Turgut Karabekir
Köşe Yazarı
Turgut Karabekir
 

İnsanlık nereye gidiyor?

Ben 2.DS’nı yaşadım. Ülkeleri yönetenlerin çıkarları için; halkları nasıl harcadıklarını korku, üzüntü ve zamanın yoksulluğu içerisinde adım adım izledim. Yetmedi, Kore savaşını ve Vietnam savaşını, soğuk harp yıllarını, hepsini yaşadım. Kanı, vahşeti, yalanı, ikiyüzlülüğü, aldatanı, aldananı, hepsini gördüm. Bu sürede insanlık hep kötüye gitti. Bundan sonra da kalan hayatımda iyiye gitmesi olanak dışı. Veriler çok sıkıntılı zamanları tekrar yaşayacağımızı gösteriyor. Moskova’dan Kahire’ye uzanan ve Ortadoğu’yukapsayan bölgede, tarihleri boyunca esarete düşmemiş üç ülke var. Rusya, Türkiye ve İran. Bunların içerisinde en eski tarihi olan İran., Büyük İskender’e ve Roma istilalarına bile karşı koyabilmiş bir toplum. O nedenle bilinmelidir ki İran, Irak ve Suriye gibi kolay yutulur bir lokma değildir. Eğer, 1953’te Atatürk yolundaki devrimci İran Başbakanı Musaddık ABD-CIA’nin ayarladığı Ajax Operasyonu ile indirilip, hapse atılmasaydı, sonra da öldürülmeseydi, İran bugün en ileri ve demokratik bir ülke olabilecekti. Şah Reza Pehlevi her ne kadar rüşvetlerle boğulmuş otokratik bir rejim uygulamakta idiyse de, ileriyi gören bir aydın idi. Gençleri en ileri ülkelerde okutmaktaydı ve hiç şüphem yok, ileride daha demokratik bir temele değişmeye hazırlanmaktaydı. O yıllarda İran Ortadoğu’da büyük bir güç olmuştu. ABD / CIA darbesi Paris’te sürgünde olan Humeyni 1979’da başa getirdi ve Şii kökenli molla rejimi kuruldu. İran bir yüzyıl ileriye gidebilecekken, ABD yüzünden bir yüzyıl geride yaşamaya mahkûm oldu. Yetmedi, ABD 1970 de Saddam Hüseyin’i destekleyerek Irak’ı İran’a saldırttı. ABD Irak’a silah verdi, İsrail İran’ silah verdi ve 7 yıldan fazla savaştılar. Irak’ta 400 bin, İran’da bir milyon kişi, öldü / yaralandı. İran yıprandı ama yenilmedi. ABD-İsrail ikilisinin istediği olmayınca, 1998’de “Çöl savaşı” ile BOP’ni başlattılar. ABD-İsrail ikilisinin çıkarları nedeniyle koyu bir İslam rejimi altında ezilen İran halkı, o günlerden beri yılmadan her türlü ambargo ve sıkıntıya tahammül ederek yaşamayı başarmış dayanıklı bireylerdir.. İran’da var olan da, Türkiye’de İstiklal savaşıyla tanınmış olan, hür yaşamayı bırakmama anlayışıdır. Büyük Ortadoğu Projesinin (BOP) ABD-İsrail tarafından kurgulanmış, nasıl vicdansız ve vahşi bir komplo olduğunu artık sağır sultan bile duydu. Aklı başında ve gözü açık olan herkes Irak ve Suriye’nin parçalanışıyla bu insanlık dışı vahşete seyirci oldu. Son birkaç aydır Gazze soykırımı, Suriye darbesi ve İsrail’in durup dururken, var olmayan atom bombasını bahane ederek İran’a saldırısının nereye varacağı büyük bir soru olarak karşımızda. Ben 3. Dünya Savaşını da yaşamamayı arzu ediyorum ve yaşamayacağımızı düşünüyorum. Öncelikle İran birçok bakımdan hâlâ bağımsız bir ülkedir ve kendine yeterli olduğunu geçmişi ile göstermiş bir iradeye sahiptir. Şu anda hiçbir suçu ve dayanağı olmadan saldırıya uğramış ve kendini korumak için karşı hamlede bulunan bir ülkedir. Siyonist İsrail son yıllarda, dile getirmeseler de, bütün dünya halkının nefretini kazanmış bir ülkedir. Artık ABD insanlık dışı hareketleriyle, bir avuç Siyonist’in pis gayelerine destek vererek kredisini küçülmüş, büyük bir despot ve zorba bir ülke durumuna düşmüştür. Ama ABD halkının yakında uyanması ve yönetiminin Siyonist İsrail’in gayeleri için bir dünya savaşı çıkarmasına müsaade etmemesi beklenir. Çin artık büyük bir güçtür ve uzun zamandır insanlığa karşı kötü bir hareket yapmamış, orta yolu ustalıkla kullanarak, otokratik ve sol bir rejimde kapitalizmi kullanarak halkını refaha kavuşturmak yolunda muazzam mesafeler kat etmiştir. İran ile çok önemli, hatta hayati ihtiyacını karşılayacak anlaşmalar yapmıştır. Doğal olarak çıkarları nedeniyle İran’ın parçalanmasına müsaade etmemesi beklenir. Rusya da Büyük İsrail’in kurulduğunda başına gelecekleri bildiğinden Ortadoğu’daki düzenin bozulmasını istemez. Her ne kadar şimdilik Suriye’de ABD hareketlerine tavizler vermiş olsa da, Çin harekete geçince emniyette hissedecek ve sesini İran’ın lehine yükseltecek, karşı tehditlerde bulunacaktır. Bu denkleme Hindistan’ın da eklenmesi, Türkiye’nin da sıcak baktığını göstermesi beklenir. İran’da bir rejim değişikliği olabilir ama bu ek karmaşa büyük resmi değiştirmeyecektir. İran’ın varlığı, Çin, Rusya ve Türkiye için büyük önem taşımaktadır. İran’ın parçalanması Türkiye için felaketin başlangıcıdır. BM varlığı fazla bir şey ifade etmese de, ABD etkisi altında olsa da, İsrail’i soykırım ve istila ile suçlamaktan geri kalmadı. Yaşananlar daha tehlikeli bir hâl almaya başladığında, yanlışlara şimdi suskun olan birçok ülke de olanlara memnuniyetsizliklerini göstereceklerdir. İnönü 2. DS başladığında taraf seçmesi için büyük baskı altındaydı. Bütün yokluğa ve zorluklara rağmen başarıyla karmaşanın dışında kalmayı başardı. Ve Türkiye o feci harbi çok az bir sıkıntı ile atlattı. Bugünkü iktidardan ve muhalefetten de aynı maharet ve sağduyu beklemek bizim hakkımızdır. Tüm halkımız bu hakkını kararlılık ve birlik ile ifade etmelidir. Poker oyununda açık elle oynayan kişinin blöf çekmesi ne kadar aptalca ve faydasız ise, İran-İsrail karmaşasında gösteri için kullanacağımız gücümüz üstü laflarımız, aczimizi beyan eder ve elimiz zayıflatır. Türkiye her olasılığa karşı koyabilmek için bütün imkânları ile güçlenmeli ve en kötü bir senaryo olageldiğinde özgürlüğünü ve bütünlüğünü koruyacak durumda olmalıdır. Yukarıdaki beklentilerim yanlış çıkarsa, İran parçalandıktan hemen sonra sıra Türkiye’ye gelecektir. Halkımızın tümünün bunu anlamış olarak iktidarı yanlış hareketlerden uzak tutması vatanî bir görevdir
Ekleme Tarihi: 22 June 2025 - Sunday
Turgut Karabekir

İnsanlık nereye gidiyor?

Ben 2.DS’nı yaşadım. Ülkeleri yönetenlerin çıkarları için; halkları nasıl harcadıklarını korku, üzüntü ve zamanın yoksulluğu içerisinde adım adım izledim.

Yetmedi, Kore savaşını ve Vietnam savaşını, soğuk harp yıllarını, hepsini yaşadım. Kanı, vahşeti, yalanı, ikiyüzlülüğü, aldatanı, aldananı, hepsini gördüm.

Bu sürede insanlık hep kötüye gitti. Bundan sonra da kalan hayatımda iyiye gitmesi olanak dışı. Veriler çok sıkıntılı zamanları tekrar yaşayacağımızı gösteriyor.

Moskova’dan Kahire’ye uzanan ve Ortadoğu’yukapsayan bölgede, tarihleri boyunca esarete düşmemiş üç ülke var. Rusya, Türkiye ve İran.

Bunların içerisinde en eski tarihi olan İran., Büyük İskender’e ve Roma istilalarına bile karşı koyabilmiş bir toplum. O nedenle bilinmelidir ki İran, Irak ve Suriye gibi kolay yutulur bir lokma değildir.

Eğer, 1953’te Atatürk yolundaki devrimci İran Başbakanı Musaddık ABD-CIA’nin ayarladığı Ajax Operasyonu ile indirilip, hapse atılmasaydı, sonra da öldürülmeseydi, İran bugün en ileri ve demokratik bir ülke olabilecekti. Şah Reza Pehlevi her ne kadar rüşvetlerle boğulmuş otokratik bir rejim uygulamakta idiyse de, ileriyi gören bir aydın idi. Gençleri en ileri ülkelerde okutmaktaydı ve hiç şüphem yok, ileride daha demokratik bir temele değişmeye hazırlanmaktaydı. O yıllarda İran Ortadoğu’da büyük bir güç olmuştu.

ABD / CIA darbesi Paris’te sürgünde olan Humeyni 1979’da başa getirdi ve Şii kökenli molla rejimi kuruldu. İran bir yüzyıl ileriye gidebilecekken, ABD yüzünden bir yüzyıl geride yaşamaya mahkûm oldu.

Yetmedi, ABD 1970 de Saddam Hüseyin’i destekleyerek Irak’ı İran’a saldırttı. ABD Irak’a silah verdi, İsrail İran’ silah verdi ve 7 yıldan fazla savaştılar. Irak’ta 400 bin, İran’da bir milyon kişi, öldü / yaralandı.

İran yıprandı ama yenilmedi. ABD-İsrail ikilisinin istediği olmayınca, 1998’de “Çöl savaşı” ile BOP’ni başlattılar.

ABD-İsrail ikilisinin çıkarları nedeniyle koyu bir İslam rejimi altında ezilen İran halkı, o günlerden beri yılmadan her türlü ambargo ve sıkıntıya tahammül ederek yaşamayı başarmış dayanıklı bireylerdir.. İran’da var olan da, Türkiye’de İstiklal savaşıyla tanınmış olan, hür yaşamayı bırakmama anlayışıdır.

Büyük Ortadoğu Projesinin (BOP) ABD-İsrail tarafından kurgulanmış, nasıl vicdansız ve vahşi bir komplo olduğunu artık sağır sultan bile duydu. Aklı başında ve gözü açık olan herkes Irak ve Suriye’nin parçalanışıyla bu insanlık dışı vahşete seyirci oldu.

Son birkaç aydır Gazze soykırımı, Suriye darbesi ve İsrail’in durup dururken, var olmayan atom bombasını bahane ederek İran’a saldırısının nereye varacağı büyük bir soru olarak karşımızda.

Ben 3. Dünya Savaşını da yaşamamayı arzu ediyorum ve yaşamayacağımızı düşünüyorum.

Öncelikle İran birçok bakımdan hâlâ bağımsız bir ülkedir ve kendine yeterli olduğunu geçmişi ile göstermiş bir iradeye sahiptir. Şu anda hiçbir suçu ve dayanağı olmadan saldırıya uğramış ve kendini korumak için karşı hamlede bulunan bir ülkedir.

Siyonist İsrail son yıllarda, dile getirmeseler de, bütün dünya halkının nefretini kazanmış bir ülkedir.

Artık ABD insanlık dışı hareketleriyle, bir avuç Siyonist’in pis gayelerine destek vererek kredisini küçülmüş, büyük bir despot ve zorba bir ülke durumuna düşmüştür. Ama ABD halkının yakında uyanması ve yönetiminin Siyonist İsrail’in gayeleri için bir dünya savaşı çıkarmasına müsaade etmemesi beklenir.

Çin artık büyük bir güçtür ve uzun zamandır insanlığa karşı kötü bir hareket yapmamış, orta yolu ustalıkla kullanarak, otokratik ve sol bir rejimde kapitalizmi kullanarak halkını refaha kavuşturmak yolunda muazzam mesafeler kat etmiştir. İran ile çok önemli, hatta hayati ihtiyacını karşılayacak anlaşmalar yapmıştır. Doğal olarak çıkarları nedeniyle İran’ın parçalanmasına müsaade etmemesi beklenir.

Rusya da Büyük İsrail’in kurulduğunda başına gelecekleri bildiğinden Ortadoğu’daki düzenin bozulmasını istemez. Her ne kadar şimdilik Suriye’de ABD hareketlerine tavizler vermiş olsa da, Çin harekete geçince emniyette hissedecek ve sesini İran’ın lehine yükseltecek, karşı tehditlerde bulunacaktır.

Bu denkleme Hindistan’ın da eklenmesi, Türkiye’nin da sıcak baktığını göstermesi beklenir. İran’da bir rejim değişikliği olabilir ama bu ek karmaşa büyük resmi değiştirmeyecektir. İran’ın varlığı, Çin, Rusya ve Türkiye için büyük önem taşımaktadır. İran’ın parçalanması Türkiye için felaketin başlangıcıdır. BM varlığı fazla bir şey ifade etmese de, ABD etkisi altında olsa da, İsrail’i soykırım ve istila ile suçlamaktan geri kalmadı.

Yaşananlar daha tehlikeli bir hâl almaya başladığında, yanlışlara şimdi suskun olan birçok ülke de olanlara memnuniyetsizliklerini göstereceklerdir. İnönü 2. DS başladığında taraf seçmesi için büyük baskı altındaydı. Bütün yokluğa ve zorluklara rağmen başarıyla karmaşanın dışında kalmayı başardı. Ve Türkiye o feci harbi çok az bir sıkıntı ile atlattı.

Bugünkü iktidardan ve muhalefetten de aynı maharet ve sağduyu beklemek bizim hakkımızdır. Tüm halkımız bu hakkını kararlılık ve birlik ile ifade etmelidir.

Poker oyununda açık elle oynayan kişinin blöf çekmesi ne kadar aptalca ve faydasız ise, İran-İsrail karmaşasında gösteri için kullanacağımız gücümüz üstü laflarımız, aczimizi beyan eder ve elimiz zayıflatır.

Türkiye her olasılığa karşı koyabilmek için bütün imkânları ile güçlenmeli ve en kötü bir senaryo olageldiğinde özgürlüğünü ve bütünlüğünü koruyacak durumda olmalıdır.

Yukarıdaki beklentilerim yanlış çıkarsa, İran parçalandıktan hemen sonra sıra Türkiye’ye gelecektir.

Halkımızın tümünün bunu anlamış olarak iktidarı yanlış hareketlerden uzak tutması vatanî bir görevdir

Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

18
November
22
October
02
October
08
November
02
November