorumlar yapması, bizim çözeceğimiz bir sorun değil. Bu da iktidarın meselesi çünkü bugün medya da yargı da AKP’nin elinde. Her gücü olan, yaşamın her alanına hakim olan bir iktidardan bahsediyoruz. Bunları ortadan kaldırmak iktidarın görevi.” İşte tüm bu söylemlerle siyasi iktidarın, yargı yoluyla süreç karşıtlarını susturup, ortadan kaldırmasını istiyorlar. Ve sonra utanmadan demokrasiden söz ediyorlar. 2008 yılının Ocak ayında Pervin Buldan adına kayıtlı ve üzerinde TBMM kartı olan aracı eşinin kardeşi kullanmış ve içinde 90 kg eroin ile yakalanıp ceza almıştı. İşin en kötü yanı ise akrabaları, uyuşturucu kaçakçılığı ve uluslararası uyuşturucu trafiğine aracılık yapan böyle birinin TBMM’ye başkan vekili yapılmasıdır.
12 Ekim Pazar günü Demokratik Kurumlar Platformu tarafından Batman’da “Demokratik Toplum ve Özgürlük” mitingi düzenlendi. DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş mitingde şunları söyledi: “Kürt meselesi aynı zamanda bir hukuk meselesidir. Ve en önemli boyutu hukuktur. Hukuk tanıyacak, başka yolu yok. Hukuki zemin oluşacak. Şimdi bu meselenin baş aktörünü, temel aktörünü hala cezaevinde tutarak hala sınırlı görüşmelerle, hala sınırlı saatlerle, ziyaretlerle siz konuşursanız bu meselenin çözümünü böyle yıllara sarkıtırsınız. Bu nedenle İmralı Adası'nın kapılarının açılması gerekiyor. Talebimiz nettir. Talebimiz açıktır. Sayın Öcalan'ın özgürlüğü milyonlarca insanın, halkın, halkların talebidir. Çözüm demokratik toplumdadır. Çözüm demokratik entegrasyondadır. Çözüm Kürtlerin diliyle, kimliğiyle, kültürüyle kabulüdür. Başka bir çözüm yolu yoktur. Olsaydı bugüne kadar zaten olurdu. Barış talebimizi, özgürlük talebimizi her zamankinden daha çok yükseltme zamanıdır.” Güneydoğudaki feodal yapıdan, toprak ağalığından hiç söz etmeden, emperyalizmin kucağına oturarak, demokratik toplumdan söz etmek çok büyük bir yalandır ve aldatmacadan başka bir şey değildir.
14 Ekim Salı günü İYİ Parti Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez, TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada genel kurulu yöneten DEM Partili Pervin Buldan’a şöyle seslendi; “geçtiğimiz hafta öğrendik ki sizin aynı zamanda mesaj taşımak gibi, ulaklık yapmak gibi de bir göreviniz varmış. İmralı'yı ziyaret ettiniz ve orada yaptığınız görüşmelerle topluma bir mesaj verdiniz. Bakın sizin elli bin kişinin katili, polisimizin, askerimizi, öğretmenimizi, korucumuzu şehit etmiş, insanlarımızı katletmiş bir alçak teröristin mesajlarını Türkiye'ye taşımak gibi bir sorumluluğunuz yok. Yapamazsınız bunu. Bu son derece yanlış.” Bunun üzerine Pervin Buldan sinirlenerek şöyle dedi: “Hiç kimse size böyle bir hak veremez. Bu kürsüye saygısızlığı, bir insana saygısızlığı asla kabul etmem, ettirmem. Bu sizin hakkınız değil. Söz söyleyemezsiniz lütfen. Ben bir iş yapıyorsam, ulaklık değil. Ben bir iş yapıyorsam eğer Türkiye'nin geleceği için yapıyorum. Bu ülkenin barışı için yapıyorum. Bu ülkenin geleceği için yapıyorum.” Elli bin kişinin katiline söz söyletmeyenler, ihanetin ortasındadır.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu 15 Ekim Çarşamba günü partisinin grup toplantısında DEM Parti'yi eleştirerek şunları söyledi; “Siz bu milletin başına bela olan terör örgütünün siyasi uzantısısınız. En az onlar kadar da alçaksınız. Böylesine arsız, böylesine yüzsüzsünüz.”
İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez ve DEM Partili Pervin Buldan arasındaki 'Öcalan' tartışmasına ilişkin TBMM’de 16 Ekim Perşembe günü söz alan DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık şunları söyledi: “Son günlerde Mecliste son süreçle ilgili ‘hain’, ‘alçak’ kelimeleri havada uçuşuyor. Asıl alçaklık nedir biliyor musunuz? Ülkeyi birlikte kurduktan sonra dönüp Kürt’ü yok sayanlar alçaktır, bir halkın dilini yasaklayanlar alçaktır, bir halkın haklarını gasbedenler alçaktır. Kim alçaktır biliyor musunuz? On binlerce Kürt’ü faili meçhul cinayetlerle katledip bunlara ses çıkarmayanlar alçaktır, 3 bin 500 Kürt köyünü yakanlar alçaktır, ölümler sürsün isteyenler alçaktır, savaş devam etsin isteyenler alçaktır, Kürt’ün bir çakıl taşı olmasın isteyenler alçaktır, kim ki bize alçak diyorsa alçağın en büyüğü de odur.”
Ergenekon-Balyoz kumpaslarının gizli tanığı ‘parmaksız Zeki’ kod adlı terörist Şemdin Sakık’ın kardeşi ve 1977 yılında 16 yaşındaki bir kıza silah zoruyla tecavüz etmekten Muş Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 9 ay hapis cezası alan Sırrı Sakık’ın, alçaklığın tarifi için aynaya bakması gerekir. Atatürk ve silah arkadaşlarına yönelik skandal ifadeler kullanan Sırrı Sakık için CHP yönetiminden yine ses çıkmadı. Daha önce de Mustafa Kemalin askerleriyiz diyenler için ‘itler sürüsü’ diyen Sırrı Sakık, şimdi işi alçaklığa kadar getirdi. Bu söylemlere ses çıkarmamak, bunları onaylamak anlamına gelmektedir. CHP yönetimi cumhuriyetimize yapılan saldırılara sessiz kalınca iş Atatürk’ü aşağılamaya kadar geldi. Etnikçilikten oy beklentisine son verilmezse daha başka söylem ve eylemler de sıradadır.
17 Ekim Cuma günü Dicle Üniversitesi’nde konuşan TBMM Başkanı Numan Kurtuluş, konuşmasında Kürtçe şiir okudu ve bu TBMM sitesinde yayınlandı. Buna tepkiyi İYİ Parti Adana Milletvekili Ayyüce Türkeş Taş verirken, TR705 kodlu CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu destek verdi. Yaşanan ihanet sürecine TBMM’de sadece İYİ Parti tepki vermektedir. Atatürk’ün partisi, birkaç oy peşinde koşarak DEM Partililere haddini ne zaman bildirecek, ülkemiz ihanet sürecinde bölününce mi? Şehitlerimize ‘ceset’ diyenlere, bebek katili teröriste ‘kurucu lider’ diyenlere ne zaman tepki verilecek?
18 Ekim Cumartesi günü Ankara’da DEM Partinin organize ettiği ‘Süreç Ne Aşamada?’ konulu söyleşi düzenlendi. Terör örgütü üyesi olmaktan hüküm giyen eski milletvekili Sabahat Tuncel’in de konuşmacı olduğu söyleşinin ODTÜ Mezunları Derneği’nin Vişnelik salonunda yapılması, sürece emperyalizmin penceresinden bakan maşaların yakından tanınmasını sağlamıştır.
PKK terör örgütü ile siyasi uzantısı DEM Parti ve benzer zihniyette olanlar asla Kürt kökenli yurttaşlarımızı temsil etmemektedir. Alçaklık kandan beslenmektir; bebek, çocuk, kadın, asker, polis, korucu, öğretmen tüm insanları öldürmektir. Alçaklık kendi çocukları bolluk içinde yaşarken, fakir fukarayı kandırıp çocuklarını dağa göndermektir. Alçaklık vatana ihanet ederek, emperyalistlere uşaklık yapmaktır.
Ülkemizin yaşadığı gelişmelere bakılırsa Türkiye Cumhuriyeti, PKK terör örgütüne şimdilik yenilmiş gibi gözükmektedir. Çünkü PKK terör örgütü, emperyalistlerin isteği doğrultusunda bizimle masaya oturtularak, utanmadan devletimizin açık açık pay edilmesini istemeye cesaret etmektedir. Yani yeni bir Mondros yaşadığımızı anlamamızın zamanı gelmiştir. Barış gelecek diye ülkemiz bölünmeye çalışılmaktadır. Bu ihanet sürecini geri püskürtmek için tüm vatanseverlere büyük görev ve sorumluluk düşmektedir. Bütün olumsuzluklara karşın umutsuzluğa yer yok; yine, yeniden başaracağız, başarmak zorundayız.