Siyonist İsrail ve ABD, 13 Haziran’da açtıkları 12 gün süren savaşı kaybettiler. Bu ikilinin kan dökme, yasalara karşı gelme pahasına, çıkarları peşinde olduğunu herkes anlamaya başladı. ABD’nin var olarak kabul edilmiş olan gücünün, yeni teknolojiler ile hiç te yenilmez olmadığı anlaşıldı. Netanyahu Trump’ı Nobel barış ödülüne aday göstermesi yenilgiyi ortadan kaldırmaz ve halkların aklına hakarettir.
Son birkaç ayda, Ukrayna’nın birkaç IHA ile 48 Rus uçağını oldukları yerde imha etmesi, İsrail’in İran’ın yetkililerini odalarında vurabilmesi, İran’ın balistik füzeyle cevap vermesi, savaş şeklinin artık tamamen değişik olacağını gösterdi Milyonlarca Dolarlık uçaklar yerine oyuncak boyutundaki bir İHA ile insanları ve stratejik hedefleri vurabilme çağının geldiği anlaşıldı.
12 gün harbi, karşılık vermenin ne kadar kolay ve yıkıcı olduğunu gösterdi. Ülkelerin, nükleer ya da benzeri silahlarla dünyayı ateşe sarmak yerine, caydırıcı güce sahip olmalarının, sulhçu anlaşma yolunu seçmelerinin akılcı olacağını tamamen anlaması yakındır. Dolayısıyla:
ABD istilacı planlarını durdurulmak zorundadır. A’dan Z’ye suçlu olan Siyonist İsrail yönetiminin sonu gelmiştir. Günün şartları altında aynı soykırım ve istilalara devam etmenin, kazançtan çok kayıp olacağı çok yakında anlayacak ve diğer ülkelerin baskısıyla soykırımı durdurmak zorunda kalacaktır.
Büyük Ortadoğu Projesi, Büyük Kürdistan ve Büyük İsrail hayali şimdilik rafa kaldırılmak zorundadır. Netanyahu’nun Gazze katliamının devam etme olasılığı onun sonunu yaklaştıracaktır. Uzak olmayan yakın bir tarihte İsrail’in yeni yönetimi, değişme yolunda olduğunu gösterme gayretinde olacaktır.
ABD peyki olarak hareket eden Arap ülkeleri, patronlarının vefasız olduğunu ve gücünün de yenilmez olmadığını anladıklarında, yeni bir yol arayışına geçeceklerdir BRİCKS uygun bir alternatif olabilir.
ABD / BOP’nin gerekçeleri nedeniyle yönetilmekte olan diğer ülkeler de büyük çöküşten en az zararla kurtulmak için yollarını seçmelidirler. Çünkü ABD, “B” planı yardımcılarını da korumasız bırakmış olacaktır.
ABD tarihi böyle gelmiştir ve böyle gidecektir.
Neden bunlar olacak?
Öncelikle ABD 1945’ten beri hiçbir savaşı kazanmadı. Başlattığı hareketlerin çoğundan paçayı zor kurtardı. 12 gün savaşında acele ateşkes ilanı bunun en son örneğidir. ABD daima arkasında bir kan gölü bırakarak sadece kendini kurtarma yolunu seçer, bu sefer de kendi çıkarlarını seçmeye devam edecektir.
Avrupa ülkeleri 2. DS’ından hırpalanmış ve fakirleşmiş olarak çıktılar. ABD 1949’da NATO’yu (Northern Atlantic Treaty Organization) kurarak hâkimiyetinin devamlılığını sağladı. Bahane, özgür dünyayı SSCB’ne ve komünizmin yayılmasına karşı savunmak idi. Üye olan ülkeler karşılıklı sorumlulukla birbirlerini korumaları ilkesi bir gün bile gerçekleşmedi.
Çünkü patron ABD ve gayesi, ABD’nin çıkarları idi. 1974’ten sonra buna Siyonist İsrail’in çıkarları da eklendi. NATO ABD’nin büyük bir silah pazarı olarak var oldu ve başka hiçbir faydası olmadı. Kurucu 12 ülke, ABD, Belçika, Fransa, Danimarka, Kanada, İtalya, İngiltere, İzlanda, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Portekiz idi, şimdi sayı 32 ülkeye yükseldi.
Türkiye 1951-52 de üye olduğu hâlde yıllarca teröristlerle savaşırken, NATO teröristleri destekledi!
Bu güne kadar ABD kimseyi korumadı! Trump’ın, ”para vermeyeni korumam” demesine de şaşmamak gerekir
Trump’ın son aylarda ekonomik karmaşa yaratan ithal tarifeleri uygulamaları, 12 gün savaşının sonucuyla birleşince, AB ve Kanada uyandılar.
Kanada ABD’ye alüminyum ve demir ihracatını kesti, AB ABD’ye muhtaç olmadığını gösterdi. Çin ABD’nin hemen hemen her üretiminde kullanmaya mecbur olduğu özel mineralleri göndermeyeceğini, İran’ın arkasında olduğunu açıkladı.
Trump’ın anlamsız ve çocuksu atakları ülkesini ekonomik sıkıntıya sokmakla kısıtlı kalmadı, ABD’nin dünyanın “karşı çıkılmaz gücü” olmadığını açığa çıkarmış oldu. Dün var olan güçlü Amerika, bugün yok!
Derin bir ekonomik çöküşe sürüklenen ABD, 180 derece yön değiştirerek sulhçu ve yardımcı bir görünüme geçmek zorundadır. Dünyadaki imajını değiştirmek, yurdu içinde de halkının devlete olan hayal kırıklığını tamir etmek zorunda olacaktır.
ABD’nin ve İsrail’in zorunlu değişimi uluslar üstü sermaye hâkim olan “Yeni Dünya Düzeninin” yok olması anlamına gelmez. Programların uygulanması sessiz ve derinden devam edecektir. Kaçınılmaz olarak bakılan sömürü düzenine karşı durmak için, güçlü, bilgili ve teknolojide ileri olan bir toplum olmak gerekir.
Değişik nedenlerle ABD’nin desteğine güvenerek yönetenlerin, terk edildiklerini görmeleri çok yakındır.
Türkiye güncel olmayan yanlış bir yoldadır ve yukarıdan aşağıya herkes oluşumdan ders alarak insancıl ve tamamen bağımsız olan yolu seçmelidir.
BOP’nin uygulamalarının bir süre duracağı ve tarafların çıkarlarının eskisi gibi olamayacağı anlaşılmalı, bütünlük ve Cumhuriyet korunmalıdır.
Etnik ve ideolojik ayrılıkların 80 yıldır olagelen BATI planı olduğu anlaşılmalı ve olmayacak sevdalardan vaz geçilerek kardeşlik içinde laik ve özerk yaşama, Cumhuriyet ilkelerine geri dönülmelidir. Gereksiz kan dökülmesine yol açacak hiçbir bölünme hareketi yapılmamalıdır.
Türkiye kendini toparlayabileceği kısa sürede; çiftçisi yeterli üreten, ordusu güçlü, sanayisi üreten, satan ve kazanan, ihracatı ithalatından fazla olan malî güce erişerek, tamamen bağımsız olmalıdır. Ancak o zaman Yeni Düzenin beklentisi içindeki yerimiz en alt seviyede esarette değil, saygın bir üst düzeyde özerk ve mutlu olabilir.
Muhalefet partilerinin bu seçimde birlikte hareket ederek, geleceklerini kendileri tayin edebilecekleri, yasalara sadık ortamın yaratılmasına yardımcı olmaları, akılcıdır ve oluşumu için çalışılması gereken harekettir.