Önsöz
Her çağın bir sessiz çığlığı vardır.
Kimi zaman o çığlık bir annenin kalbinde yankılanır,
kimi zaman bir dervişin avuçlarında suya dönüşür.
Bu şiir — bir çölün ortasında,
susuz kalmış bir ruhun Tanrı’ya mektubudur.
Her kelimesi hem gözyaşı, hem dua;
hem kayboluş, hem yeniden doğuştur.
— Işığın Şairi
Caroline Laurent Turunç
Paris, 2022
⸻
I – Doyasıya Ağlamak
Hakim Bey,
İzniniz olursa doyasıya ağlamak istiyorum.
Sahra’nın ortasında kaybolmuş bir derviş gibiyim;
içimde volkanlar patlıyor,
sabrımın zırhı çatlamak üzere.
Kimsesiz kışlar, yüreğimin kıyılarını mesken tuttu.
Sensizliğin enkazı altında ezildim —
ne mutluluğum kaldı, ne gururum.
Kaburgalarımın dallarından yaprak döküyorum;
küskün, kırılgan, ışıksızım…
Hayatın sancılarında
itaatkâr ruhumun kölesi oldum.
Kendimi ihbar ediyorum, Hakim Bey —
kendimi arayan bir yaranın içindeyim.
Rüyalardan rüyalara düşerken
bir an, dilimin suya değdiğini gördüm.
Hayallerim kaderin tuzaklarına takılmış,
başkalarının savaşlarında esir düşmüş.
Duygularım yağmalanıyor;
yüreğim konuşsa, vicdanım susuyor.
Ben kendi içimde eriyorum —
ufkum daralıyor, pusun içinde kayboluyorum.
Kimseye zarar vermeden
bana zarar verenlerden yoruldum.
Bir dervişle karşılaştım geçenlerde; bana dedi ki:
“Bizim arzularımızla bitmeyen bir hayat var;
orada ne senin ne de benim sözüm geçerli.
Yalnızca insan olmayanların kalbi konuşur.”
Biliyorum, Hakim Bey…
Bu da bir teselli sözüydü.
Biliyorum.
⸻
II – Yalnızlığın Nehri
Tenimden süzülen nehirler,
yalnızlığımla konuşan rüyalar…
Her an bir duaya dönüşür,
her yakarışta yer titrer.
Bazen uzaklara dalıyorum;
geçmişin sessiz çığlıkları düşüyor aklıma.
Ve fısıldıyorum kendi kendime:
“Neredesiniz, ömrümü tüketen hayallerim?”
Bir ah çekerim derinden —
cennetin gözyaşlarıyla yıkanmış bir kırlangıç gibi sırılsıklam.
Vallahi, kötü kalpli insanların oyunlarından usandım:
yüzüme gülüp arkamdan bıçaklayanlardan,
soframı zehirleyenlerden…
Eğer bedel buysa, Hakim Bey,
ben o bedeli fazlasıyla ödedim.
Her acının ardından bir ışık aradım;
insan aradım, insan görünümlülerin arasında —
bulamadım… bulamadım…
Belki de çok geç kaldım;
kendimi unutmuşluğun ellerine bırakarak.
Ben, kendimden şikâyetçiyim.
⸻
III – Yeniden Doğuş
Bir gün bir hikâyede okumuştum:
“Aşk nehrine giden yol uzundur;
her kıtlığın ardında bir tokluk saklıdır.
Her dikenin masum bir yaprağı,
her tatlının ardında bir acı tadı vardır.”
Ben, Tanrı’nın bana verdiklerinden asla şikâyet etmedim.
Benim şikâyetim — insan suretindeki sırtlanlardan, Hakim Bey.
Vallahi, insanın insana kurduğu tuzağı
iblis bile akıl edemez.
Size soruyorum:
Gerçekten tuzum kuru mu, Hakim Bey?
Neden sustunuz?
Cevap verin lütfen.
Yeminle size anlattığım her şey harfiyen doğrudur;
yalanım varsa, yanayım bir kandil gibi.
İnanın, insanlardan beklentim hiç olmadı;
hatta kendimden bile beklenti içinde olmadım.
Artık inanmak istiyorum —
her damla acı, bir pırlanta gibi ruhumda parlayacak;
gün de gelecek.
Şimdi dışarıda gökyüzü mavi,
güneş sımsıcak,
her yer yemyeşil…
Ama kime göre, neye göre?
Bana ne faydası var?
Gözlerimde yalnızlığın melodisi,
dudaklarımda yenilginin sessizliği…
Ve içimde bir ses fısıldayacak, biliyorum:
“Ey gönül, kalk, silkele kendini;
Tanrı hiç bir kulundan vazgeçmez.
Susma… Umudunu asla yitirme.
Bırak ağlasın gözlerin —
çünkü ağlamak, yeniden doğmanın ilk hâlidir.”
Hakim Bey,
bütün hikâye bundan ibarettir.
Bu suçsa eğer,
cezama razıyım.
Sonunda hayat herkese aynı derecede adil olacaksa,
vallahi razıyım…
razıyım…
razıyım…
⸻
Işığın Şairi
Caroline Laurent Turunç
Paris, 2022
Tür: Modern serbest nazım; içinde dramatik monolog ve tasavvufi/mistik öğeler barındırır.
İçsel hesaplaşma, yalnızlık ve yeniden doğuş temalarını işler.
