Turgut Karabekir
Köşe Yazarı
Turgut Karabekir
 

Küstahlığın sonu gelecek!

Dünya kana bulandı, insanlar suskunluklarıyla küstahların varlığını desteklemiş oluyor. Bu yazımla basında hak ettiği yeri bulmayan bir olayı dikkatinize getireceğim. Neden seçtiğimi de açıklayacağım. Dünyada en çok sömürülmüş, Batılılar tarafından hayvan muamelesi görmüş insanlar, Afrika’daki siyahlardır. “Uygar Batı!” tarafından 500 yıldır soykırım ve sömürü yapılmakla kalınmıyor, küstahlıkla ayrımcılık o kadar uzun zamandır yapılıyor ki, artık neredeyse küstahlık beklenir olmuş. Batı halkları duyarsız! Kuzey Batı Afrika’da, Mali ile Gana arasına sıkışmış yaklaşık 23 milyon nüfuslu küçük bir ülke var. Yeni ismi Burkina Faso. %61 Müslüman, %23 Katolik ve kalanı yerel inançlardalar. Resmi dili Fransızca. Yıllardır Avrupalıların sömürüsüne maruz kalmış fakir bir ülke. Yaklaşık üç yıl önce askerî bir darbe ile  Fransa destekli diktatör yerine üniversite mezunu, orduda yüzbaşı rütbesine gelmış 34 Yaşındaki İbrahim Traone, “Korumacı, Yenileyici ve Yurtsever Hareket” ismini alan yeni hükümetin, geçici başkanı olmuş. Traone, hislerini belli etmeyen, sakin, bilgili ve ezilmeyi kabul etmeyen etkileyici bir lider. Çeşitli uluslararası ortaklıkların kurulmasını, “Başka ufuklara bakmak istiyoruz, çünkü kazan-kazan ortaklıkları istiyoruz” diyerek kararlılığını belirtmiş. Başa gelir gelmez kuraklıktan kıvranan ülkesine, dış yardımsız kendi güçleriyle muazzam bir sulama kanalı yaptırmış ve ülke hemen kendine yeterli olma yoluna girmiş. Trump tekrar seçilmeden evvel Cenova’da iktisadî bir toplantıda kabul edeceğinden emin, onunla ticarî bir anlaşma yapmak istiyor. Traone, “Biz sadaka değil, ortaklık anlaşması istiyoruz” diyerek ret ediyor. Trump kızıyor ve herkesin içinde, “Sen kafesine geri dön” diyor. Salonda çıt yok, şaşkınlık var. Traone sâkin ve vakur, kızgın değil, sabit bakışlarıyla Trump’ı eziyor ve herkesi rahatsız eden bir süre sonra, normal bir sesle, “Sizin nasıl bir insan olduğunuzu söyledikleriniz belli ettiği için cevap vermeme gerek yok” diyor. Başkan Traone’nin bakışlarının ağırlığının gücünü herkes kendi üzerinde hissediyor, Trump şaşkın. Traone sakin ve hâkim bir sesle neden orada olduğunu ve neden teklifi ret ettiğini açıklıyor ve bütün salondakiler ayakta alkışlıyor. Başka bir gün Oxford üniversitesinde ünlü bir Profesör Afrika ülkelerinin geri oldukları hakkında uzun bir konuşma yapıyor. Bitirdiğinde, Traone söz istiyor. Profesör rahatsızlığını belirten bir hareketle, Traone’nin devlet başkanı olduğunu bildiği hâlde, “Bakalım bu adam ne istiyor” diyerek el işaretinde bulunuyor. Traone bu hakarete hiç uğramamış gibi beraberinde getirdiği belgeleri sırasıyla tanıtmaya başlıyor. Avrupa dünyanın düz olduğunu tartışırken Afrikalıların yuvarlak olduğu bildiklerini ve astronomide ne kadar ilerlemiş olduklarını ve matematikte de ileri olduklarını, belgeliyor.   Salondaki herkes ayakta alkışlıyor, profesör yerin dibine geçmiş söyleyecek sözü yok. Kısa zamanda Oxford’da Afrika hakkında bütün yazılanlar değiştiriliyor ve yeni bir Afrika kürsüsü kuruluyor. Başka bir gün, BM’de genel kurul toplantısı olacak. ABD başkanı Trump özel kuvvetlerine Traone’nin konuşmaya kalktığı zaman salondan dışarı atılması emrediyor. Salonda Afrika ülkeleri etrafında açıklıkla görülen önlem alınmış. Traone farkında, podyuma gelir gelmez iki ajan sertlikle yanına gelerek beraber dışarı çıkmasının gerektiğini söylüyor. Bu usulsüzlüğe ve cürete karşı BM başkanı dahil, kimsede ses yok, olayın gelişmesini bekliyorlar. Traone hiçbir şey olmamış gibi, sâkin ve soğukkanlı, sabit bakışla kendisini dışarı atmak isteyen ajana, “Siz benim konuşmamı kesme ve dışarıya çıkarmak cüretini gösteriyorsunuz, bu olabilir, ama acaba bütün Afrika ülkelerini çıkarmak gücünüz var mı” diyor. Herkes büyük bir uluslararası skandalın eşiğinde oldukları bilincinde, ajanlar geri çekiliyorlar. Traore, sanki bir şey olmamış gibi konuşmasını tamamlıyor. Bütün salondakiler ayakta alkışlıyorlar. Mandella Güney Afrikalı siyahların ve ilk gelen beyazların kırması olan yerlilerin haklarını korumak ve lâik oldukları yeri almalarını sağlamış, çok önemli bir başarıya erişmişti. Bu başarı genel anlamda yerlilerin istilacı beyazlara olan eşit haklarının tanınmasıydı. Traone’nin başarısı ise, Afrika siyah halklarının, yüzyıllardır sömürülerek, insan yerine konmamalarının, beyazlarla ayni seviyede muamele görmesi gerektiğinin kazanılmasıydı. Yüzyıllardır güçlü oldukları için üstün olduklarını sanan, küstahlığı doğal olarak uygulayan beyazlara, siyahların eşit düzeyde olduğunun kanıtıydı Ve bu devrim örnekler verdiğim gibi yapılan birkaç toplantıda bir tek kişi tarafından, kavgasız, silahsız, tartışmasız, üstün bir güvenle başarılmıştı. Traone bölgedeki âsilerle karşı komşu ülkelerle çalışma başlattı ve son haftalarda Güney Afrika, Rusya, Türkiye, Bangladeş ve Çin ile ortak anlaşmalar yaptı Traone’yi takdirle kucaklıyor, sayesinde insanlığın yaygınlaşmasını, başarılarının da devamını diliyorum. ***** Değerli okurlarım, saygı ve yetki hak edilmelidir. Traone bunu fazlasıyla hak etti ve tek başına bütün Afrika ülkelerinin kaderini değiştirdi. Başarısı, Türk toplumunun her kesimine ders olmalıdır. Başı eğik olmanın dışarıdan gelmediği, bizim hatalarımızla kendi içimizden kaynaklandığı bilinmelidir. 1945’ten beri ABD bağımlılığımızın onların gücünden değil bizim güçsüzlüğümüzden ve çıkarları için halkın mutluluğunu düşünmeyenler yüzünden olmuştur. ABD’nin suyu zâten kaymaktadır. Ona biat etmek zorunda değiliz. Herkes yaptıklarıyla kurtarıcı mı, batırıcı mı olarak hatırlanmak istediğini seçmelidir. Uyanalım, silkinelim ve bütün dünyanın değer verdiği Atatürk ilkelerine geri dönelim. Ortadoğu karmaşasındaki yerimizin bütünlük, bağımsızlık ve özerklik olduğuna, herkesi inandırmış olalım. . Bilinmelidir ki Afrika’nın geçmişteki hiçbir başkanı hatırlanmayacak, Traore’nin heykelleri ise kalacaktır. Kıssadan hisse çıkarmak ta büyük bir erdemliktir!
Ekleme Tarihi: 23 Temmuz 2025 -Çarşamba
Turgut Karabekir

Küstahlığın sonu gelecek!

Dünya kana bulandı, insanlar suskunluklarıyla küstahların varlığını desteklemiş oluyor. Bu yazımla basında hak ettiği yeri bulmayan bir olayı dikkatinize getireceğim. Neden seçtiğimi de açıklayacağım.

Dünyada en çok sömürülmüş, Batılılar tarafından hayvan muamelesi görmüş insanlar, Afrika’daki siyahlardır. “Uygar Batı!” tarafından 500 yıldır soykırım ve sömürü yapılmakla kalınmıyor, küstahlıkla ayrımcılık o kadar uzun zamandır yapılıyor ki, artık neredeyse küstahlık beklenir olmuş. Batı halkları duyarsız!

Kuzey Batı Afrika’da, Mali ile Gana arasına sıkışmış yaklaşık 23 milyon nüfuslu küçük bir ülke var. Yeni ismi Burkina Faso. %61 Müslüman, %23 Katolik ve kalanı yerel inançlardalar. Resmi dili Fransızca.

Yıllardır Avrupalıların sömürüsüne maruz kalmış fakir bir ülke. Yaklaşık üç yıl önce askerî bir darbe ile  Fransa destekli diktatör yerine üniversite mezunu, orduda yüzbaşı rütbesine gelmış 34 Yaşındaki İbrahim Traone, “Korumacı, Yenileyici ve Yurtsever Hareket” ismini alan yeni hükümetin, geçici başkanı olmuş. Traone, hislerini belli etmeyen, sakin, bilgili ve ezilmeyi kabul etmeyen etkileyici bir lider. Çeşitli uluslararası ortaklıkların kurulmasını, “Başka ufuklara bakmak istiyoruz, çünkü kazan-kazan ortaklıkları istiyoruz” diyerek kararlılığını belirtmiş. Başa gelir gelmez kuraklıktan kıvranan ülkesine, dış yardımsız kendi güçleriyle muazzam bir sulama kanalı yaptırmış ve ülke hemen kendine yeterli olma yoluna girmiş.

Trump tekrar seçilmeden evvel Cenova’da iktisadî bir toplantıda kabul edeceğinden emin, onunla ticarî bir anlaşma yapmak istiyor. Traone, “Biz sadaka değil, ortaklık anlaşması istiyoruz” diyerek ret ediyor. Trump kızıyor ve herkesin içinde, “Sen kafesine geri dön” diyor. Salonda çıt yok, şaşkınlık var. Traone sâkin ve vakur, kızgın değil, sabit bakışlarıyla Trump’ı eziyor ve herkesi rahatsız eden bir süre sonra, normal bir sesle,

“Sizin nasıl bir insan olduğunuzu söyledikleriniz belli ettiği için cevap vermeme gerek yok” diyor. Başkan Traone’nin bakışlarının ağırlığının gücünü herkes kendi üzerinde hissediyor, Trump şaşkın. Traone sakin ve hâkim bir sesle neden orada olduğunu ve neden teklifi ret ettiğini açıklıyor ve bütün salondakiler ayakta alkışlıyor.

Başka bir gün Oxford üniversitesinde ünlü bir Profesör Afrika ülkelerinin geri oldukları hakkında uzun bir konuşma yapıyor. Bitirdiğinde, Traone söz istiyor.

Profesör rahatsızlığını belirten bir hareketle, Traone’nin devlet başkanı olduğunu bildiği hâlde,

“Bakalım bu adam ne istiyor” diyerek el işaretinde bulunuyor. Traone bu hakarete hiç uğramamış gibi beraberinde getirdiği belgeleri sırasıyla tanıtmaya başlıyor. Avrupa dünyanın düz olduğunu tartışırken Afrikalıların yuvarlak olduğu bildiklerini ve astronomide ne kadar ilerlemiş olduklarını ve matematikte de ileri olduklarını, belgeliyor.

 

Salondaki herkes ayakta alkışlıyor, profesör yerin dibine geçmiş söyleyecek sözü yok. Kısa zamanda Oxford’da Afrika hakkında bütün yazılanlar değiştiriliyor ve yeni bir Afrika kürsüsü kuruluyor.

Başka bir gün, BM’de genel kurul toplantısı olacak. ABD başkanı Trump özel kuvvetlerine Traone’nin konuşmaya kalktığı zaman salondan dışarı atılması emrediyor. Salonda Afrika ülkeleri etrafında açıklıkla görülen önlem alınmış. Traone farkında, podyuma gelir gelmez iki ajan sertlikle yanına gelerek beraber dışarı çıkmasının gerektiğini söylüyor. Bu usulsüzlüğe ve cürete karşı BM başkanı dahil, kimsede ses yok, olayın gelişmesini bekliyorlar. Traone hiçbir şey olmamış gibi, sâkin ve soğukkanlı, sabit bakışla kendisini dışarı atmak isteyen ajana, “Siz benim konuşmamı kesme ve dışarıya çıkarmak cüretini gösteriyorsunuz, bu olabilir, ama acaba bütün Afrika ülkelerini çıkarmak gücünüz var mı” diyor. Herkes büyük bir uluslararası skandalın eşiğinde oldukları bilincinde, ajanlar geri çekiliyorlar. Traore, sanki bir şey olmamış gibi konuşmasını tamamlıyor. Bütün salondakiler ayakta alkışlıyorlar.

Mandella Güney Afrikalı siyahların ve ilk gelen beyazların kırması olan yerlilerin haklarını korumak ve lâik oldukları yeri almalarını sağlamış, çok önemli bir başarıya erişmişti. Bu başarı genel anlamda yerlilerin istilacı beyazlara olan eşit haklarının tanınmasıydı.

Traone’nin başarısı ise, Afrika siyah halklarının, yüzyıllardır sömürülerek, insan yerine konmamalarının, beyazlarla ayni seviyede muamele görmesi gerektiğinin kazanılmasıydı. Yüzyıllardır güçlü oldukları için üstün olduklarını sanan, küstahlığı doğal olarak uygulayan beyazlara, siyahların eşit düzeyde olduğunun kanıtıydı Ve bu devrim örnekler verdiğim gibi yapılan birkaç toplantıda bir tek kişi tarafından, kavgasız, silahsız, tartışmasız, üstün bir güvenle başarılmıştı.

Traone bölgedeki âsilerle karşı komşu ülkelerle çalışma başlattı ve son haftalarda Güney Afrika, Rusya, Türkiye, Bangladeş ve Çin ile ortak anlaşmalar yaptı Traone’yi takdirle kucaklıyor, sayesinde insanlığın yaygınlaşmasını, başarılarının da devamını diliyorum.

*****

Değerli okurlarım, saygı ve yetki hak edilmelidir. Traone bunu fazlasıyla hak etti ve tek başına bütün Afrika ülkelerinin kaderini değiştirdi. Başarısı, Türk toplumunun her kesimine ders olmalıdır. Başı eğik olmanın dışarıdan gelmediği, bizim hatalarımızla kendi içimizden kaynaklandığı bilinmelidir. 1945’ten beri ABD bağımlılığımızın onların gücünden değil bizim güçsüzlüğümüzden ve çıkarları için halkın mutluluğunu düşünmeyenler yüzünden olmuştur.

ABD’nin suyu zâten kaymaktadır. Ona biat etmek zorunda değiliz. Herkes yaptıklarıyla kurtarıcı mı, batırıcı mı olarak hatırlanmak istediğini seçmelidir.

Uyanalım, silkinelim ve bütün dünyanın değer verdiği Atatürk ilkelerine geri dönelim. Ortadoğu karmaşasındaki yerimizin bütünlük, bağımsızlık ve özerklik olduğuna, herkesi inandırmış olalım. .

Bilinmelidir ki Afrika’nın geçmişteki hiçbir başkanı hatırlanmayacak, Traore’nin heykelleri ise kalacaktır.

Kıssadan hisse çıkarmak ta büyük bir erdemliktir!

Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

26
Temmuz
10
Mayıs
18
Kasım
02
Ekim
08
Kasım
02
Kasım