Esaret ve mutsuzluk bağımlılıkla gelir. Bağımlı olan zorbalığa karşı koyamaz Zorba varken iktidarlar değişmez ve huzur gelmez.
21. Yüzyılın güçlü zorbası ABD’dir. Bir taraftan kendi çıkarları için bütün dünyaya EKENO-TERÖR ile
sömürü uygularken, diğer taraftan vekili Siyonist İsrail’in peşinde soykırıma ortak oluyor. Dünya halkları ise, inanılmaz bir akıl tutulması içinde kendi mutsuzluklarına seyirci! En ilerlemiş toplumlar bile başlarında insanlık dışı bir belanın büyüdüğünün bilincinde değiller.
ABD’nin desteği olmasa İsrail soykırım yapamaz.
O nedenle halklarının mutsuzluğunun suçlusu ABD’dir.
https://www.ozgurifade.com.tr/yazar/turgut-karabekir/yalan- dolan-ve-gercekler-1596-kose-yazisi
ABD’nin yaptığı hiçbir engel ve yasa dinlemeyen zorbalıklarına karşı duracak askerî güçler var. Var ama karşı durmanın bedeli çok ağır. Fakat çok kere yazdığım gibi, halkların toplu gücüne de şimdiye kadar hiç bir kuvvet sonsuza dek karşı duramadı ve duramaz.
Öyleyse, ne olacak?
1959’da ABD’ye gittiğimde zenciler ile beyazlar arasındaki ayrımcılık N.Carolina, S.Carolina ve Georgia’da hâlâ devam ediyordu. Klu-Klax-Klen örgütü taraftarları bu eyaletlerde hâlâ siyahlara ve Yahudilere karşı çok vahşice ırk ve renk ayrılık yapıyorlardı.
1972’de Watergate skandalından sonra ülke değişmeye başladı. Değişim, insanlık için olumluydu ve ABD imparatorluğunun çöküş devri başlangıcı oldu.
Halk, mükemmel olarak kabul ettiği yönetimlerinin hiç te mükemmel olmadığı anlamaya başladı. Ülkenin yönetiminin hesap verecek duruma düşmesini fırsat bilen siyahlar haklı olarak değişim hareketini başlattılar.
O zamana kadar siyahlara yakın üçüncü sınıf muamele gören Yahudiler, siyahları destekleyerek bu kalkınma hareketinin içinde, halkın düşüncesini kendileri için de değiştirmeye fırsat buldular. Çok geçmeden Yahudilere ve özellikle İsrail’e karşı söz söyleyenler. Yahudi ırkı karşıtı olarak damgalanmaya başladı.
Zâten birçok yüksek düzey mevkilere erişmiş ve basına hâkim olan Yahudilerin sesleri de yükseldi ve devlet yönetiminde etkilerini de arttırdılar. İsrail Mısır’ın ani saldırısından ABD yardımıyla galip çıktı ve mağdur rolünü çok iyi oynayarak,, BM’in aldığı karşı kararlarına rağmen yavaş yavaş Filistin’in 3/4 ünü istila ederek bugün izlenen soykırıma kadar geldi.
BM kararlarına karşı olan bu hareketlerinin hepsini ABD destekledi. BOP ile Irak ve Suriye parçalandı, İsrail Suriye’nin de bir kısmını işgal etti ve ABD’nin desteğiyle İran’a saldırdılar. Ama yukarıdaki yazımda tahmin ettiğim gibi İran büyük lokmaydı ve ikili paçalarını kurtarmak için acele ateşkes ilan ettiler.
Nihayet herkes ABD-İsrail ikilisinin İran’dan büyük bir tokat yediğini anladı ve arzuladığım değişiklik beklemediğimden erken başladı. Değişim, dünya halklarının ve çoğunluğunun beyni yıkanmış ABD halkının uyanıp sessiz karşılık vermesiyle kendini gösterdi.
1817 de Quincy Adams, “Şayet bütün Amerika kolonileri birleşirse, biz dünya ülkeleri topluluğunun çok tehlikeli bir üyesi, aksi hâlde de, birbirine düşman parçalanmış bir ülke oluruz, demişti
Einstein de”Dünya kötülük yapanlar yüzünden değil, yapılan kötülüklere seyirci kalıp, hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir” demişti.
Yeterince mutlu tutulup sömürülen, beyni yıkanmış ABD halkının geç de olsa gerçekleri görerek uyanıp değişime gitmesi, bütün dünyaya kurtarıcı olur.
Bir insan, bir toplum, bazen bazı yerde aldatılabilir, ama her gün her yerde aldatılamaz. Trump Temsilciler
Meclisinden onay almadan İran’a saldırdığı için vazifesine son vermek isteğiyle verilen önerge geçmedi. Ama herkes, ABD-İsrail ikilisinin yalanlarını gördü, anladı ve sessizce karşı harekete geçti.
Günlük basında yayınlanmayan haberlere göre ABD’de turizm aniden % 40 a yakın azaldı, hava alanları boş gibi. Çok yerde oteller dolu değil. İkili aleyhine yazılar arttı. Buna ABD iç turizminin de dâhil olması pasif bir başkaldırmanın ilk adımlarıdır. Diğer yanda uyguladığı kotaları da geri tepti Trump kazançlı değil, zararlı çıkıyor. Dolar düşüyor, petro-dolaır kullanmayanlar oluşuyor, ekonomi zorda, felâket yakın.
ABD kurulduğundan beri yapmış olduğu hiçbir anlaşmaya sadık kalmadı. Sıkıya gelince ortaklarını yolda bırakarak hemen “B” planına geçti. Halkların uyanışı devam ederse İsrail’i desteklemesini kesmesi ve zorbalığı durdurması, BOP’nin istilacı hareketlerini, yavaşlatması ya da bir süre ertelemesi olasıdır.
Bu oluşum da, Türkiye için ABD bağımlılığından kurtularak, iktidar değişikliğine gidebilmesine ve ordusunu tekrar güçlü hâle getirerek jeopolitik gücün ve itibarını kazanmasına vakit bulacağı anlamına gelir.
Umarım, aynı zamanda Avrupa ülkeleri uyanır ve NATO yerine bütün Avrupa (batı) ülkelerini içine alanABD’ne bağımlı olmayan yeni bir birlik kurarlar.
Bu suretle de ABD hegemonyası ortadan kalkarak, ABD, Avrupa ve BRİCKS beraberce, Siyonist yapılı
Yeni Dünya Düzenine karşı sulhçu, bağımsız yeni bir üçlü, belki dörtlü denge kurulmuş olur.
İnsanlığa değer veren bir kişi olarak bu denklem oluşunca İsrail’in Siyonist yönetimi devirmesini ve dünya ülkelerinden özür dileyerek sulhçu bir girişimle etrafını yıkmaya değil, yardıma ve onarıma geçmesini beklerim. Aksi hâlde zaten 360 milyon Arap / Müslüman artı 90 milyon İran toplumunun içerisine sıkışmış İsrail’in maalesef hayat hakkı tehlikeye girer. Ve dolayısıyla Ortadoğu’da intikam arzusu kabararak dünyayı kontrolsüz bir felâkete sürükler.
Zorbalık ve kanunsuzluk, sömürü ve mutsuzluk ABD’nin eliyle başladı. Umarım birçok bakımdan suçsuz olan ABD halkının eliyle de huzura kavuşulur.
Ne olacak başlığıma cevap; halklarının uyanmasını ve eski düşmanlıkları unutup sulh için çalışmalarını ve Avrupalıların bu uygar yolu seçeceklerini umuyorum.